Gazeteciler: Gözaltılar seçim operasyonudur, güçlü bir karşı çıkışa ihtiyaç var
DİSK Basın İş Sendikası Genel Başkanı Faruk Eren, MLSA Eş Direktörü Veysel Ok ve Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat dün Diyarbakır merkezli 21 ilde düzenlenen operasyonları eleştirdi.
Faruk Eren, Veysel Ok, Fatih Polat | Fotoğraflar: MA, Evrensel
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında yapılan operasyonlara tepkiler sürüyor. DİSK Basın İş Sendikası Genel Başkanı Faruk Eren, özgür basının geçmişte olduğu gibi gözaltı ve tutuklamalarla susturulmayacağını belirtirken, MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, “Bu dönemde yapılacak en önemli şey dayanışmadır” dedi. Yeşil Sol Parti’nin Meclis’te önemli bir seçenek olmasının önüne geçilmeye çalışıldığını belirten Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat da demokrasi talebi etrafında güçlü bir karşı çıkışa ihtiyaca vurgu yaptı.
Dün 21 kentte eş zamanlı olarak gerçekleştirilen ev baskınlarında aralarında gazeteci, siyasetçi, avukat ve sanatçıların da bulunduğu en az 126 kişi gözaltına alındı. Dosyaya gizlilik kararı getirildiğinden gözaltı gerekçesi ile ilgili bilgi edinilmezken tepkiler gelmeye devam ediyor.
SEÇİM HAMLESİ
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın İş Sendikası Genel Başkanı Faruk Eren, 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilli seçimlerine işaret ederek, gözaltılarla seçim güvenliğinin tehlikeye atıldığını belirtti. Gözaltına alınan gazetecilerin seçimin nabzını tutan ve kamuoyu ile paylaşan gazeteciler olduğunu söyleyen Eren, bu nedenle gözaltıları 'saldırı' olarak nitelendirerek, ekledi: "Anti demokratik ve baskı altında bir seçime giriyoruz. Bu baskıların artması endişelerimizi artırıyor. Özellikle Kürt basının hedefe alınması seçime yönelik bir hamle olduğunu gösteriyor."
"BASKILAR SUSTURAMAYACAK"
Daha önceki seçimlerde asker ve polisin baskı kurduğunu ve pek çok usulsüzlüğün yaşandığını belirten Eren, "Bunların aktarılmasını engellemek için özgür basını gözaltı ve tutuklamalarla susturmaya çalışıyorlar. Diyarbakır’da ve Ankara’da birçok arkadaşımız hala tutuklu. Ama özgür basını susturmayı başaramayacaklar. Çünkü 90’larda daha ağır pratikler yaşadık. Bu saldırılarla sonuç almayı bekleyenler şunu bilmeli; 1990'larda özgür basına çok daha sert saldırılar oldu. Birçok arkadaşımızı kaybettik. Ama ona rağmen susmadı. Şimdi de susmayacak ve işlerini yapmaya devam edecekler. Arkadaşlarımızın yerine hep yeniler geldi. Bundan sonra da öyle olacak. Buna herkesin tepki göstermesi gerekir. Enseyi karartmayalım. Tüm baskıları hep birlikte aşacağız" diye belirtti.
GÖZALTINDAKİ GAZETECİLER KİM?
Gazetecilerin hukuki ve diğer pek çok konuda haklarını savunan Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel Ok, gözaltına alınan gazetecilere dikkat çekti. Gazetecilerin avukatlarının da gözaltına alındığını belirten Ok, bu gazetecilerin “kim ve ne yaptığına bakmak lazım” diyerek, şöyle devam etti: “Bu gazeteciler deprem bölgesinde bize doğru bilgi, haber veren gazeteciler. Bu gazeteciler bölgedeki hak ihlallerini yazan gazeteciler. Ayrıca bu operasyon ifade özgürlüğüne karşı olduğu kadar seçim güvenliği açısından ciddi bir risk taşıyor. Ciddi bir ihlal barındırıyor. Çünkü gözaltına alınan onlarca avukat var ve bu avukatlar seçimlerde görev alan avukatlar. Bölgede yaşanabilecek hak ihlallerini kayıt altına alan ve bize ulaştırabilecek olan avukatlar bunlar. Siyasetçilerin seçim çalışması engellenmiş oldu. Son dönemde yapılan en büyük operasyon. Bunun hukuki bir açıklaması olacağını düşünmüyorum."
