27 Nisan 2023 05:05

Cumhur’un kalesi Kayseri’den seçim notları: Ekonomi can yakıyor, SİHA söylemi etkili oluyor

Kayseri’de işçi ve emekçilerin çoğunda öne çıkan olgu, savunma sanayinin güçlü olması. Buna rağmen son bir iki yıldır ekonomik temelli birçok intihar girişiminin olduğunu da not etmeliyiz.

Fotoğraf: Barış Timur/Evrensel

Paylaş

Yakup ASLANDOĞAN

Konumuz elbette seçim. Kayseri’de insanlarla yüzeysel sohbetler edilince genel kanaat farklı çıkabiliyor. Ama evlerde, iş yerlerinde daha derinlere indikçe farklı eğilimlerin isteklerin baş gösterdiğini görüyoruz. Hakim siyaset anlayışının “Oy ver seni yönetsinler” noktasına indirgendiği, işçi emekçilerin sınıfsal kaygılar ve reflekslerle değil ama gelenekçi diyebileceğimiz atadan dededen alışılagelmiş din, milliyetçilik vb. ön yargılara fazlasıyla takılıp kalınan bir noktadan baktığını görüyoruz. Bu başlıklar, hakim siyaseten vazgeçilmez aparatlarına dönüşmüş durumda. Öyle ki; başta Millet İttifakının ama en çok da emek ve demokrasi güçlerinin sürekli bir politik karşı duruşla ikna edici bir yol bulamadığının izlerini görüyoruz. “Sermayenin ve iktidarlarının kullandığı araçlarla yarışmak elbette çok kolay değil” denildiğini duyar gibiyiz. Doğru. Kendi kulvarımızdan, sınıf mücadelesinin canlı ve günlük pratiği içinden seslenemediğimiz her durumda onlarla yarışmak hiç de kolay değil. Bunu yapabilmek adına kulvardan sapılarak popüler, albenili, abartılı söylem ve araçlarla seslenmenin geçer akçe olduğu örnekler de görülüyor maalesef. Parlamenter çizginin fazlasıyla kutsanmaya başlandığı; emekçilerin yabancısı olduğu bu kulvar, haliyle her kesimden insanın aynı kategorik noktadan yurttaş eşitlemesi ile bir sınıf dışılığa saplanıp kalıyor. Bugünün seçimlerinde örnekleri çokça karşımıza geliyor. Emekçiler adına konuşan çeşitli çevreler, işçilerin birazdan değineceğimiz tartışmalarından bihaber; çıktıkları her kürsüden “yurttaşların” seçimi alıp götürdüklerine inanmalarını istiyorlar. İşçilerin politik eğilimleri bunlarla değişse başka şeyi tartışır olurduk kuşkusuz. İnanmak ve inandırmak çabası kesinlikle gereklidir. Zorunludur. Burada elbette “Seçimi kazanamayız ya da seçimler önemsizdir” saptaması da yapılmak istenmiyor. Ama seçimciliğin her şey gibi gözükmesine vesile olmak, niyetten bağımsız diğer gerçeklerin çok bir şey olmadığı yanılgısını yerleştiren tutumu eleştiriyoruz. İkisinin bir arada gerçek zemininde ele alınmasına işaret edilmek isteniyor.

Neyse diyerek Kayseri’ye dönelim. Başta dediğimiz gibi hayatın bütün “sertliği” ile aktığı iş yerlerinde, evlerde durum farklı. Kendi sınıf mücadelesinin bir unsuru haline gelmemiş/getirilememiş olan seçimlerde emekçilerin esas eğilimleri hiç kuşkusuz medya vb’nin etkisiyle belirlenmeye çalışılıyor. İşçi ve emekçilerin çoğunda öne çıkan olgu savunma sanayinin güçlü olması, üretilen İHA/SİHA’lar, savaş gemisi vb. ile bağımsız bir devlet olunduğunun zannedilmesi. Buna rağmen son 1-2 yıldır ekonomik temelli birçok intihar girişiminin olduğunu da not etmeliyiz Kayseri’de.

