Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
2 Mayıs 2023 17:23
/
Güncelleme: 17:05

Kayyumsuz ve tek adamsız bir ülke için Boğaziçi öğrencileri 1 Mayıs’a

Yoksullaşan ve işçileşen üniversiteli gençliğin deneyimlediklerinin, işçi sınıfına belki de en yakın olduğu zamanlardan geçerken 1 Mayıs gençlik için farklı bir anlam kazanıyor.

Kayyumsuz ve tek adamsız bir ülke için Boğaziçi öğrencileri 1 Mayıs’a

Dağlar Eren TEKŞEN

Boğaziçi Üniversitesi

Ülkede üreten ve direnenlerin en önemli günü olan 1 Mayıs’a hazırlıklar sürüyor. Tahmin ettiğiniz üzere bu seneki 1 Mayıs’ın anlamı tek adamı gönderecek ve umudun kapılarını aralayacak olan değişimin bir habercisi olması. Heyecanla beklediğimiz bu günün tek boyutlu bir şekilde bir işçi bayramı değil, bu topraklarda ve tüm dünyada emeğin ve direncin sembolü olduğunu gençlik her geçen gün daha iyi anlıyor. Yoksullaşan ve işçileşen üniversiteli gençliğin deneyimlediklerinin, işçi sınıfına belki de en yakın olduğu zamanlardan geçerken 1 Mayıs gençlik için farklı bir anlam kazanıyor. Artık burs bulamayan, çalışmak zorunda kalan, barınamayan, nitelikli üç öğün yemeğe erişemeyen ve kendi eğitiminde en küçük bir söz hakkına bile sahip olamayan gençlik günlük hayat deneyimleri sonucunda yaşadıklarının kendisiyle ve hatta gençlikle sınırlı bir sorun olmadığının farkında. Gençliğin sonraki adımıysa işçi sınıfıyla aynı kaderi paylaştığının farkına varması olmalı.

Boğaziçi Üniversitesinde de durum ülkenin gençliğinden çok farklı değil. Yaşadıkları sorunların politikayla yakından ilişkili olduğunun başından beri farkında olan Boğaziçililer sadece üniversitede verilen mücadeleyle kazanımların sınırlı olacağını biliyor. Ne sahip olduğumuz sorunlar üniversitemizin sorunlarının bitmesiyle son bulacak ne de üniversitemizin dışına çıkmadan, birleşik mücadele etmeden. Kulüplerin kültür sanat faaliyetlerine gelen sansürler ve kar odaklı bilim ve teknoloji alanındaki etkinliklerin artmasıyla üniversitemizde bunca zamandır biriktirilen miras talan edilmekle kalmıyor, mirasa sahip çıkabilecek öğrenciler de bireysel kurtuluşa yönlendiriliyor. Panolarında, suya sabuna dokunmayan sanatın ve şirketlerin çıkarları etrafında dönen kariyer zirveleri afişlerinin eksik olmadığı Boğaziçi’nde, kıyısından köşesinden dahi olsa muhalif bir söylemi olan sözde izinsiz etkinliklerin afişi kısa sürede kameralardan seçilip güvenlikler tarafından yırtılıyor. Üniversitemizde ve gelecekteki/şu anki iş yerlerimizde kendi potansiyelimizi ortaya çıkartabileceğimiz, rahatça kendimiz olabileceğimiz, herhangi bir ayrımcı politikayla veya cinsel istismarla karşılaşmayacağımız ve ürettiklerimizin bize döneceği bir sisteme olan ihtiyaç Boğaziçililer tarafından hissediliyor. İşte tam da bu noktada emeğin bayramında, zincirlerimizden ve bizi geride tutanlardan birlikte kurtulacağımız, bizle benzer baskıları yaşayan işçi sınıfıyla birlikte durmamız önem taşıyor.

1 MAYIS’TA NE YAPABILIRIZ?

Şüphesiz ki 1 Mayıs pek çok sekilde kutlanabilir. Önemli olan düzenlediğimiz etkinliklere hangi taleplerimizle katılacağımız. Baskıya ve sömürüye karşı direnen bütün işçiler için ve potansiyel birer işçi olarak kendimiz için nasıl bir dünya istiyoruz? Bu sorulara cevap veren bir etkinlik örebilmek ve bunu kulüplerimizle, topluluklarımızla birlikte örgütlemek 1 Mayıs’ın kendini var ettiği dayanışma gücünü ortaya koymanın yapı taşları olarak önümüzde duruyor. Artan taciz ve şiddetle mücadele edebilmek için CİTÖK gibi komisyonların aktifleştirilmesi, yurt kapasitelerinin arttırılması ve şartlarının iyileştirilmesi, daha ucuz ve nitelikli bir yemekhane, yapmak istediğimiz etkinliklerin sansürlenmemesi, akademisyenlerimizin hukuksuzca görevden alınmaması ve en başta kayyumsuz, demokratik ve özerk bir üniversiteyi yeniden kurabilmenin şartlarının sağlanması Boğaziçi öğrencilerinin önündeki ana ve acil talepler olarak görünüyor. Bu talepleri 1 Mayıs günü ve ondan önce yapacağımız etkinliklere taşımak seçimden önce ve sonra yaşadığımız sorunların çözülmesi için şart çünkü hem okulumuzda hem de dışarıda toplumsal muhalefeti güçlendirmeden bu zincirlerden kurtulmamız imkansız. Yapacağımız etkinliklerin birlik, dayanışma ve mücadele örneği olarak ortaya çıkmasıyla istediğimiz 1 Mayıs gerçek olabilir. Hep birlikte, ördüğümüz 1 Mayıs’ı üniversitemiz ve halka ait taleplerle renklendirebilmek, büyük bir dayanışma örneğini tıpkı depremde gösterdiğimiz gibi kurabilmek fakat bunu da bizi baskılayan ve sömürenlere karşı mücadele ile birleştirebilmek taleplerimizin karşılanması için elzem. Bizi iki yıl önce birbirimize kenetleyen şey nasıl mücadelemiz olduysa bu 1 Mayıs’ta da her şeye rağmen, herkese rağmen emeğin safını tutarak bir mücadele örneği gösterebilmeliyiz.

Evrensel'i Takip Et