DÖNEMİN RUHU DAYANIŞMA
Gözaltına alınan gazeteci, siyasetçi, hukukçu ve sanatçıların kim olduğu ve ne yaptıklarının açık olduğunu buna rağmen “terör” kavramı üzerinden suçlama yönetildiğini söyleyen Ok, "Bu operasyonu fotoğraf ve görüntülerle paylaşmak bunun hukuki olmadığını ve tamamen psikolojik ve siyasi amaçlar barındırdığını gösteriyor. Herkesin tepki göstermesi lazım. Çünkü seçim var ve Türkiye’nin geleceği için çok önemli. Buna karşı meslek örgütlerinin, uluslararası örgütlerin, Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) ve sadece bölge değil batıdaki baroların, bütün siyasi partilerin sert tepki göstermesi lazım. Çünkü bu sadece bölgenin sorunu olmaktan çıktı. Bu dönemde yapılacak en önemli şey; dayanışmadır. Dayanışmanın artırılması gerekiyor. Herkesin daha net daha sert bir şekilde çizgilerini, duruşlarını sergilemesi lazım” ifadelerini kullandı.
"GÜÇLÜ BİR ÇIKIŞA İHTİYAÇ VAR"
Gözaltıları “seçim operasyonu” olarak değerlendiren Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat da, operasyonun muhalefete destek veren kesime yönelik bir gözdağı olduğunu söyledi. Bu gözaltıların salt Kürt gazetecilere, siyasetçi, sanatçı ve hukukçulara yönelik olmadığına dikkat çeken Polat, "İktidar, Yeşil Sol Parti’nin kilit konumda olma ihtimali nedeniyle bir endişe taşıyor. Meclis’te önemli bir seçenek olmasının önüne geçilmeye çalışılıyor. Şunun altını da çizmeliyiz; Kürt sorununa ilişkin hem iktidarın hem de geleneksel devlet refleksinin tutumunu da ayrıca ifade eden bir operasyon. Dolasıyla demokrasi talebi etrafında güçlü bir karşı çıkışa ihtiyaç var. Aynı zamanda Kürt sorununu çözme ısrarı ile birleştirilmesi gerekiyor bu karşı çıkışın” diye belirtti.
"SANDIĞA KELEPÇE VURULDU"
Operasyonun Yeşil Sol Parti’nin etkisini kıramayacağının altını çizen Polat, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tam tersi daha çok tepki toplayacağını düşünüyorum. Bu aslında bir biçimde farklı etkilerle AKP’ye oy vermiş veya verip vermemeyi tartışan Kürtler açısından ciddi tepki yaratacağını düşünüyorum. Bunun AKP’nin tabanında değişme açık kesimlerde de tepki yaratacağını düşünüyorum. Toplum nezdinde ters tepki yaratacaktır. Millet İttifakı içerisinde demokrasi konusunda samimi olduğunu iddia eden bütün kesimler tepki göstermelidir. Bu gereklidir. Sadece Kılıçdaroğlu da değil muhalefetin ‘toplum’ olarak karşı çıkması gerekiyor. 14 Mayıs sonrası açısından da demokratikleşme, halkların talepleri ve özgürlük açısından da önemlidir. Çünkü şu anda sandığa kelepçe vuruldu. Bu yüzden samimi olduğunu iddia eden kim varsa burada tutum alması gerekiyor.” (İstanbul/MA)