Hakan Güneş: Ne Mersin’i ne de Türkiye topraklarını mahkum edebiliriz
"Akkuyu'da birinci reaktörün çalışması, gerçek bir atom bombasıyla yan yana yaşamamız demek. Bu tür bir enerjiye ve bu bir dolu riske ne Mersin’i ne de Türkiye topraklarını mahkum edebiliriz."
![Hakan Güneş: Ne Mersin’i ne de Türkiye topraklarını mahkum edebiliriz](https://www.evrensel.net/upload/dosya/235393.jpg)
Fotoğraf: TİP
İLGİLİ HABERLER
![TİP Mersin milletvekili adayı Hakan Güneş serbest bırakıldı](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/218840.jpg)
TİP Mersin milletvekili adayı Hakan Güneş serbest bırakıldı
![Yaşam savunucularının Akkuyu eylemine jandarma engeli: Gözaltılar serbest bırakıldı](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/235392.jpg)
Yaşam savunucularının Akkuyu eylemine jandarma engeli: Gözaltılar serbest bırakıldı
Serpil İLGÜN
Hakan Güneş, Türkiye İşçi Partisinin (TİP) kurucularından, Dış Politikadan Sorumlu MYK Üyesi; TİP Bilim Kurulu üyeliği ve 6 Şubat depremlerinden sonra da Deprem Koordinatörlüğü görevlerini yürüttü. Ancak geniş kamuoyu Hakan Güneş’i Rusya, Ukrayna ve İran başta olmak üzere dünya meseleleriyle ilgili yaptığı yorumlar üzerinden tanıdı. Adaylığı ilan edildiği günden bu yana Mersin’de TİP milletvekili olarak seçilebilmek için çalışmalarını sürdüren Siyaset Bilimci Doç. Dr. Hakan Güneş ile Mersin’i, aldığı tepkileri, 2018 sonuçlarının nasıl değişeceğini ve düzenlenecek törenle yakıt depolama alanı açılacak olan Akkuyu Nükleer Santraliyle ilgili gelişmeleri konuştuk.
Güneş, söyleşimizin ardından bugün Akkuyu Nükleer Santrali'ne karşı düzenlenen eylemde gözaltına alındı.
Mecliste yer alarak siyaseti daha da aktifleştirme kararınız nasıl oluştu?
Uzun süredir partinin mutfağında çalışıyordum. Politikalarımızı Meclise daha güçlü taşıyabilmek için Mersin’den aday olmam önerildi. Çukurova bölgesi, deprem çalışmalarımı da yapabileceğim bir lokasyon olması açısından da önemli. Öyle başladı. Meclis, benim için bir kulvar değişikliği olacak. Biraz daha fazla Ankara’ya gidip geleceğim, tek farkı bu olacak. Mersin’de nükleer santralde yeni bir aşamaya geçiliyor biliyorsunuz. Rusya, Türkiye, ABD ilişkilerinin içinden geçtiği bir nükleer gündem var Mersin’de de. Dolayısıyla uluslararası silahlanma ve nükleerleşme sürecine ilişkin de çok fazla söz söyleyebileceğimi düşünüyorum.
Mersin’in boğuştuğu temel problemler neler?
Her şehrin kendine has problemleri elbette var ama ortak problemleri de var ve bunlar daha önemli. İstanbul’da, İzmir’de olduğu gibi Mersin’de de birinci konu işsizlik. Ve gençlerin geleceksizliği. Mersin’de artık orta halli aileler bile kira ödeyecek durumda olmadıkları için çocuklarını büyük kentlerde üniversitelere gönderemiyorlar. Bu 10 yıl önce olan bir konu değildi. Buralarda da kiralar çok yükseldiği için sadece öğrencilik yapan genç kalmamış durumda. İkincisi, yandaşlarla doldurulan bir iş piyasası var. Görece iş alanlarının olduğu bir kent Mersin ama solcu aileler bile kendi çocuklarını işe girebilsin diye Ülkü Ocaklarına ya da AKP Gençlik Kollarına bir müddet göndermek zorundalar. Bu hale düşürüldükleri için kendilerini çok kötü hissediyorlar ve bunun değişmesini istiyorlar.
