Kendi siyasetimizi örgütleyelim!
Seçimlerde aday olmamın sebebi ODTÜ’de yürüttüğümüz mücadeleyi hayatımız hakkında siyaset yapanların karşısına çıkartabilmek ve öğrenci mücadelesinin genişlemesini sağlayabilmektir.

Kaynak: Evrensel
Sıla ALTUN
Emek Gençliği üyesi Yeşil Sol Parti Milletvekili Adayı
Kantin masalarında, yurtlarda, sınıflarda... Seçime ve geleceğimize dair tartışmalar devam ediyor. “Seçimlerden sonra ekonomi düzelir mi? Tek adam hayatımızdan gider mi? Kurulan seçim ittifaklarının vaatleri gerçekleşir mi?” sorularına parlamento seçimlerine aday olan gençlere ilişkin tartışmalar da ekleniyor. Hem milletvekili adayı olmama ilişkin hem de güncel siyasal duruma dair çokça soru gelmekte. Bu yazıyı yazarken, bu sorulara cevap vermeyi ve üyesi bulunduğum gençlik örgütü Emek Gençliği’nin mücadele platformunu anlatmayı hedefliyorum.
ODTÜ SBKY 4.sınıf öğrencisiyim. Yeşil Sol Parti’den milletvekili adayı oldum. ODTÜ’de bulunduğum ilk senelerden beri, taleplerim için, eşit, özgür bir yaşam için mücadele ediyorum. Kadınların kampüste eşit haklara sahip olması, şiddete karşı kadınların ve LGBTİ’lerin güvenli bir yaşam sürebilmesi, üniversitelerde şiddetin, tacizin karşısında kadınların birlikteliğini artırabilecek bir örgütlenmenin ilerleyebilmesi için, kurulduğundan beri Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğu’nda mücadele ediyorum. Topluluğun kuruluşu kadınların ve LGBTİ’lerin mücadeleleri sonucunda gerçekleşti, kurulduğu günden beridir de topluluk bu mücadeleyi büyütmeyi hedefledi. 25 Kasım ve 8 Martlarda üniversitedeki diğer topluluklarla bir araya gelerek, özel etkinlikler çıkartarak, kadınların buluşabileceği toplantılar, forumları birlikte çağırarak bu hedefi gerçekleştirmek için çalıştık. Cinsel Tacizi Önleme Birimi’ni işlevli hale getirmek için, toplumsal cinsiyet eşitliği komisyonları kurulması için imza kampanyaları düzenledik. Yalnızca üniversitemiz içindeki şiddetin engellenmesi için değil ülke geneline damga vuran olaylarda diğer üniversitelerdeki kadınlarla da birleştiğimiz çağrılar örgütledik. Şule Çet’ in öldürülmesinden sonra suçluların cezalandırılması için onlarca üniversiteden öğrenci topluluklarıyla düzenlediğimiz, davanın takipçisi olduğumuzu belirten bir kampanya sonucu Şule Çet’in katillerinin cezalandırıldığını gördük. Birleşince kazanılabileceğini, kadınların örgütlülüğünün değiştirici gücünü kanıtlamış olduk.
ODTÜ, birlikte üretme ve mücadele kültürü ile bilinen bir üniversite. Bu kültürün en önemli parçalarından biri, akademisyen, öğrenci ve emekçilerin kampüs yaşamına dair karar alabildiği mücadele alanlarıdır. Bugün ise tek adam rejimi ve onun atamış olduğu rektör, üniversite içinde bizlerin karar alabileceği alanları daraltmaya ve yan yana gelmemizi engellemeye çalışıyor. Ancak tüm bunların karşısında bizler kendi üniversitemize dair söz sahibi olabileceğimiz ve Türkiye genelinde siyasete müdahale edebileceğimiz alanları yaratmak için çabalıyoruz. Bu alanlar ODTÜ’de, benim de eğitim hayatım boyunca katıldığım ve bir Emek Genci olarak örgütçüsü olduğum; topluluklar, öğrenci temsilcilikleri vb. tarafından çağırılan forumlarla, toplantılarla ve eylemlerle açılıyor.
AYDA BİR REKTÖRLÜK ÖNÜNE GİTMEK
ODTÜ Rektörlüğü önündeki eylemlerin temel bir söylemi vardır: “Biz ayda bir buraya gelmek zorunda mıyız?” İyi de biz neden ayda bir rektörlüğe protestoya gittik? Geçtiğimiz seneleri hızlıca gözden geçirelim. Kimi zaman çorbamızı, kimi zaman şenliğimizi, kimi zaman mezuniyetimizi kazanmak için Rektörlük önündeydik. En küçüğünden, en temeline taleplerimiz için birleştik. Yüzlerce öğrencinin parçası olduğu imza kampanyaları, yurtlarda barınma hakkı için bir araya gelişlerimiz, nitelikli eğitim hakkı için Rektörlük önü buluşmalarımız... Bütün ODTÜ bileşenlerinin bir araya geldiği, akademisyeninden mezununa birlikte kararlar aldığımız rektörlük önü eylemlerini gerçekleştirdik. Sıra arkadaşlarımızla kurduğumuz mücadele alanları, kimi zaman 1 Mayıs komitesi, kimi zaman mezuniyet komiteleri olarak şekillendi. Doların bir anda fırlamasının üzerine bini aşkın öğrenci başta tek adam rejimi olmak üzere bizleri yemekhanedeki top ekmeklerle doymaya mahkûm eden ekonomik krizin tüm sorumluları karşısında bir araya geldik ve Hükümet İstifa eylemlerini düzenledik. ODTÜ’deki öğrencilerin eğlendiği ve senelerdir toplulukların kendi imkanlarıyla birbirleriyle dayanışarak örgütlediği Bahar Şenliği’ni geri kazanmak için yine Rektörlüğün önündeydik.
