Gençliğin oy verme eğilimleri
Gençlik, kamu kaynağının tarikat, yandaş sermaye gruplarına gitmeyeceğini ve özgürlüklerin biraz daha artacağını düşünerek muhalefete “mecburen” oy vermeye gideceğini ifade ediyor.
Fotoğraf: DHA
Şeyma KESKİN
Sivil Toplum Çalışanı / Toy Gençlik Derneği(1)
Eskişehir
Bu yazıda adil, özgür, eşit ve kardeşçe bir yaşamın kadınlar, LGBTİ+’lar ve gençlik kesimlerinin meclise katılımıyla kurulacağını ilan etmeyi çok isterdim. Fakat durum ne yazık ki her seçimde gördüğümüzden çok farklı değil. Millet İttifakı’nca iddia edildiği gibi bir Türkiye’nin inşasında gençliğin aktif katılımının şart olduğunu, kimseyi arkada bırakmadan yürümenin gerekliliğini onlar da biz de biliyoruz. Üstelik aktif katılımın oy vermek ile sınırlı olmadığını da vurgulamak gerekir. Gençliğin, aktif bir özne olarak toplumsal mücadeledeki rolü ve buna karşılık Türkiye’de yaratılan gençlik miti* ile devletin gençlik mücadelesine** tutumunu hatırlamakta fayda görüyorum.
Bugün içinde bulunduğumuz koşullarda gençliğin hemen her kesimi için Türkiye yaşanmaz halde ve düzen siyaseti gençliğe umut vermiyor. Tek adam iktidarını devirmeyi vaat eden düzen muhalefetiyse geleceği gençliğin katılımıyla kurma anlayışından oldukça uzak.
İstatistiklerle yatıp kalktığımız şu dönemde ezberlediğimiz üzere 40 yaş altı 32 milyon, 30 yaş altı 20 milyon seçmen var. İlk defa oy verecek 7 milyon gencin %15’i ise sandığa gitmeyeceğini belirtiyor. Sivil, siyasal katılım açısından baktığımızda ise “her 10 gençten yalnızca 1’i siyasi partilere üye iken 7’si herhangi bir dernek, vakıf, sendika, yardım kuruluşu, kulüp vb. kuruma üye değil. Gençlerin siyasi partilere güven duyma oranı sadece %5. Gençlerin %90’ı Türkiye’de demokrasinin işleyişinden memnun değil. 2018 seçimlerinden sonra 18-29 yaş aralığındaki milletvekili oranı sadece %1,3. Ayrıca gençliğin siyasal katılımında konvansiyonel (oy verme, üye olma vb.) metotlara başı çekiyor.
HANGİ GENÇLİK?
Genel kanının aksine ülkemizde genç eşittir öğrenci şeklinde bir gerçeklik yok. OECD verilerine göre 15-29 yaş arası gençliğin %28,7’si ne eğitimde ne de istihdam yer almıyor. İstihdamdan yoksun bırakılan kesimler kültürel, sosyal, sivil ve elbette siyasal katılımdan da yoksun kalıyor. Ayrıca derinleşen ekonomik kriz ve pandeminin ardından çalışmadan okuyabilen öğrenci kalmadı denebilir. Dolayısıyla güvencesizlik, geçim ve gelecek kaygısı, tüm gençlik kesimlerinin ortak paydası. Kadın, LGBTİ+, sığınmacı/göçmen, engelli gençler için ise yaşam koşulları elbette çok daha zorlayıcı. Deprem sonrasında da bölgeye bakınca görüyoruz ki gençliğin ihtiyaçları denildiğinde zihnimizde canlanandan çok daha heterojen bir toplam söz konusu.
Sivil alanda bir araya geldiğimiz gençler ve sosyal medyadan biliyoruz ki gençlik deprem ve yakın zamanda son halini alan ittifakların netleşmesinden önce ne Kılıçdaroğlu’nun ne de Akşener’in tüm nafile çabalarına rağmen siyasilerin söylemlerini samimi bulmuyordu. Çünkü gençlik artık söze değil eyleme bakarak her gün daha derinleşen sorunlarına somut çözüm üretecek bir siyaset ve temsilcilerini arıyor. Gençler -her ne kadar kitleselleşmekten uzak ve dağınık halde de olsa- zaten sorunlarını gündemleştirecek örgütlenme ve kampanyalar düzenliyor, sosyal medyada organik şekilde gündemi işgal edebiliyordu. (Barınamıyoruz hareketi, #oymoyyok çıkışı vb.)
