Sudan'da çatışma sürüyor, sivil halkı direniş komiteleri koruyor
Sudan’da ordu ve RSF milisleri arasındaki çatışmalar sürüyor. Yerel “direniş komiteleri” sağlık görevlileri, hemşireler ve mühendislerden oluşan ağlar kurarak halkın ihtiyaçlarını karşılıyor.
Fotoğraf: Ömer Erdem/AA
İki askeri gücün iktidar kavgasına tutuştuğu Sudan’da, yerel örgütlenmeler olan “direniş komiteleri”, vatandaşların ihtiyaçlarına cevap verebilmek için sağlık görevlileri, hemşireler ve mühendislerden oluşan ağlar kurdu.
El Cezire’nin haberine göre Sudan’da 15 Nisan’da çatışmalar patlak verdiğinde, yüzlerce mahalleden aktivistler, ülke çapında sağlık görevlileri, hemşireler ve mühendislerden oluşan komiteler kurmak üzere harekete geçti. Bu komitelerin görevleri yerinden edilenlere barınak sağlamaktan, hastaneleri rehabilite etmeye ve bombardıman, silah sesleri ve saldırılar arasında hayat kurtarmaya kadar çeşitlilik gösteriyordu.
Bu çabalar Sudan’ın “direniş komitelerinden”, 2019’dan bu yana Sudan’ın demokrasi yanlısı hareketine öncülük eden mahalle gruplarından geldi. Başkent Hartum’un güneyindeki gruplardan birinin sözcüsü Ahmed İsmet, “Her koordinasyon komitesi çalışan hastanelerin taramasını yaptı. Savaştan önce çalışmayan hastaneleri bile doktor, yakıt ve elektrik getirerek çalışır hale getirdik” dedi ve ekledi: “Şu anda eksik olan şey, ilaçlardan ilk yardım çantalarına ve gazlı bezlere kadar her türlü malzeme. Her mahallede bunlar eksik.”
ÖLÜ SAYISI 400’Ü AŞTI
Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre ordu ile paramiliter Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasında şiddetli bir iktidar mücadelesinin silahlı çatışmaya dönüşmesinden bu yana en az 413 kişi öldürüldü.
Şiddet olayları yardım gruplarının faaliyetlerini askıya almasına sebep olurken, direniş komiteleri bir zamanlar hükümet karşıtı protestoları organize etmek için kullanılan gayriresmi ağları harekete geçirerek boşluğu doldurmaya çalıştı.
Tıbbi bakımın ötesinde, kuşatma altındaki siviller için tahliyeleri koordine ettiler ve savaş karşıtı mesajlar yaydılar ve bu çabaları halk arasındaki desteklerini artırdı. Hartum’da bir düşünce kuruluşu olan Confluence Advisory’nin kurucu direktörü Kholood Khair’e göre, “Direniş komiteleri meşruiyetlerini koruyorlar çünkü bu ülkedeki siyasi elitlerden farklı bir şey yapıyorlar, o da hizmet sunumu. Tüm siyasi çalışmalarını her zaman hizmet etrafında şekillendirdiler ve savaş sırasında bunu çok daha fazla yapıyorlar.”
Hartum’un kentsel bölgelerini sarsan çatışmalar pek çok sivili ikilemde bıraktı. Sosyal medya üzerinden yüzlerce insan başka bir yere sığınmak için evlerini terk etmenin çok güvensiz olduğunu, ancak su, gıda ve elektrik kıtlığı nedeniyle yerlerinde kalmanın da imkansız olduğunu söylüyor.
Doğu Nil Hartum bölgesindeki bir direniş komitesinin üyesi olan Zuhair al-Dalee, yine de çaresizce hareket etmek isteyenlerin araba ve motosikletler için yakıt temin etmek üzere direniş komitelerine güvendiklerini söyledi.
Al-Dalee, “Mahallemizde çatışmalara yakın bir bölge var ama gaz yok. Mahalle sakinlerini daha güvenli bölgelere götürmek için karaborsadan satın almak zorunda kaldık. (Komiteler) Birlik içinde çalışıyor. İnsanlar çocuklara yiyecek almamız ve insanlara yardım etmek için gereken her şeyi yapmamız için bize bağışta bulunuyorlar” dedi.
SOSYAL MEDYA DA KULLANILIYOR
İnsani yardım müdahalesini koordine etmek için bir dizi WhatsApp grubunun yanı sıra sosyal medya sayfaları oluşturuldu. Birçoğu #NotoWar (Savaşa Hayır) etiketini kullanıyor ve hangi yolların ve ara sokakların şiddetli çatışmalardan kaçmak için güvenli olduğuna dair güncel bilgiler yayımlıyor.