KARA PROPAGANDA ESKİ GÜCÜNDE DEĞİL
Maraş depremleri sonrasında Mersin’e de göç olduğunu biliyoruz. Depremzedelerin durumlarıyla ilgili gözlemleriniz neler?
Evet, Mersin’de üç göç dalgası üst üste gelmiş durumda. Birincisi Suriyeli dalgası, ikincisi Rusya ve Ukraynalılar dalgası ve üçüncüsü de Maraş, Antakya depremlerinin buluşturduğu dalga. Öncelikle bu durum Mersin’de konut fiyatlarını inanılmaz yükseltmiş durumda. Bu, depremzedelerin ve Mersin’de kiracı olan herkesin hayatını inanılmaz zorlaştıran bir şey. Diğer yandan Mersin halkı son derece hoşgörülü, farklılıklarla yaşamayı bugüne kadar başarmış bir kent olduğu için başka bazı yerlerde olan gerilimler burada çok daha minimal düzeyde.
Erdoğan iktidarı seçimi alabilmek için klişe tabirle bütün tuşlara aynı anda bastığı bir propaganda süreci yürütüyor. Bu Mersin halkına nasıl yansıyor?
Az önce bir halk buluşmasındaydım, yanımızdan Nureddin Nebati geçti. Koca bir otobüs, önünde ve arkasında onlarca eskort, benzinle havayı kirletmekten başka bir şey yapmadılar. İki insan bile el sallamıyor. Fakat ne yapıyorlar? Mesela Erdoğan’ın katılacağı santral açılış töreni için kamuda çalışan herkesin katılımını zorunlu tutuyorlar “Yoksa işten atarız tehdidi” yaparak. Çünkü kimsenin gönül rızasıyla yanlarında görünmek istemediği bir durum var Mersin’de. En önemli kozları bir takım iş vaatleri dağıtmak. Yine, etnik veya dini hassasiyetler üzerinden yürütülen kara propagandaları Mersin’de de yapıyorlar. Elbette bir miktar oy alacaklar ama bunların eskisi gibi işe yarayacağını düşünmüyorum, artık öyle bir dönemde değiliz. Özellikle gençler bunu almıyor.
Doç. Dr. Hakan Güneş | Fotoğraf kişisel arşivinden alınmıştır.
NÜKLEERİ DURDURMALIYIZ
Mersin Akkuyu Nükleer Enerji Santralinde nükleer yakıtın devreye alınmasıyla birlikte santral “nükleer tesis” statüsüne bürünecek. Mersin ve genel olarak o bölge için nasıl bir dönem başlamış olacak?
Birden fazla tehlike söz konusu. Birincisi, nükleer santrallerin en güvenli şekilde inşa edildiği yerlerde bile risk söz konusu ama deprem kuşağındaki ülkeler için bu riskler katlanıyor. Birinci reaktörün çalışmasıyla birlikte bu artık aktüel bir tehlike haline gelecek. Gerçek bir atom bombasıyla yan yana yaşamamız demek. İkincisi, soğutma üniteleri için devasa su kütleleri kullanacak. Bu, Mersin sahilleri başta olmak üzere bütün Akdeniz’in ekosistemini olumsuz etkileyecek. Üçüncü olarak, Mersin Nükleer Santrali ve etrafının statüsünde bazı değişiklik girişimleri görüyoruz. Burayı bir depolama ve atık merkezi olarak kullanacaklarına dair birtakım emareler var. Bu ilave problem demek.
Yine, Rusya’nın Akdeniz’deki başka nükleer santral ya da nükleer güç merkezleri girişimleriyle birlikte düşünüldüğünde bir gerilim konusu. ABD-Rusya arasındaki gerilimin topraklarımıza taşınması anlamına geliyor. 15 Mayıs’ta iktidar değişikliği olduğunda bunun durdurulmasını sağlamamız lazım. Bu tür bir enerjiye ve bu bir dolu riske ne Mersin’i, ne de Türkiye topraklarını mahkum edebiliriz.
