27 Nisan 2023 14:53

Taleplerimiz için işçi sınıfının safındayız 1 Mayıs alanındayız!

Peki gençlik, işçi ve emekçilerin birlik ve mücadele gününde kendine nasıl yer bulmuştur?

Paylaş

İrem Hazal KELLECİ

ODTÜ

 

1 Mayıs, yıllardır mücadelenin meşalesinin elden ele dolaştığı; fabrikalardan, atölyelerden, işyerlerinden harlanarak alana taşındığı bir gün olarak karşımıza çıkmıştır. Bugüne dinamik ve kapsamlı bir birliktelik rengini veren önemli noktalardan biri ise gençlerin talepleriyle ve genç olmanın verdiği o ateşle alanda bulunması olmuştur. Peki gençlik, işçi ve emekçilerin birlik ve mücadele gününde kendine nasıl yer bulmuştur?

EMEKTEN TARAF OLMANIN GÜNÜ

Bugün gençlerin talepleri aslında işçi sınıfının taleplerinden çok ayrı değil. Ekonomik kriz, baskı ve yasaklar, hak gaspları halkın her kesimine yansıyor. Baskı ve saldırılar üniversitelerde “barınma ve güvenlik genelgesi” olarak karşımıza çıkarken işyerlerinde işten atmalarla ya KOD-29 gibi düzenlemelerle karşımıza çıkıyor. Öğrencilerin yaşadıkları sorunların özüne indiğimizde ise yine iktidarın sınıfsal tercihlerinin bir sonucu olduğunu görüyoruz. Örneğin binlerce boş konut ve otel zinciri dururken sermaye sahiplerini zora sokacak tek bir hamle yapmayan iktidarın depremzede aileler için öğrencilerin en ucuz barınma imkânı olan KYK yurtlarını açması ve bu sebeple eğitime uzaktan devam edilmesi gibi. Ya da ekonomik krizin yükünü zamlarla halka yıkan iktidarın sermayedarların vergi borçlarını tek kalemde silmesi gibi. Kısacası gençliğin talepleri bugün iktidarın sınıfsal tercihlerinin bir sonucuyken 1 Mayıs alanları iktidar karşısında emekten taraf olduğunu ilan edebildiği bir gün oluyor. Gençlerin taleplerini pankartlara, dövizlere yazdığı; sloganlarla taleplerini haykırdığı 1 Mayıs’lar, verdiğimiz mücadelenin en coşkulu gününe dönüşüyor.

HAYAT PAHALIĞINA KARŞI İNSANCA YAŞAM

Türkiye gençliği olarak gözümüzü açtığımız ilk andan beri tek bir iktidarın yönetimine şahit olduğumuz; baskıların, yasakların, hayat pahalılığının bizle birlikte büyüdüğü hatta bir noktadan sonra bizden çok daha hızlı büyüdüğü bir yaşamı deneyimlemekteyiz. Bugün enflasyon miktarı &50 düzeylerinde; yemekhane, yurt ücretleri sık aralıklarla zamlanıyor, özel üniversiteler yıllık ücretini iki katına çıkarmış durumda. Birçok öğrenci çalışıyor ve artık öğrenciler için tek bir iş de yeterli olmuyor. Buna rağmen KYK kredisi hala 1250 TL ve çoğu öğrencinin ev kirasına, yurt ücretine anca yetiyor. Sermaye iş birliği için çeşitli şirketlere teşvikler yapan, Teknokentler üzerinden alan açan ve buradan gelirler elde eden üniversite yönetimleri, kaynaklarını tıpkı iktidar gibi öğrencilerin yararına harcamıyor. Hayat pahalılığı birçok gencin istediği hayatı yaşamasının önündeki en büyük engellerden biri oluyor. 1 Mayıs; kriz yükünün halka, öğrencilere yıkılmasının karşısında, insanca yaşanacak bir ekonomik düzen mücadelesini yükseltebileceğimiz alanlardan biri oluyor. Tıpkı dolar kurunun yükselişinden sonra “Hükümet İstifa!” diyerek sokağa dökülen binlerce öğrencinin sesini yeniden yükselteceği bir olanak sunuyor.

Tek adam yönetimi üniversitelerde atadığı rektörler ile antidemokratik uygulamalarını sürdürüyor. Ülke genelindeki sansür yasası gibi uygulamalarla ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkına yönelik saldırılarını üniversitelerde atanmış rektörler ile gerçekleştiriyor.  Toplulukların etkinliklerini yasaklayarak, öğrencilere yoktan yere soruşturmalar açarak, baskı politikalarına meşru zemin yaratan genelgeler ile yürütüyor. Birçok öğrenci ilgi alanlarında üretim yapabileceği, spor ve kültür-sanat faaliyetleri düzenleyebileceği alan bulamıyor.