Çatışmanın ilk birkaç gününde bu sayfalar aileleri güneye, devam eden çatışmalardan nispeten uzak bir bölge olan Gezira eyaletine gitmeleri konusunda bilgilendirdi. Daha sonra Madani kentindeki direniş komiteleri, çatışmaların aniden patlak vermesinin ardından insanları Hartum-Madani yolunda seyahat etmemeleri konusunda uyardı.
Sudanlı bir analist ve direniş komitesi üyesi olan Hamid Murtada, Hartum’daki evinden El Cezire’ye yaptığı açıklamada, “Mahalle direniş komiteleri birbirleriyle iş birliği yapmak için kullandıkları bu koordinasyon mekanizmalarına sahipler, bu da bilgi alışverişinde bulunmalarına ve sivilleri desteklemek için sosyal koruma ağımızı canlı tutmalarına olanak tanıyor” dedi.
HALK NE ORDUYU NE MİLİSLERİ DESTEKLİYOR
Murtada, aktivistlerin topluluklarını RSF ya da ordunun yanında yer almamaya çağırdıklarını, çünkü her iki tarafın da daha fazla savaşçı toplamak için etnik söylemi silah olarak kullanabileceğini vurguladı: “Mahalle direniş komiteleri ... ordu ve RSF’nin söylemlerinin ... toplulukların bölünmesine yol açmamasını sağlamada büyük bir rol oynayabilir. Kendi seçmenlerini bilinçlendirmede ve savaşı derhal sona erdirecek girişimleri desteklemede önemli bir role sahipler. Sonrasında ne olacağı başka bir günün hikayesi.”
Bu çabalara rağmen Khair, direniş komitelerinin, Ekim 2021 askeri darbesinden önce bir geçiş hükümetinde ordu ile iktidarı paylaşan siyasi partilerden oluşan bir blok olan Değişim Özgürlüğü Güçleri-Merkez Komutanlığı’ndan (FFC-CC) çok az destek aldığını söylüyor. FFC, Ömer Beşir diktatörlüğünü devrilmek için kurulduğunda daha geniş bir cepheydi. Darbeci askerlerle varılan uzlaşmalar Sudan Komünist Partisi gibi örgütlerin ayrılmasına yol açtı.
Şu anda hem RSF hem ordu sivilleri terörize ettikleri için halktan destek görmüyor. Khair, Sudan’ın büyük bir kısmının direniş komitelerine bağlı olduğunu ve uluslararası toplumun bu komitelerle de etkin bir şekilde ilişki kurması gerektiğini savunuyor. Ancak Khair, Batılı yetkililerin siyasi karar alma süreçlerinde hala siyasi elitleri ve generalleri tercih edeceğini öngörüyor. “(Küresel toplum) Direniş komiteleri ile ilgilenmemek için bahaneler üretiyor... Çünkü onları anlamak için çaba sarf etmiyorlar. Onlar sadece başlarında ve altlarında insanların olduğu orduları anlıyorlar” diyen Khair, “Ama değişim için ivme yaratabilecek bağımsız ve sağlam örgütleriniz varsa ve hâlâ onlarla ilişki kurmanın yollarını bulamıyorsanız. Bu neredeyse bir suçtur" diye ekledi.
NE OLMUŞTU?
Aralık 2018’deki kitlesel halk protestolarıyla sarsılan Ömer Beşir rejimi, Nisan 2019’da ordunun darbesiyle devrilmiş ve ordu halkın iktidarı ele geçirmesini engellemek için askeri cunta ile ülkeyi yönetmeye başlamıştı. Sivil hükümet sözü veren ordu bu süreçte 90’larda Darfur’da katliamlara imza atan paramiliter RSF ile ortaklaşarak halkı bastırmış ve sözünü yerine getirmemek için 2021’de yeniden darbe yapmıştı. Ancak bu iki askeri güç iktidar kavgasına tutuşarak 15 Nisan’da çatışmalara başladı.
Şu ana kadar yüzlerce sivil öldü, hastaneler tahrip edildi, halk kentlerde mahsur kaldı. Direniş Komiteleri ise, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçlerine (FFC) bağlı olarak mahalle düzeyinde örgütlenerek ülke çapında örgütlü bir güç haline geldi. Ancak FFC’nin içindeki sağcı güçlerin ordu ile uzlaşması bölünmelere yol açtı. Sudan Komünist Partisi ve Sudan Profesyoneller Birliği de bu cepheden ayrıldı. Direniş komiteleri farklı siyasi güçlere bağlı olarak varlıklarını sürdürüyor. (DIŞ HABERLER)