Amasra maden davası | Sanık Atmaca: İşçilerin kabahati yok, burada tecrübe ve liyakat sıkıntısı var
43 madencinin ölümünden sorumlu olan 8’i tutuklu 23 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması 3. gününde devam ediyor.
Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel
Hilal TOK
Bartın
14 Ekim günü TTK’ya bağlı Amasra Müessesinde gerçekleşen grizu patlaması ve ardından çıkan kömür tozu yangınıyla hayatını kaybeden 43 madencinin ölümünden sorumlu olan 8’i tutuklu 23 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması 3. gününde devam ediyor. Bartın Adliyesi 1. Ağır Ceza Mahkemesinde Adliye koridorunda görülen davaya, sanık müessesenin işletme başmühendisi Mehmet Tural’ın sorgusuyla devam edildi. Tural da savunmasında önceki sanıklar Cihat Özdemir, Selçuk Ekmekci ve Volkan Soylu gibi her şeyin yönetmeliğe uygun olduğunu ihmalin olmadığını söyledi.
Tural, “Acil Eylem Planı konusunda neden tarafıma kusur atfedildi bilmiyorum. Eğitim, iş sağlığı ve güvenliği eğitim şube müdürlüğüne aittir” dedi.
Müşteki vekili Derviş Emre Aydın’ın sorgusunda, dinlettiği ses kaydında madende hava yönünün değişmesine ve karbondioksitin ters yöne aktığına ilişkin bildirim konuşması yer aldı. Sanık Tural, bu ses kaydına karşılık, “Açık kalmış ve bazıları hasarlı kapılar nedeniyle oldu bu durum, aynı gün anında sorunu giderdik. Bir daha da aynı değerleri görmedik” dedi. Avukat Aydın ise, hasarların giderilmediğini, sensör verileri incelendiğinde kapı kısmı yerine inşa edilen perdeden kaynaklı farklı bölgelerde artan değerler arasında korelasyon olduğunu söyledi. Sanık kendisine bu yönde bildirim gelmediğini belirtti.
“CİNAYET DEĞİL Mİ?”
İzmir Barosu müdahillik talebinde bulundu. İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz konuşmasında Amasra’da yaşananın bir kaza değil, cinayet ve katliam olduğunu söyledi.
Sanık avukatı Turgut İlhan söz alarak “Mahkemeyi yargılamayı etkileme suçunda bulunmuştur. Suç duyurusunda bulunuyorum” dedi.
Aileler, “Cinayet değil mi, katliam bu, resmen cinayet bu. Katilsiniz katil” diye sanık avukatına tepki gösterdi.
Zonguldak Barosu Başkanı Türker Kapkaç, “İş kazaları kader değil, katliamdır. Önlenebilir. Önlenemiyorsa bunun adı gerçekten cinayettir” dedi. Zonguldak Barosu, bu suçlar ortaya çıkarılmadıkça bu katliamlar devam edecektir” diyerek müdahillik talebinde bulundu.
Av. Özdem, "2019 raporundan bir kesit okuyayım size. Dengelenmiş üretim derinliğinin -300 mt olduğu ve bu derinleşmenin ani gaz degajı ve grizu patlamasına sebep olabileceği belirtilmiş" derken, sanıklardan Mehmet Tural, "Bizim faaliyetimizde Kurum Degaj Yönergesi uygulanması ihtiyacı ortaya çıkmadı" diye yanıt verdi.
Avukatlar tarafından sanık Mehmet Tural'a, dün Selçuk Ekmekci'nin "Olay günü pervane arızasından haberim yoktu" sözleri soruldu. Tural bu ifadeyi yalanlayarak "Gaf yapmış, pervane arızasından haberi vardı" dedi.
“BANKAMATİK MEMURU MUSUN?”
İşletme Müessese Müdür Yardımcısı sanık Salih Atmaca sorgusunda hiçbir yetkisinin olmadığını, yetkilerinin elinden alındığını söyleyerek, "6 aydır haksız yere tutuluyorum. Mart 2020 yılından itibaren yüksek tansiyon nedeniyle idari izin yaptım. Pandemiden sonra bana bağlı olan birimler 2021 tarihinde müessese müdürüne bağlandı. İmza yetkimi Cihat Özdemir almıştır. Fiili olarak hiçbir görevim kalmadı. Müessese müdürü tarafından bilirkişilere sunulan yönetim şeması gerçek dışıdır. Müessesede olmayan danışman adı altında kendine bağladıkları vardır. Olay anında görevde değildim, görev hiyerarşisinde olmadım” dedi.
Mahkeme başkanı Atmaca'ya "Bankamatik memuru musun o dönem?"diye sordu.