İŞÇİLER: AKP’NİN ‘AYRIMCI’ POLİTİKASI ETKİLİ

Bir metal iş yerindeyiz. 10-12 işçi ile sohbet ediliyor ve ortaya çıkan en temel şeylerin başında yukarıda söylediklerimiz geliyor. Dış güçler ya da düşmanlar diye ifade edilen Avrupa, özellikle İsrail vb. ülkelere kafa tutacak bir ülke konumuna bu iktidar eliyle getirildik yaklaşımı hakim. Bir de henüz Kılıçdaroğlu’nun Adıyaman ziyaretindeki provokatif dinci söylem gerçekleşmemişken bu iş yerinden 1-2 işçinin söylediği şey dikkat çekiciydi. “O (Kılıçdaroğlu) Fatiha okumayı bile bilmez ama Reis en azından Kur’an okuyabiliyor” yaklaşımlarıydı. 1-2 gün sonra da provokasyon gerçekleşti. Aynı kaynaklardan beslenerek öne sürülen dini motifli söylemlerin tabanlarında örgütlendiği bir politik tutumun yansıması olarak çok dikkat çekici değil mi? 

Aynı iş yerindeyiz. Üç dört işçi İnce’ye oy vereceğini söylüyor. Neden diyoruz. “Daha inandırıcı” diyerek, ayrıca altılı masanın HDP ile iş tutması iddiasının kararlarında etkili olduğunu öne sürüyorlar. Kararlarında bunların etkisi açık. AKP’ye de artık HÜDA PAR nedeniyle soğuk baktıklarını söylüyorlar. “Peki, ikinci tur olursa?​” diyoruz; hemen hepsi (biri kararsız kalmakla birlikte) “İstemesek de Erdoğan’a veririz” diyor. Kılıçdaroğlu eğiliminde olanlar da var ama belki 1-2 kişi. Ekonomi başlığı tartışılınca işçilerin utangaçça davrandığı gözlemleniyor zira ekonominin de başı Erdoğan. Kendileri de eleştiriyor bu durumu. Ama politik olarak AKP, MHP veya “Reis” işçiler üzerinde hâlâ etkili. Aşınma var ama büyük kopuştan bahsetmek mümkün değil. Örneğin başka iş yerlerinden görüştüğümüz işçilerde de istikrar arayışı var ve “Bu hükümetle en azından istikrar sürebilir, diğerlerini bilmiyoruz/denenmediler” diyorlar. Geneli kapsar mı bilemiyoruz ama verdikleri örnekler dikkat çekici. Şöyle ki; yaşlı bakım aylığı alan bir işçi o aylığın devam etmesi için AKP’ye oy vereceğini söylüyor. Diğer bir işçi de sosyal yardım kapsamında her yıl az da olsa yardımlar aldığı için, o yardımların AKP giderse verilmeme ihtimali olabilir düşüncesiyle oyunu vereceğini söylüyor.

Görüştüğümüz işçilerin bir bölümü özellikle altılı masanın güven vermediğini söylüyor. Politik olarak beslenilen kaynakların etkisi ile örneğin; “Kılıçdaroğlu, Davutoğlu ile Babacan’ı yargılayacağını söylüyordu, peki şimdi ne değişti” diyorlar. Bunu söyleyen bir kamu işçisi. Yine bu iş yerinde yaklaşık 300 işçi ile birebir ve dolaylı yollardan sorarak bir nevi anket de yapmış Emek Partili işçiler. Yarıdan biraz fazla Erdoğan, 70-80 işçi Kılıçdaroğlu, bir kısım işçi milliyetçi/faşist yaklaşımları nedeniyle İnce ve Oğan diyor. Geçtiğimiz aylarda İYİ Parti taraftarı artmışken masayı terk etmesi ile MHP’ye dönüşler de olmuş bu ve diğer birçok iş yerinde. Şu günlerde İnce’ye verilen destekte bir azalış başlamış. Ama "Nereye gider henüz belli değil" diyor işçiler.

Altılı masanın çok başlı olduğu söylemi de çok karşılaştığımız bir tartışma konusu. “Bunlar kendi aralarında zaten anlaşamaz kavga ederler ve dağılırlar, o nedenle istesek de istemesek de yine istikrar için Erdoğan” diyenler ciddiye alınması gereken bir özgül ağırlık oluşturuyorlar. 

ERDOĞAN KARŞITLARININ SESİ DAHA ÇOK ÇIKIYOR

Tüm bunların yanında elbette dikkat çeken diğer bir olgu da ilk kez Erdoğan karşıtlarının sesinin tonunun artış göstermesi oluyor. Özellikle altılı masa içindeki partilerin daha cesur ve açıktan iktidar olacaklarını söyledikleri, geri çekilmedikleri örneklerde de artış var diyebiliriz.