KARDEŞÇE BİR KAMPANYA YÜRÜTÜYORUZ
“TİP oyları böldü” veya “Niye böldünüz” tepkileri alıyor musunuz?
En geniş muhalefetin, en yüksek oyu ve milletvekili sayısına ulaşmasını isteyen çok samimi bir topluluk var Türkiye’de ve Mersin’de. Bu kesimlerin sorularıyla tabii ki karşılaşıyoruz. “Nasıl olacak”, “Çıkacak mısınız”, “Oyumuzu TİP’e verirsek boşa mı gider” şeklinde samimi sorular var. Her gün daha çok kesimle buluşarak TİP’in baraj sorunu olmadığını ve oyların boşa gitmeyeceğini anlatmaya devam ediyoruz.
Gönlü TİP ya da sosyalist partilerden olup, baraj sorunu, başka sorunlar nedeniyle oy vermemiş kesimler güzel bir matematik yapmışlar ailelerinin içinde. İki oy TİP’e bir oy CHP’ye, bir oy Yeşil ve Sol’a gibi formüller bile görüyorum. Sosyal medyadaki tartışmalar çoğunlukla Türkiye’de bile yaşamayan insanlar arasında dönüyor. Burada biz bütün muhalif partilerle kardeşçe bir kampanya yürütüyoruz, omuz omuzayız, nükleere ya da son Diyarbakır merkezli gözaltı operasyonlarına karşı beraberiz. Her zamanki yoldaşlığımız sürüyor.
Fotoğraf: TİP
İNAT HİKAYESİNİ UMUT HİKAYESİNE ÇEVİRMEK ÜZEREYİZ
Siyaset bilimci olarak bugün kadar dünya siyasetinde olup bitenleri öğrencilerinize, kamuoyuna anlattınız. Ama ders anlatmak, “Rusya’nın hamlesi şu anlama geliyor” demek başka, halkı politikalara kazanmak, oy istemek başka. Nasıl deneyimliyorsunuz?
Ben çok şanslıyım çünkü Mersin’i uzun süredir bilirim, öğrenciliğimden beri burada çeşitli faaliyetlerde bulundum. İkincisi, Mersin İstanbul gibi kozmopolit de bir kent, ayrıca sosyal ve politik doku açısından İstanbul’un birinci bölgesi, İzmir’in havasını burada alırsınız, o açıdan kendimi evimde hissediyorum. İnsanlardan aldığımız tepkiler de çok çok pozitif. Bize destek vermeyenlerin bile bizi dinliyor olduklarını bilmek ve negatif hiçbir şey duymamak ilginç bir durum. Oy vermeyecekler bile bir saygı duyuyor, sempati besliyor. Bu onlarca yılda benim denk gelmediğim bir durum. O açıdan arkadaşlarımla birlikte çok güzel bir süreç yaşıyoruz. Çok büyük bir heyecanımız var, bir inat hikayesini bir umut hikayesine çevirmek üzereyiz. Bunu da son dakikaya kadar sürdüreceğiz.
MERSİN SEÇİM TABLOSU MUHALEFET LEHİNE DEĞİŞECEK
2018 seçimlerinde Mersin’de Cumhur İttifakı yüzde 41,24, Millet İttifakı ise yüzde 41,17 gibi neredeyse başa baş bir oy almış; sandıktan birinci çıkan AKP 4, MHP 2, CHP 3, İYİ Parti 2 ve HDP 2 milletvekili çıkarmıştı. Tablonun nasıl değişeceğini öngörüyorsunuz?
Bu tablonun ana çizgileri sağ sol dengesi açısından da sol ve muhalif cephe açısından da bir parça değişecek. Hem toplamda sol ve muhalif oyların artacağını, bunun içinde sol sosyalist oyların artacağını, yine bunun içinde TİP’in belirgin bir görünürlük ve sonuçla çıkacağını söyleyebilirim.
Evrensel'i Takip Et