Atmaca, "Bana otur dediler, böyle talimat verdiler ne yapabilirdim" yanıtı verirken, mahkeme başkanı "Emekli olabilirdin" dedi.
Atmaca amirlerinin kendisine "Bana bekle dediler" dedi.
Sanık Salih Atmaca: Müessese müdürü bana ben geldiğimde durumu fetret devri olarak izah etmişti. Kendi deyimiyle "laçkalık" mevcuttu. Benim gözlemim, liyakatsizlik vardı. Cihat Bey'e müdahalelerim için baskı gitti.
“BİR KERE BİLE MÜESSESE MÜDÜRÜM BENİMLE OCAĞA İNMEMİŞTİR”
Sanık Atmaca şöyle devam etti: “-400'ün altı bizim değil. -350 kotu, burayı, onaylanmış proje olmadan, yani sadece kendi imkanlarımızla yaptık. Dediğiniz gibi kaçak değil, dört dörtlük çalıştık burayı. Sadece onaylı değil. Baktık ki sondajlarımız yetersiz. Kırıntılı sondaj lazımdı, iş böyle görülmeliydi.250 ile 325 arası bitmiş, orada çalışacak rezerv dahi kalmamış. Sayıştay raporunda da mevcut. Daha derin kotlar meselesini düşünmek zorundaydık, bunları çalıştık ve yaptık. Biz yeni sondaj teknikleri geliştirdik ve bulunamayan rezervleri bulduk. Genel müdürlük bizi ziyaret ettikçe dik mekanize kazısı yapılacak makineleri talep ettik. 2018 gibi Zonguldak'ta kongre oldu. Orada gördüğüm firmaları davet ettim, kimsenin haberi yok, firma geldi. Oturduk yatırdık masaya. Genel müdür kendilerini bir çay içmeye dahi davet etmedi. Bu bana yönelik ilk sindirme politikasıydı. Bunu Cihat Bey yaptı. Cihat Bey yukarıdan çok çekinirdi, "Salih'çiğim tamam sen görüştün, bitti...350'nin altı-400 kotu ben izinliyken HEMA'ya verilmiş. Emir demiri keser, biz gerçek işveren değiliz. Biz emir kuluyuz. Devlet ne derse biz ona uymak zorundayız. Şurada (şemada gösteriyor) bir sondaj problemi çıktı. Elimizde 50 metrelik kot kalmış, bizim degaj için yeniden sondaj yapmamız lazımdı. Sondaj Kozlu'dan geldi, ben görevden alındıktan sonra çalışma başladı. Sonrasını ben bilmiyorum. Benim hiç bilgim yok kazaya ilişkin. Ben bilirkişi konumunda değilim, ama işçi arkadaşlarımızın en ufak bir kabahati yoktur. Mühendis arkadaşlarımızın kabahati de var diyemeyiz. Herkes hata yapar. Tecrübe ve liyakat sıkıntısı vardır, yanlış atamalar vardır. Bir kere bile müessese müdürüm benimle ocağa inmemiştir, iki sene çalıştım ben kendisiyle. Sistemde bir sorun vardır. Buradaki mühendislerin bir hatası varsa, onlar sistem sevk etmiştir. Denetlemekle ilgili belki sorunlar da olabilir. TTK'daki ilgili sorumlular neden burada değiller. TTK'nın aldığı malzemelerle ilgili Cihat ve Selçuk bey'in hiçbir sorumluluğu yoktur. Bunlar TTK Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğudur. Bunun hesabı, bize de işçiye de sorulamaz”
“YETKİLERİNİZİN ELİNİZDEN ALINMASINDA SENDİKANIN ETKİSİ OLDU MU?”
Atmaca avukat sorgulamalarında Amasra Katliamı sözüne itiraz ederek "Burada bir katliam yok. Katliam kasıtlı olur" dedi.
Aileler, "Yetkilerinizin elinizden alınmasında sendikanın etkisi oldu mu?" diye sordu.
Sanık Atmaca, "Bunu Cihat Özdemir bilir o cevaplasın" derken, Müessese müdürü Cihat Özdemir, "Buna cevap vermek istemiyorum" dedi. Sonrasında, "Salih Bey'in birim amirleri ile arasında sorun olduğu için yetkileri elinden alındığını söyledi. Atmaca, "Yalan söylüyor" diyerek tepki gösterdi. Aileler ve avukatları liyakatsiz atamaların ve çalışanların kayırılması hususunda sendikanın payı olduğunu düşündüklerini söyledi.
Maden sahası içinde yer üstü yer altı işçilerinin görev değişikliği konusunda da sendikanın etkisi oluyor mu sorusuna ise Atmaca, "Bilmiyorum, benim dönemimde olmuyordu" dedi.
