Denizler yaşasaydı kime oy verirdi?
Denizleri Denizler yapan, oy kullanmakla sınırlı olmayan, geleceklerini belirleme iddiası taşıyan birer siyasal aktör olarak örgütlü mücadelenin en ileri parçaları olmalarıydı.
Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
Hazan İLİK
Emek Gençliği üyesi Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Adayı
Günler önce Cumhur İttifakının paydaşı DSP’nin Genel Başkanı Önder Aksakal, katıldığı bir televizyon kanalında "Deniz Gezmiş'ler de tam bağımsızlık için mücadele etti. Onlar bugün olsaydı, Erdoğan'a oy verirdi, onlar da ABD karşıtıydı." dedi. Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim, Denizler yaşıyor olsaydı elbette ki onlardan sermayenin şu ya da bu temsilcisine oy çıkmazdı. Peki, Denizler kime “oy” verirdi? Aksakal niçin böylesine yakışıksız, kendisinin bile yanlış olduğunu apaçık bildiği bir iddiada bulunma ihtiyacı duyuyor?
TAM BAĞIMSIZLIK VE SOSYALİZM İÇİN
Bundan tam 51 yıl önce Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, başta üniversiteler olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında harlanan bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm ateşini engellemek isteyenler tarafından idam edildi. Onların uğruna ölümü göze aldığı dünya, “gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan” eşit ve özgür bir dünyaydı. Mücadeleleri tam bağımsız ve demokratik bir Türkiye mücadelesiydi. Uluslararası tekellerin ve onların işbirlikçisi olan yerli sermayenin çıkarlarını “milli çıkar” diyerek tüm Türkiye’nin çıkarları gibi göstermeye çalışanlar, zenginlere daha fazla zenginlik; halka ise yoksulluktan başka bir şey “vaat etmeyen”ler Denizlerin mirasçısı olamaz. NATO ile işbirliğinden taviz vermeyenler, ABD ve Rusya gibi emperyalist ülkeler arasında salınarak çıkar arayanlar, silahlanma ve sınır ötesi operasyon yarışında koşanlar “Yankee go home!” sloganını şiar edinenlerin anti-emperyalizminin yanına dahi yaklaşamaz. “Ey ABD” gibi sahte anti-emperyalist söylemler ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını ne Cengiz ne de “Alamos Gold” gibi yerli ve yabancı yağmacıların talanına açmanın üstünü örtemez. Bu gerçekleri Aksakal ve benzerleri bilmiyor mu? Elbette biliyor. Ama Denizlerin başta gençlik olmak üzere tüm Türkiye halkları üzerinde yarattığı ve hala taptaze olan etki ve itibarını, paydaşı olduğu tek adam yönetimine mal etmeye çalışıyor. İşte Denizlerin idam edilmesinden bu yana geçen yarım asırda değişmeyen, eşit ve özgür bir gelecek hayali düşleyenlere bıraktıkları miras bu denli büyüktür.
Denizler yaşadıkları dönemde başta eğitim olmak üzere kendi hayatlarında yaşadıkları gündelik sorunların çözülmesi için gençliğin kendi mücadele örgütlerini kurdular. Bunu aynı zamanda emekçilerin yanında saf tutarak gerçekleştirdiler, insanca yaşanacak bir geleceği kazanmanın yolunun işçi grevlerinin, köylü mücadelelerinin parçası olmaktan geçtiğini bildiler. Bugün yaşıyor olsalardı, tıpkı 51 yıl önce yaptıkları gibi, Türkiye gençliğini karanlığa mahkum eden sermaye düzenine ve onun bugünkü siyasal temsilcilerine karşı mücadelenin en kararlı savunucuları olurlardı. İşsizlik, yoksulluk, güvencesizlik, adaletsizlikle Türkiye gençliğinin hayatını cehenneme çeviren tek adam yönetimine karşı yalnızca sızlanmakla kalmaz, onu başımızdan defetmek için canla başla çalışırlardı. Ama yerine de düzenin restorasyonunu koymak üzere değil; anti-faşist ve anti-emperyalist, yani sınıfsız ve sömürüsüz bir Türkiye’yi inşa etmek üzere çalışırlardı. Denizleri Denizler yapan şey, yalnızca oy kullanmakla sınırlı olmayan, kendi geleceklerini belirleme iddiasını taşıyan birer siyasal aktör olarak örgütlü mücadelenin en ileri parçaları olmalarıydı. Bu yüzden kime oy vereceklerini tartışmak lafügüzaftır.
İşte bugün Denizlerden devralacağımız en büyük miras, eşit ve özgür bir dünyayı kurma mücadelesindeki kararlılıklarıdır. Onların sosyalizm mücadelesi bugün Türkiye gençliğinin gelecek mücadelesinin ta kendisidir. Denizler, özlem duydukları gelecek için örgütlü olmanın bilinciyle hareket ettiler. Cesaretleri, azimleri ve kararlılıkları sürüklenmeye çalıştığımız karanlıktan kurtuluşumuza ışık tutuyor. Denizleri anmak, umutsuzluğa kapılmadan, hiçbir koşula baş eğmeden kendi istek ve özlemlerimize sahip çıkmaktan geçer. Onlar 51 yıldır yüzlerce binlerce gencin adında, mücadelesinde, kararlılığında, cesaretinde yaşıyor, yaşamaya da devam edecek.