Yeşil Sol Parti milletvekili adayı İskender Bayhan: İşçilerin, emekçilerin kendi çıkarları için örgütlenmesi lazım
Milletvekili adayları İskender Bayhan ve Levent Gökçek liman işçileriyle buluştu. Sendikalaşmanın önündeki engeller ve taşeron çalışmanın konuşulduğu buluşmada işçiler, 1 Mayıs'a gelme sözü verdi.
Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel
Murat UYSAL
İstanbul
Emek Partisi'nin (EMEP) Yeşil Sol Parti listelerinden milletvekili adayı İskender Bayhan ve Levent Gökçek ile İstanbul Esenyurt’ta 20’ye yakın liman işçisiyle beraberiz. Bu işçiler, senenin başında Marport’ta Karhan adlı taşeron firmaya bağlı çalışırken Liman-İş’e üye oldukları için işten atılmıştı... İşçilerin alacakları hala ödenmedi, dava ise devam ediyor. Aralarında sektör değiştiren işçiler olsa da çoğunluğu hala limanlarda çalışıyor.
Birçoğu Emek Partisi’nin Yeşil Sol Parti listelerinden adayı İskender Bayhan’ı direkt tanımasa da partisi EMEP’i sendikalaşma süreçlerinde daha sonrasında dava süreçlerinde yanlarında gördükleri için biliyor. İstanbul 3. bölgeden milletvekili adayı olan İskender Bayhan ve Levent Gökçek etrafında sandalyeler diziliyor ve sohbet başlıyor.
"İNSANCA YAŞAYACAK KOŞULLAR ALIN TERİNİN KARŞILIĞINI ALMAKLA MÜMKÜN"
Türkiye’de sendikalaşmanın önündeki engellerden ve işçi ücretlerine değinen İskender Bayhan "En düşük işçi ücreti yoksulluk sınırının üzerinde olmalı ki işçiler, emekçiler ailelerini insanca yaşayabildikleri koşullara ulaştırabilsinler. Elbette önümüzde bir seçim var, bir şeylerin değişmesini umuyoruz. Ama yetmez işçilerin, emekçilerin kendi çıkarları için örgütlenmesi lazım. Bugüne kadar Türkiye’yi yöneten bütün partilerin programları sermaye programları oldu. Biz bir sermaye cumhuriyetinde yaşıyoruz. Bir ülkede emek gücü ne kadar ucuzsa, ne kadar değersizse o memlekette birçok şey çoktan bozulmuş çürümüş durumdadır. Bugün işçilerin aylık ücretleri yetmediği için ne sağlıktan faydalanabiliyorlar, ne çocukları yeterince beslenebiliyor ne eğitim alabiliyor ne de aile içerisinde huzura kavuşabiliyorlar. İşçiler alın terinin karşılığını alabilse kendilerine ailelerine zaman da ayırabilir insanca yaşayacak koşulara erişirler. Hatta işçiler hak ettikleri ücretleri alsalar memlekette zenginle yoksul arasında bu kadar uçurum da olmaz” diyor.
Birçok sorunun yasal düzenlemelerle çözülebileceğinden söz eden Bayhan, "Niye olmuyor, niye yapmıyorlar? Bu memleketi yönetenler sendikalaşmanın önündeki baraj engelini niye kaldırmıyor? Çalıştığınız fabrikada işyerinde yetki alana kadar canınız çıkıyor değil mi? Neden bu yetki meselesinin önündeki engeller kaldırılmıyor? Çünkü bu düzen başka türlü dönmüyor. Yalılarda saraylarda süren saltanat ancak bu şekilde devam edebiliyor” diye anlatıyor.
"NASIL YERLİLİK MİLLİLİK BU?"
İşçilerin, emekçilerin siyasetten uzak durduğunu söyleyen Bayhan, "Tüm bunlar siyasetle oluyor; işçiler, emekçiler de siyasete dahil olmalı örgütlenmelidir. Çünkü yarın Mecliste iki tür milletvekili olacak; biri işçilerin emekçilerin çıkarlarını savunan onların temsilcisi olan, onların neferi olarak o mecliste mücadeleyi göze almış vekiller. Öbürü ise sermayenin büyük tekellerin paralı askerliğini yapan vekiller olacak” diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Karadeniz gazı bulundu” söylemlerine değinen Bayhan, “Neymiş doğal gaz bulmuşuz. Buradan 25 metreküp doğal gazı ücretsiz verecekmiş. Buna 'İkna ol, bununla yetin' diyor. Geçen ayki cumhurbaşkanının koruma hizmetlerinin bedeli 264 milyon lira. Nasıl bir yerli millilik ki bu paylaşım böyle oluyor. Buğday, tarım, hayvancılık, sanayi hepsi dışa bağımlı. Böyle milli mi olur? Bir ülkenin gelişmişliğinin kriteri o memlekette alın teriyle geçinen insanların yaşam standartları olması lazım” diye konuşuyor.
LİMAN İŞÇİSİ: TAŞERON SİSTEM ALTINDA BİZİ EZİYORLAR
Daha sonra liman işçileri söz alıyor. Toplantıya katılan işçilerin bile bir mozaik oluşturduğunu anlatan işçi, "Buraya geldik, hepimiz birbirimizle bayramlaştık. Burada Alevi, Sunni, Kürt, Türk her milletten her mezhepten insan var. Bizim aramızda bir kavga yok. Limanlarda hem yabancı sermaye var, Fransız orada Çinli orada aşağıda bir taşeron sistemi oluşturmuşlar. O çarkın altında bizi eziyorlar. Bu taşeron sisteminin tümüyle ortadan kaldırılması lazım. Hakkımız, hak ettiğimizi almamıza en büyük engellerden biri de bu taşeron sistemi” diyerek sözü yanındaki diğer liman işçisine bırakıyor.
"1 MAYIS'TA ALANDAYIZ"
İskender Bayhan’dan Mayıs’ın 15’indeki davalarına katılmasını isteyen liman işçisi, "Bugüne kadar yanımızdaydınız. Emek Partisi’nin asla bizi yalnız bırakmadı. Hayırlısıyla bunlar giderse bizim bu iş davaları kazanmamız da kolaylaşır” diyor. Bayhan, bu isteğe, “Biz elbette yanınızda olacağız. Peki siz 1 Mayıs’ta alana kendi pankartınızla tüm arkadaşlarınızla gelecek misiniz?” diye yanıt veriyor. Daha önceki 1 Mayıslara da katıldıklarını söyleyen işçiler, bu 1 Mayıs’ta da alanda olacaklarının sözünü veriyor.
“FABRİKALARDAKİ TEMSİLCİLERİMİZ OLMANIZI İSTİYORUZ”
Toplantı biterken bir işçi söz alarak, "İlk defa bir vekille bu kadar yakın oluyoruz. Sizden bir ricam var, seçilir de meclise giderseniz, numaranız bizde var aradığımızda açacak mısınız? Evde şu bitti, şöyle eksiğimiz var diye aramayız. Yine böyle davalar olacaktır. Sendikalıyız patronlar engelleyecektir bunun için arayacağız” diyor. Gülüşmelerin ardından Bayhan, "Ben telefonları açacağım ama sizden de şöyle bir söz istiyorum; nasıl siz beni buradan Ankara’ya sizin temsilciniz olarak gönderiyorsanız sizin de fabrikalarda bizim temsilcimiz olmanızı istiyorum. Örgütlenin partinizde yan yana gelin. Burada bir komitemiz var diyelim ve bu toplantıları artıralım. O zaman imza mı topluyoruz eylem mi yapıyoruz birlikte karar verelim" diye yanıtlıyor.