Son yerel seçimler sonrası sivil toplum örgütleri, araştırma şirketleri, akademisyenler tarafından hazırlanan rapor ve politika belgelerine bakarak gençliğin 2023 ve belki deprem öncesine kadar protesto oy eğiliminin olduğunu söyleyebiliriz. Gençler eğitim ve iş konusunda çıkış bulamayıp, yurt dışına göç etmek istediğini, mevcut iktidar ve muhalefet ile ülkede umut kalmadığını ifade ediyor. Yine aynı araştırmalardan görüyoruz ki yerel seçimlerden sonra gençlik kesimlerine sunulan hizmet ve faaliyetler karşılık bulmuş. Gençlerin oy verme eğilimlerini ağırlıklı olarak eğitim, istihdam, temel haklara erişim, özgürlükler ve katılım konusunda partilerin geliştireceği çözüm ve politikalar belirliyor. Gençliğe artık sorun ve ihtiyaçların tespiti yetmiyor. Çözüm önerilerinin masaya gelmesi gereken bir kriz içinde mücadele ediyorlar. Ancak düzen siyaseti gençlerle eşit iletişim kurduğu bir masaya oturmadığı gibi çözüm sunmaktan da aciz görünüyor.
MUHALEFET İÇİN UMUT KIRINTISI
Yerel seçimlerde de gördüğümüz üzere gençlik, seçimlere katılarak en azından kamu kaynağının tarikat, yandaş sermaye vb. gruplara gitmeyeceğini, özgürlüklerin biraz daha artacağını ve yeni mücadele kanallarının açılabileceğini düşünerek muhalefete “mecburen” ya da “stratejik” oy vermeye gideceğini ifade ediyor. 20 yıldır tek adam tarafından yönetilen gençliğin kazanıma ihtiyacı var. Bunun yolunu da öncelikle tek adamı devirmek olarak görüyor. Bir araya geldiğimiz gençlik gruplarında işlerin oy vererek bitmeyeceğini duymaksa gençlik çalışanı olarak benim adıma ayrıca umut verici.
Seçimlerde tek adam iktidarının yenilmesi bir kazanımdır ancak yetmez. Türkiye’nin parlamenter sistem ile yönetildiği yıllarda da gençliğin temel haklara erişimi, özgürlükler, parasız eğitim, antidemokratik üniversiteler vb. bir sorundu. Gençlikse temsil edilmek istiyor. Çünkü taleplerini söylemden öteye taşımanın yolu da yine bizzat gençliğin örgütlü ve kararlı mücadelesi ile mümkün. Kendi öz örgütlülüğünün gücüne inanarak da bugün görüyoruz ki gençler geleneksel partilerden ziyade Emek ve Özgürlük İttifakı üyesi partiler ve/veya sivil toplum alanında kendi sözünü söyleyebildiği, politikalara katılabildiği alanlarda yer alıyor.
Gençliğin aktif katılımıyla kurulmayan bir gelecek, gençliğe umut vaat edemez ve bunu vaat etmeyen partiler gençlikten oy talep edemez. Gençler yalnızca seçim döneminde evine mektup gönderilecek ve unutulacak nesnel bir konumlandırma eşit yurttaşlar olarak tanınarak haklarına erişmek, özgürleşmek ve kararlara katılmak istiyor. Bunu yapmanın mümkün olmadığı parti ya da ülkede ise yaşamak istemiyor.
Siyasette gençlik katılımı olması ve gençliğin siyaseti değiştirebilmesi için ise öncelikle bulunduğu her alanda akranlarıyla ve sorunlar etrafında diğer kesimlerle birleşerek örgütlenmesi, taleplerini dile getirmesi gerekiyor.
(1) İçeriğin sorumluluğu Şeyma Keskin’e aittir ve Toy Gençlik Derneği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
*Gençlik miti - Demet Lüküslü
**Gençliğin Mücadelesi ve Örgütlenmesi Üzerine - Ercüment Akdeniz, Öznur Oğuz ve İskender Bayhan
***NDI - Gençliğin Yüzleri Projesi Politika Önerileri (2023)
****GoFor (Gençlik Örgütleri Forumu) (2021)-Gençlerin Politik Tercihleri Raporu.