Emek ve Özgürlük İttifakı belli sayıdaki politik işçi ve Kürt işçilerin dışında fabrikalarda çok ama çok az tartışma konusu oluyor. Olursa da genelde iktidarın yönlendirmesiyle HDP şahsında terörizm vurgulu tartışmalar oluyor. Ya da "Altılı masanın yedinci ayağı" deniliyor. Kayseri özelinde “İttifakta Emek Partisi varsa olabilir” söylemi çok cılız olsa da tartışmalarda sohbetlerde karşımıza çıkıyor ya da ikna edilen işçiler oluyor.

GENÇLER: DEĞİŞİM İSTİYORLAR NEDENİ GELECEK KAYGISI

Kayseri’de ilk kez oy kullanacak liseli gençler ile ciddi sayıdaki üniversite öğrencisi de gelecek ve iş kaygısı ile “Erdoğan’ın gitmesi gerekir” diyorlar. Hiç azımsanmayacak sayıda oldukları da söylenmeli. Özellikle liseli yeni seçmen gençlerin geçen haftalarda İnce rüzgarıyla ona oy vereceklerini söylemeleri anketlere de yansıdı. Kentimizde de birkaç lisede sınıflarda süren tartışmaları aktaran ve bunlara tanık olan Emek Gençliğinin aktardıkları önemli. Zira ilk kez oy kullanacak 15-20 civarı genç ortak karar alıyorlar. İnce’nin söylemlerindeki teknoloji, iş ve gelecek vurgusu nedeniyle hemen hepsi İnce’ye oy vereceklerini söylüyorlar. Ama geçen hafta medyaya da yansıyan ve İnce’nin gençleri azarladığı son videolarını izleyince bu liselilerin hemen hepsi, “En azından kazanacak adaya oy verelim” diyerek farklı bir politik tutum alıyorlar. Kılıçdaroğlu’na oy verme kararı alıyorlar. Erdoğan’ın gençlere bir şey veremeyeceği kanaati çok yaygın. Gelecek kaygısının çok belirleyici olduğu görünüyor. 

HÜDA PAR meselesi de gençler ve işçiler içinde tedirginliğe yol açmış gözüküyor. Bunun yanında; tarikat ve cemaatlerin etkisindeki birçok genç ve işçinin buralardan maddi manevi destek alıyor olmaları savunma pozisyonuna girmelerine neden oluyor. Meclis zırhını giyme ihtimali bile en azından tarikat mensuplarında iktidar değişse de güçlerini koruyacakları fikrini hakim kılıyor.

KADINLAR: KAYSERİ’DE BELİRLEYİCİ, GÜNDEM İSE EKONOMİ

Kayseri’de oyların kaderini büyük oranda belirleyen ikinci kitleyi kadın kitleleri oluşturuyor diyebiliriz. Özellikle ev kadınları Cumhur İttifakına, AKP’ye oyların gittiği kesimler. Belirleyici olan, göze çarpan, kadınlar arasındaki ev buluşmaları oluyor. Kadınların seçimler dışında düzenli oturmalar, günler adı altında bir araya gelmesi ve AKP’lileri de çağırmaları etkili oluyor. Cumhur İttifakına oy veren ve hatta oy toplayan kadınların, ev buluşmalarının çarpıcı bir karşılığı da var elbette. Belediyelerden, valiliklerden; sosyal yardımların bağlanması, çocuklarına iş ve burs olarak geri dönüşlerinin oluşu hükümeti güçlü kılıyor. “Yoksullara yardım eden bir hükümet” algısının kırılması kolay olmuyor. Özellikle ev ekonomisine katkı olarak kadınların evlerde parça başı iş yapmasında bir artış söz konusu. Fakat bu artışın belediyelerdeki kurslarla desteklenmesi de etkili bir yöntem oluyor. 