Aileler "yalan söylüyorsun" diyerek tepki gösterdi.
Aile avukatlarının "Hattat sahası üretim alanını sıkıştırmış mıdır?" sorusuna sanık Atmaca"Bu soruya cevap veremem. Bunu devlet bilir" dedi. Olay gününe ilişkin pek çok soruya Atmaca "Ben görevde değildim" açıklaması yaptı.
Sanık atmaca, "Amasra metan oranının en düşük olduğu yerdir. Burada patlama şundan bundan oldu diyemem. Ocak açıldıktan ve incelendikten sonra bunu öğrenebiliriz. Ben havalandırma ve tozla mücadelede hiçbir kusur işlemedim" dedi.
Salih Atmaca'nın vekili Şadi Alkan, Atmaca'nın yetki izni olmadığı gerekçesiyle tutuksuz yargılanmasını talep etti.
"YAŞANAN BİR KAZA DEĞİL, MADEN KATLİAMI"
Amasra davasını HDP'li vekil Serpil Kemalbay ve Yeşil Sol Parti İstanbul milletvekili adayı Keziban Konukçu da takip etti. Davayı izleyen HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, duruşmanın hukuksuzluk içinde ilerlediğini vurgulayarak "Bu mahkemede hâlâ bu yaşananın kaza olduğunu iddia eden bir savunma ile karşı karşıyayız. Oysa bütün iş yerlerinde kazalar önlenebilirdir" dedi. Kemalbay, "TTK Amasra müessesesinde yaşanan şey, kârı insan canının önüne koymaktır. TTK Genel Müdürlüğünden başlayarak Amasra'ya kadar bütün sorumlulardan hesap sorulması gerekir. Ancak duruşmanın görüldüğü bu yerde TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu yok. Amasra Maden Katliamını Araştırma Komisyonunun başkanı, eski enerji bakanıydı. Orada gösterilen tutum bu salonda da gösteriliyor, iş cinayetleri ve katliamlar aklanmak isteniyor" ifadelerini kullandı.
NE OLMUŞTU?
43 madencinin hayatını kaybettiği -350 kota kadar üretim yapılan Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait Amasra Müessesi’nin maden ocağında gerçekleşen katliam sonrası bilir kişilerin ön raporuna, kolluk kuvvetleri ve savcılık fezlekesine yansıyan tabloda ihmaller gün yüzüne çıkmış; devlet kurumunda havalandırmanın yetersiz olduğu, norm kadronun çok azı ile çalışıldığı ve madenci açığı olduğu, 476 işçinin yapacağı işin 166 işçiye yaptırıldığı, işyerinde hekim bulunmadığı, ocakta eksik sayıda mühendis olduğu, kömür tozu yangını ve zararlarına karşı önlemlerin yetersiz kaldığı, iş güvenliği eğitimi ve tatbikatlarının yetersiz kaldığı belirtilmişti. Adım adım katliamı getiren ihmallerin ardından yaşanan maden kazası sonrası 8’i tutuklu olmak üzere 23 sanığın yargılanmasına karar verildi. Savcılığın hazırladığı fezlekede 8 şüpheliden 4'ü hakkında bin 80'er yıla kadar hapis cezası isteniyor. Madenin genel müdürü Cihat Özdemir, işletme müdürü Selçuk Ekmekçi, iş güvenliği ve eğitim baş mühendisi Volkan Soylu ve baş mühendis Mehmet Tural'ın, olası kastla öldürme ve yaralama suçundan yüzlerce yıl, diğer 19 sanığın bilinçli taksirle öldürme ve yaralama suçundan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları isteniyor. Türk Ceza Kanunu'na göre, olası kastla öldürme suçunun 25 yıla kadar, olası kastla yaralama suçunun 3 yıla kadar hapis cezası var. Taksirle öldürme suçunu işleyenler için 15 yıla kadar, taksirle yaralama suçunu işleyenler için ise 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Dava iddianamesinde TTK yetkilileri yer almıyor, ancak Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve TTK Genel Müdür Yardımcısı Ercan Gebeş ile birlikte 9 TTK ve bakanlık yetkilisi hakkındaki soruşturmayı, patlamayla ilgili yürütülen soruşturmadan ayırmaya karar vermiş ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, savcılığın iki başmüfettiş hakkındaki soruşturma izni talebini reddetmişti. Bakanlık, başmüfettişlerin herhangi bir kusur ve sorumluluğu olmadığını savunulurken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, madenin bağlı olduğu Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve diğer TTK yetkilileri hakkında talep edilen soruşturma izni hakkında 'bekleme' kararı vermişti.