EMEK GENÇLERİ OLARAK BİZ NE YAPIYORUZ?
Bizler Emek Gençliği olarak, ODTÜ’de şu ana kadar saydığım mücadele örneklerinin birikmesini sağlayacak alanlar açıyor, bir önceki mücadele deneyiminden öğrenerek bir sonrakinde daha fazlasını kazanabilmeyi, bu mücadele deneyimini her yaştan gençle buluşturabilmeyi, farklı mücadele alanlarının deneyimlerini de ODTÜ’ye taşıyabilmeyi hedefleyen bir örgütlenme faaliyeti yürütüyoruz. Temel taleplerimiz etrafında bölümlerde yan yana gelebileceğimiz alanları yaratmak için etkinlikleri, toplantıları, kampanyaları ODTÜ’deki sıra arkadaşlarımızla birlikte karar alarak örgütlüyoruz. Taleplerimiz etrafında bir araya gelmek, farklı düzeylerde kazanımları elde etmemizi sağladı. Bu kazanımları yalnızca hayatımızı kolaylaştıracak kazanımlar olarak değil, tek adam rejiminin ve sermayenin kendi kurmak istediği bir gençlik profilinin karşısında gösterilen bir direnç, çeşitli sosyal ve ekonomik haklar için onları geri adım atmak zorunda bırakan mücadele deneyimleri olarak görüyoruz. Bu mücadelelerin sonucunun kalıcılaşması için sorunları yaratan sisteme karşı bir mücadeleyi örgütlüyoruz.
Emek Gençliği, mücadeleyi olabildiğince geniş kesimlerle birlikte hareket ederek ve karar alarak örgütlerken aynı zamanda yaşadığımız sorunların esas sorumlularını ve sistemi hedef alan bir siyasal mücadele hattını örgütlemek için çalışıyor. Seçimlerde aday olmamın sebebi de ODTÜ’de yürüttüğümüz tüm mücadeleyi, bizleri dışarıda bırakarak hayatımız hakkında siyaset yapanların karşısına çıkartabilmek ve öğrencilerin kendi alanlarında örgütlediği taleplerin ve bunlar için yapılan örgütlenmelerin genişlemesini sağlayabilmektir. Tek adam rejiminin ve onun yerine kendisini öneren tüm sermaye partilerinin karşısında öğrencilerin kendi mücadelesinin belirleyici olabilmesini sağlayabilmektir. Pikniklerde, yurtlarda, kafelerde buluşarak nasıl bir dünya istediğimizi ve bunu elde edebilmek için neler yapabileceğimizi konuşuyoruz. ODTÜ’deki ve deneyimini biriktirdiğimiz diğer mücadele örneklerini gençlerin bulunduğu her alana taşımak için örgütleniyoruz.
Çünkü ODTÜ’de de yaşadığımız barınma sorunu inşaat tekellerinin eline bırakılmış bir piyasanın, bu tekellere yamanan bir iktidarın, elindeki kaynakları öğrenci yararından ziyade kendi çıkarları için kullanan atanmış yönetimin yarattığı sorundur. ODTÜ’de kendimizi ifade edebileceğimiz topluluklar ve öğrenciler üzerinde atanmış rektörlerin kurduğu baskı, bugün aynı sorunları ve kaderi paylaştığımız sıra arkadaşlarımızla birleşmemizi ve kendi kararlarımızı almamızı engelle çabalarının ürünüdür. Ve gelecekte yaptığı işte kalifiye ancak kendi hayatının kontrolünü tamamen sermayeye bırakmış bir gençliğin örgütlenmek istenmesinin sonucudur.
Hayatımızda gördüğümüz irili ufaklı sorunlar burjuva iktidarının senelerdir üzerimizde ördüğü ağların bir sonucudur. Yürüttüğümüz talep mücadeleleri de bu ağlara zarar veriyor. Ancak her talepte birleşip dağılan bir talep mücadelesi biçimi bu ağı yırtmak için yeterli olmuyor. Sorunlarımızın temelinde bağlandığı nokta; kapitalizmin ihtiyaçlarına göre hayatımızın düzenlenmesidir. Bu sorunlar doğalında politiktir. Karşısına bu ağı ören sermayeyi hedef alan ve yerine bu ağı yırtabilecek sınıfla gençlerin, kadınların, emekçilerin birlikte politika yapabileceği, bir arada karar verebileceği bir yönetim için politik bir mücadele vermek gerekiyor. Seçimlere giderken ve sonrasında işçi sınıfının kanını emen, gençleri kendi ihtiyaçları doğrultusunda kukla gibi sağdan sola savuran kapitalizmin karşısında bir yandan taleplerimiz etrafında en geniş alanlarda bir araya gelirken bir yandan da Emek Gençliği’nde kendi siyasetimiz için örgütlenelim!
Evrensel'i Takip Et