Bunların yanı sıra kadınlar içerisinde ekonomideki gidişata büyük öfkeden de söz edebiliriz. Alışverişlerde karşı karşıya kaldığı fiyatların dudak uçuklattığını söylüyor kadınlar. Değişim isteği de az değil elbette. Özellikle işçi kadınlar bakımından işten çıkarma dönemlerinde ilk tercih edilen olmalarına tepki var. Genç kadınlar arasında ittifaka oy vermeme eğilimi dikkat çekici. Üniversitelerde AKP gençliğinin örgütlü olduğu topluluklara katılanlar ve örgütlü genç AKP’liler dışında “Yeni partiler görmek istiyoruz” söylemleri karşımıza çıkıyor. MHP ve Ülkü Ocakları üzerinden üniversite kampüslerinde “ocak/teşkilat masası” kurulmasına genç kadınların ciddi tepkileri var. Değişim isteyen genç kadınların ortak özelliği ise şiddet, taciz ve tecavüzler karşısında yasaların korumadığı, hükümet tarafından yalnız bırakıldığı gerçeği. Cumhur İttifakına yakın duran üniversiteli genç kadınların ise bir bölümü ise “İş bulabilir miyim” algısı ile temas ediyor. Tepkili olanların en belirgin kaygısı ise gelecek oluyor.

PARTİLER: MİLLETVEKİLLİĞİNDEN ÇOK CUMHURBAŞKANI ÜZERİNE ÇALIŞMA YÜRÜYOR

Bu gözlemler dışında partiler ne yapıyor kısaca buna da değinmekte fayda var. 

Cumhur ve Millet İttifakının esnaf ve ilçe gezmeleri yaparak, dev pankartlar açıp meydanlarda stantlar açarak süren bir faaliyetlerinden bahsedebiliriz. Kadroları ve üyeleriyle de mahallelerde dolaşıyorlar. Özellikle vekil seçimleri açısından ciddi bir heyecan yok denilebilir. Daha çok cumhurbaşkanı kim olacak tartışması etrafında dönen bir seçim süreci izliyoruz.

AKP’nin 1. sıra adayı Hulusi Akar’ın Kayseri aday tanıtım toplantısında atılan “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganına verdiği “Onun da zamanı gelecek” yaklaşımı devam ediyor. Sahadaki konuşmalarının içeriğini terörle mücadele, vatan millet vurguları belirliyor diyebiliriz. Boydak işçileriyle gece vakti fabrikada yaptığı sahur yemeğinde memleketin 20 yılda geldiği noktaları anlatan Akar, aynı günlerde EYT’den dolayı emekli olan bir grup Boydak işçisinin hakkını vermeyen patrona/kayyuma laf etmeyi ise doğal olarak tercih etmiyor. 

CHP’NİN 2. VEKİLİ ÇIKARABİLME İHTİMALİ HEYECAN YARATMIŞ 

CHP daha heyecanlı gözüküyor. Adayları ve özellikle Millet İttifakının diğer partilerinin adaylarının listelerde yer alması, CHP’nin 2. vekili çıkarabilme ihtimali nedeniyle heyecan yaratmış gözüküyor. Fakat ikinci sıra adayının Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı olması, CHP’nin vekil çıkarmasında ciddi etkisi olan Alevi ve demokrat tabanda soru işaretlerini de beraberinde getirmiş gözüküyor. Bu anlamda oylarının bir kısmının Emek ve Özgürlük İttifakındaki Yeşil Sol Partiye geleceği söyleniyor. Bir kısmının da TİP’e gidebileceği tartışılıyor. İYİ Partinin şehirdeki etkisi de MHP’ye nazaran daha fazla. Ama bu her iki partinin adaylarının bazılarının olumsuz anılmasının oylarını etkileyip etkilemeyeceği tartışılıyor.

Yeşil Sol Partinin çalışmaları daha çok Emek Partisinin iş yeri ve fabrikalara yönelik yaptığı el ilanı dağıtımları, afişler, gençlik buluşmaları, ev ziyaretleri ile başlamış gözüküyor. HDP de kendi seçmeninin bulunduğu semtlerde ve köylerde çalışma sürdürüyor.

NOT

Kayseri’nin yaklaşık 1 milyon seçmeni ile 10 vekili bulunuyor.

1 Kasım 2015’den bu yana Cumhur İttifakı partilerinin oylarında azalma sürüyor. 2015 genel seçimlerinde toplam yüzde 85 oy alan ittifak, 2018 haziranında yüzde 72, 2019 yerel seçimlerinde yüzde 63 almıştı. Millet İttifakı partileri ise 2018 genel seçimlerinde yüzde 25, 2019 yerel seçimlerinde ise yüzde 35 oy almayı başardılar.

ÖNCEKİ HABER

1. Çocuk Hakları Şurası başladı: Çocukların sorunlarına çözüm olur mu?

SONRAKİ HABER

2023 Türkiye seçimleri için yurt dışında oy kullanma işlemi başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa