TTB: Kanser tarama programları ulaşılabilecek, kabul edilebilir standartlara getirilmeli
Türk Tabipleri birliği (TTB) tarafından kanser taramaları hakkında yapılan açıklamada programların hedef nüfusun ulaşabileceği kabul edilebilir standartlara getirilmesi gerektiği belirtildi.
Logo: TTB
Türk Tabipleri birliği (TTB) tarafından kanser taramaları hakkında görüş belirtti.
Kanserin tüm dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer aldığı, kanserden ölümlerin önlenmesinde, hastalığın erken tanı ve tedavisinin öneminin büyük olduğu belirtilen açıklamada; “Ülkemizde Sağlık Bakanlığı Ulusal Kanser Kontrol Programı kapsamında kadınlarda meme ve rahim ağzı kanseri, hem kadın hem erkeklerde ise kalın bağırsak kanseri taramaları yapılmaktadır. Meme, Serviks ve Kolorektal kanserlerde Ulusal Kanser Tarama Standartları 2007 yılında, Ulusal Kanser Kontrol Programı 2009 yılında yayımlanmıştır. Programa göre; meme kanseri erken tanısı için 40-69 yaş arası kadınlara iki yılda bir mamografi çekimi, rahim ağzı kanseri erken tanısı için 30-65 yaş aralığındaki kadınlara beş yılda bir smear ve HPV -DNA testi yapılması gerekmektedir. 50-70 yaş aralığındaki erkek ve kadınlarda ise iki yılda bir gaitada gizli kan testi, 10 yılda bir kolonoskopi ile kalın bağırsak kanseri taraması yapılmalıdır” denildi.
Programın geçmişte de aksayan ve tartışılması gereken yönleri olduğu vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Pandemide taramalar yapılamamış, ardından 2022 yılı boyunca da HPV açısından kit sıkıntısı yaşanmıştır. Yine aynı şekilde kit sorunu GGK testi açısından da yaşanmış, dağıtılan kitlerde de sorunlar olmuştur. Ancak 2023 yılı itibari ile bu durum içinden çıkılmaz bir hal almıştır.
“DAHA ÖNCE KULLANILAN KİTLER KULLANIMDAN KALDIRILDI”
HPV aşılamasını ulusal aşı programına almayan ülkemizde rahim ağzı kanserinden korunmak için tek seçeneğimiz HPV-DNA ve smear taramalarıyla hastalığı erken tanımaktır. Hâl böyle iken daha önce kullanılan kitler kullanımdan kaldırılmış, yerli üretim kitleri kullanılmaya başlanmıştır. Tanı değeri konusunda soru işaretleri taşıyan bu kitler aynı zamanda kullanım zorluğu da çıkarmıştır. Ocak- mart arasında sonuçları negatif çıkan kişiler tekrar numune vermeye çağrılmış ve sonuçlarla ilgili uyumsuzluklar ortaya çıkmıştır. Tarama amaçlı bir kişiyi gerek ASM’ye gerekse KETEM’e çağırmak, güven ilişkisi kurmak yeterince zor iken bu kişilerin tekrar taramaya gelmesini sağlamak, gelse bile iki yıl dolmadan alınan numunenin sistem tarafından kabul edilip edilmeyeceği ise ayrı bir sorundur. Ayrıca yeni uygulamada smear değerlendirmesi kaldırılmıştır. Aslında maliyet-etkinlik açısından daha uygun olan HPV aşısının uygulaması için bazı açıklamalar yapılmış; ama onun da devamı gelmemiştir.”
“MAMOGRAFİDE SONUÇ ÇIKMA SÜRESİ 10 GÜNDEN ÜÇ AYA KADAR UZAMIŞTIR”
Meme kanserinin, ülkede kadınlar arasında en sık görülen kanser olduğunun altı çizilen açıklamada; “Mamografi ile yapılan taramalar bu nedenle çok önemlidir. Mamografi okumaları ise yıllardır tek merkezden yapılmaktayken bu yıl itibariyle sonuç çıkma süresi 10 günden üç aya kadar uzamıştır. Son duyumlarımız ise Sağlık Bakanlığı’nın mamografi okumalarını tek merkez yerine her ilin kendi içinde halletmesi gerektiği şeklinde eğiliminin olduğudur. Bu çift kör değerlendirmeyi ortadan kaldıracağı gibi iller arasında uyumsuzluklar da doğuracaktır” denildi.
“KANSER TARAMA PROGRAMLARI HEDEF NÜFUSU KAPSAYICI OLMALI”
Bir başka sorunin da sağlık kayıt sistemlerinin birbirini görmemesinin olduğuna işaret edilen açıklamada şöyle denildi; “Herhangi bir sağlık kurumuna başvuran kişi ulusal kanser kontrol programındaki hastalıklara yönelik taramalar konusunda bilgilendirilip taramaya yönlendirilecek iken bu fırsat kaçırılmaktadır.
Kanser tarama programları hedef nüfusu kapsayıcı olduğu müddetçe hastalanmayı ve ölümü önler. Ülkemizde sağlık sisteminin yapısal sorunlarından dolayı koruyucu sağlık hizmetleri toplum tabanlı ve kapsayıcı olmaktan çok uzaktır. Kanser tarama programlarının kapsayıcılığı hali hazırda yetersiz durumdayken HPV taraması kit sorunu, yetersiz numune nedeniyle kişileri tekrar çağırma, geç mamografi sonucu bildirme gibi sorunlarla daha da kötü duruma gelmektedir.”
“DEPREM BÖLGESİNDE KADIN KANSERİ TARAMASI VERİLEMİYOR”
Açıklamada 6 Şubat ve 20 Şubat depremlerinin üzerinden iki ayı aşkın süre geçmesine karşın bölgede sağlık hizmeti sunumunun hâlâ beklenen düzeyde olmayışının kadın kanserleri tarama programının depremden etkilenen bölgelerde neredeyse hiç verilmediğini düşündürdüğü ifade edildi.
YAPILMASI GEREKENLER
“Neler yapılabilir?” sorusunun sorulduğu açıklamada şu önerilere yer verildi; “Kısa erimde depremden etkilenen illeri de gözeterek ülke genelinde mevcut aksaklıkların nedenlerinin hızla saptanması, çözüm önerileri ile birlikte sorunların giderilmesi gerekmektedir. Uzun erimde ise kanser tarama programlarının başarılı olabilmesi için birinci basamak sağlık hizmetlerindeki parçalı yapının ortadan kaldırılarak, bütüncül bir yaklaşım ile kanser tarama programlarının toplumdaki hedef nüfusun ulaşabileceği kabul edilebilir standartlara getirilmesi gerekmektedir.” (HABER MERKEZİ)