NİTELİKLİ EĞİTİM VE DEMOKRATİK ÜNİVERSİTELER BİRLİKTE MÜMKÜN

Tek adamın hak gaspları bunlarla da sınırlı kalmıyor. Depremden sonra alınan uzaktan eğitim kararı ile öğrencilerin eğitim hakkını gasp ediyor. Başta depremzede öğrenciler teknik ekipman ve mekan açısından online eğitime girebilecek imkan bulamazken devlet de üniversite yönetimleri de bir olanak yaratmadı. Akademisyenler teknik yetersizliklerden ötürü nitelikli bir eğitim veremedi. Ancak iktidarı uzaktan eğitim kararından döndüren yine öğrencilerin mücadelesi oldu. Türkiye genelinde 487 üniversite bileşenin “Yüz yüze Eğitim Koşulları Sağlansın!” bildirisi yayınlaması, öğretim elemanları ve öğrencilerin birçok üniversite açıklamalar yayınlaması, eylemler düzenlemesi iktidara geri adım attıran nokta olmuştu. Ancak tek adamın tek sözüne bakan eğitim hakkımız her koşulda ilk vazgeçilen alan olurken nitelikli eğitim mücadelesini büyütmemiz ve daha ilerisini istememiz tek garantimiz oluyor. 1 Mayıs’ a giderken öğrencilerin en çok tartıştığı taleplerden biri de nitelikli eğitim ve demokratik üniversiteler oluyor.

GENÇ KADINLARIN MÜCADELESİNİ 1 MAYIS ALANINA TAŞIYALIM

1 Mayıs özellikle genç kadınlar açısından da özgür ve eşit bir yaşamın mücadelesini büyütebilecek bir alan sunuyor. Üniversiteli kadınlar ekonomik krizin yıkıcılığını daha derin şekilde yaşıyor. Ekonomik olarak aileye bağlı olmak zorunda kalan kadınlar özgür bir yaşam inşa edemiyor. Bir yandan çalışırken bir yandan okumaya çalışan kadınlar iş yerlerinde baskı ve tacizle karşı karşıya kalıyor. Barınma sorunu yaşayan kadınlar okula ulaşımda ve ev hayatında güvensiz hissediyor. Yurtlarda kalan kadınların giriş çıkış saatleri kısıtlanıyor yaşam alanlarına müdahale ediliyor. Üniversite yönetimleri kampüs içerisinde cinsel tacizi önlemek eşitlikçi bir alan sunabilmek için kurulan birimlerin önünü tıkıyor ya da direkt kurulmasına olanak sağlamıyor. Cumhur ittifakı kadınlar ve LGBTİ’lerin kazanılmış haklarına saldırıyor, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 nolu kanunu pazarlık konusu ederek kadınların yaşamları ile oynuyor. Genç kadınlar ise her sene mücadelesini genişleterek bölümlerde, yurtlarda buluşuyor, dayanışarak güvenli alanlar yaratmanın yollarını aramaya çalışıyorlar. 1 Mayıs’a giderken de birlik ve mücadele gününde kadınlar birlikteliklerini güçlendiriyor, alanlara taşıyor.

Türkiye tarihinin kritik seçimlerine giderken 1 Mayıs taleplerimizi yükseltmek ve sıra arkadaşlarımızla dayanışmamızı güçlendirmenin yolunu açıyor. Seçimlerin güvenli koşullarda geçebilmesi için de de seçimden sonraki Türkiye’yi birlikte inşa edebilmemiz için de kendi taleplerimizi yükseltmemiz gerekiyor. 1 Mayıs da bu açıdan işçilerin, emekçilerin, kadınların ve gençlerin yaşam mücadelesini birleştiren bir gün olarak karşımıza çıkıyor. Tek adamı devirmeye bu kadar yaklaşmışken geleceği örgütleyecek olanların birleştiği bu günde taleplerimizi işçi sınıfının safında, 1 Mayıs alanında haykırabilmek ayrı bir önem taşıyor.

ÖNCEKİ HABER

İzBB’de çalışan kamu emekçilerinin TİS’i yüzde 68 ile imzalandı

SONRAKİ HABER

Denizler yaşasaydı kime oy verirdi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa