İşçi, emekçi kadınlardan 1 Mayıs mektupları | ‘Çocuklarımın geleceği için 1 Mayıs’a gideceğim’
Çocuklarımın bana “Yok anne para istemem ben gider gelirim” dememesi, gönlünce bir yerde yemek yiyip arkadaşlarıyla oturabilmesi için, onların geleceği için gideceğim.
Fotoğraf: Onur Kavak/Evrensel
Ev işçisi Nuray
Ankara
Ben Nuray, 48 yaşındayım. Evin çalışanı asgari ücret alan eşim. İki çocuğum var, öğrenci. Öğrenci olduklarını belirtiyorum çünkü artık bizim çalışmamızın tek derdi onların okuması. Evmiş, arabaymış öyle hayallerimiz, lüks beklentilerimiz yok. Bu insani gayemizi başarmak bile bu kadar zorlaşınca evlere temizliğe gitmeye başladım. Kazandığım hayatımızı biraz olsun rahatlatmıştı. Şimdiyi sorsanız, bir elimdeki parayı diğeri görmeden uçuyor.
Sigortam yok tabii, geleceğim de yok yani. “Ev işi” der geçer ya erkekler, inanın bildikleri gibi değil. Bu işi yapmayan herkes “Bu kadar zor olmamalı” diyor. Eve gelince ayakta duramıyorum. Ayakta durmakta zorlandığım için doktora gidip ilaç yazdırıyorum. İstediğim, hak ettiğim gibi yaşayabiliyor muyum? Hayır. Ancak temel gıdalar. Temel gıda dediysem de et değil. Miktarı her ay azalan tavuk ancak. Yardımcı olayım, aileme destek olayım diye başladığım bu iş olmadan artık hiç geçinemeyiz.
HER GÜN DE ÇALIŞSAM EVİ, ARABAYI BIRAK, KIYAFET ALAMIYORUM
Bu ev işi dediğim her zaman zor bir şey ama zamanında yani benden önce başlayanlar paranın bir değeri varken bir şeyler alıp kenara atabilmişler, hatta ev alanlar bile olmuş. İş aynı iş ama ben şimdi her gün bile gitsem bırakın evi arabayı, üstüme bir şey alamıyorum. Ona da sağlığım el vermiyor. Evin pirinci yok, tuvalet kâğıdı bitti derken pantolon için ayırdığım para da gitmiş oluyor.
Oğlum 22 yaşında mühendislik okuyor, kızımsa 18 yaşında, sağlık bölümünde. Verdiğimiz harçlıklar ancak yol paralarına yetiyor. Kantindeki tost fiyatını söyledi de ona şaşırdım az önce. Ben bunları yazarken “Anne çok açım evde ne var?” diye aradı staj yaptığı yerden. Bu şekilde ailecek idare ediyoruz.
BİR SOĞANI İKİYE BÖLÜP KULLANIYORUM
Eskiden kenara koyar, üç beş kuruş biriktirirdin. Şimdi nerede? Komşudan 200 lira borç aldım. Yemeğin tadı tuzu soğan, öyle bir gelenekten geldik, çuvalla alırdık ama soğanı artık taneyle alıyorum, üç beş tane soğan mı alınır? Bir soğanı ikiye bölüyorum yarısını yemeğe koyuyorum yarısını da ayırdım başka bir yemek için kullanacağım. Soğanı bile elimizden aldılar. Fakirin fukaranın ekmeğinin katığıydı, o bile 30 lira olursa asgari ücretle neyi yettirebileceğiz?
Önceden bir hayalimiz olurdu. Evdi, tatildi, düğündü... Şimdi hayal bile kuramıyoruz. Her şey günlük planlamayla. Yani “Şu işi yapıyorum, şu kadar da kazanıyorum, yıl sonunda şunu yaparım” derdik eskiden. Şimdi akşamları telefondan fiyatlara bakıyorum.
Emeklilik durumum zaten yok. Beni sigortasız çalıştırmanın önüne devlet geçecek ama nerede?
KUYRUK İÇİN HASTANELERE, UCUZ MARKETLERE BAKIN
Seçim geliyor. İnsanlar umudu olmasa yaşayamaz derler ya bu sefer umudum var. Artık birçok şeyin değişeceğini düşünüyorum. Çünkü ben ilk defa bu denli bir zorluk görüyorum. Önceden kuyruk varmış. Ben hatırlamıyorum ama diyelim ki vardı. Alacak para vardı ki kuyruğa giriyordu insanlar. Şimdi herkes yokluk içinde. Ha kuyruksa ucuz marketlerde hastanelerde kuyruğun alası var. Çalışma süremi bile bu hükümetin gitmesine göre planlıyorum. Giderlerse belki bırakırım. Çocuklarım kimseye muhtaç olmasın da tüm beklentim bu.
Taleplerim de var. 1 Mayıs geliyor. En başta insanca yaşama talebim için 1 Mayıs’ta olacağım. Çocuklarımın bana “Yok anne para istemem ben gider gelirim” dememesi, gönlünce bir yerde yemek yiyip arkadaşlarıyla oturabilmesi için, onların geleceği için gideceğim. Düzen biraz bile olsa seçimde değişsin diye gideceğim.