28 Nisan 2023 04:50
/
Güncelleme: 14:25

İzBBŞT’nin çocuk oyunu: Soytarılar Okulu

Ramis SAĞLAM
İzmir

İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İzBBŞT), geçtiğimiz yıl sahnelemeye başladığı “Robinson Dans Öğreniyor” oyunundan sonra ikinci çocuk oyunu için hazırlıklarını sürdürüyor. Clownların okuldaki hallerini eğlenceli bir anlatımla gösteren “Soytarılar Okulu” 30 Nisan’da prömiyer yapacak.  Friedrich Karl Waechter’ın yazdığı, Burak Şentürk’ün yönettiği oyunun kadrosunda Sonay Eren, Selen Şeşen, Melis Caba, Ferahi Aksavaş, Deniz Gürzumar ve Dilara Ecem Okudan yer alıyor. Sahne tasarımını Anıl Işık, giysi tasarımını Deniz Bilgili yaparken, dramaturjisi ise Ege Kızık’a ait. Türkiye’nin farklı tiyatrolarında geçmiş yıllarda da sahnelenen oyunun çevirisi ise Şehir Tiyatrolarının Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten tarafından gerçekleştirildi. Burak Şentürk, Deniz Gürzümar ve Selen Şeşen ile oyunu konuştuk. 

"OTORİTE KARŞISINDA OYUN BULUNUR"

Burak Şentürk (Fotoğtaf: İzBBŞT) 

“Soytarılar Okulu”nu değerlendiren Burak Şentürk, hikaye anlatmayı öğrenirken, Öğretmen Doktor Sinir’in kurallarına uymaya çalışan soytarıların, oyun oynama hevesleriyle kuralları çiğneseler de eğitimlerini tamamladıklarını söyledi. Şentürk, “Konservatuvarda seyirciyle buluşmanın, dışarda çalışmanın yasak olması gibi, Soytarılar Okulu’nda da seyircinin arasına inmek de yasak. Oyunda, çocukların, otorite karşısında bile oyun oynayarak bir yolunu bulup, hikayelerini anlattıklarını, kendilerini sürdürdüklerini, hayal güçlerinin önüne hiçbir şeyin geçemediğini görüyoruz. ‘Bir Burun Yeter’, mottosuyla yola çıkan oyunun, sürpriz bir hediyesi de var; seyirciler de oyuna katılarak Soytarılar Okulu’nda birer öğrenci oluyor” dedi.

"BİR BURUN YETER"

Deniz Gürzumar (İzBBŞT)

Oyunculardan Deniz Gürzumar ise oyunun, bir sınıfta otoriter bir soytarılık öğretmeninin öğrencilerine çeşitli hikayeleri canlandırmalarını öğretmesini ve bu sırada yaşanan eğlenceli anları konu aldığını ifade etti. Oyundaki “Bir burun yeter!” sloganını değerlendiren Gürzumar, “İnsanın hayalini kurduğu, ulaşmak istediği her hedefe, her amaca eğer gerçekten isterse ve kendine inanırsa ulaşabileceğini göstermeye çalışıyoruz. Dünyanın dayattığı normlarla kafamızı bulandırmaya hiç gerek yok. Misal biz oyunda bir soytarı olmak için-bilinenin aksine- illa ki makyaj yapıp, peruk takmaya, büyük ayakkabılar giymeye gerek yok diyoruz. Bir burun yeter” diye konuştu.  

Çocukların öncelikle çok keyifli bir oyun izleyeceklerini söyleyen Gürzumar, “Müzik bir çocuk oyununun benim fikrimce olmazsa olmazı. Bu sebeple Yönetmenimiz Burak Şentürk’ün isteğiyle oyunun müziklerini Selen Şeşen ile birlikte üstlendik. Oyunda anlatılan hikayelerin altında onların ruhuna uygun müzikler yaptık. Onun dışında bir de ‘Soytarılar Okulu’nu tanıtan bir şarkıyı Selen’le birlikte hazırladık. Müziklerimizin tüm aranjesi Faruk Çeliker’e ait” ifadelerini kullandı.  

"OYUN HER YAŞA HİTAP EDİYOR"

Selen Şeşen (Fotoğraf: İzBBTŞ)

Oyunun hikaye anlatmayı öğrenen soytarıların, otorite karşısındaki çocuksu tavrını gösterdiğini belirten Selen Şeşen, “Oyunu sahnede seyrettiğinizde, gittikçe dağılan bir çocuk odasına şahit olacaksınız ama ilk defa bundan rahatsız olmayacaksınız” dedi.  Pandomim ve şakalarla bezenmiş oyunda oyuncuların çocukların oyuna dalıp gitmesi gibi dalıp gittiklerini anlatan Şeşen, “Soytarılık her yaşa hitap eden bir meziyet. Biz Clown eğitimi alan oyuncular değiliz ama soytarılık eğitimi alan çocukları canlandırırken, yetişkinlerin de keyif aldığına şahit olduk. Oyunun bir üst yaş sınırı yok” diye ekledi.

Yalnız çocuk oyunları değil, her oyunun bir öğretme, gösterme niyeti olduğunun altını çizen Şeşen, “Ama bu öğreti, hayatın her yerinde kullanılmak durumunda değil; ‘İhtiyaç halinde camı kırınız’, şeklinde olabilir. Ailemin öğrettiği, diş fırçalama gerekliliğini, yine ailemin götürdüğü bir çocuk oyununun şarkısıyla pekiştirdiğimi hatırlıyorum. Hâlâ şarkı, ezgisiyle ezberimde. Bir otorite tarafından yapılmak zorunda olan bir şey olarak diş fırçalama, oyundaki o şarkıyla eğlenceli bir hale gelmişti benim için” ifadelerini kullandı.

Şeşen “Neyi öğrettiğin değil; nasıl öğrettiğin önemli belki de. Tiyatro, eğlence sektörü olarak geçiyor literatürümüzde. Oysa Ferhan Şensoy demiştir ki; ‘Tiyatroya gitme zorunluluğu olsun.’ Usta, sekiz senelik zorunlu eğitimden yola çıkarak söylemiştir bunu. Bu oyundan farklı farklı mesajlar alınabilirken, benim aldığım mesaj, sloganımız olan ‘Bir burun yeter’den yola çıkarak; bir şeye hevesli olmanın önemi. Yapacağımız iş her ne olursa olsun, içimizde heves olduğu sürece o işin üstesinden gelmemek mümkün değildir” diye konuştu.

Evrensel'i Takip Et