Kampüse girmek öğrenciye yasak yandaşa serbest!
“Öğrencilerin ‘siyaset’ yapması yasaklanırken siyasilerin ‘arka bahçesi’ haline gelmiş bir kuruma da üniversite denilemez”
Fotoğraf: Evrensel
Ulaş TÜRKOĞLU
İstanbul Üniversitesi
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesinde AKP Gençlik Kolları tarafından düzenlenen, üniversitelilerin büyük kısmının haberinin dahi olmadığı bir iftar etkinliği gerçekleşti. Etkinliğin gerçekleşmesinin ardından birçok öğrenci “Bizim kendi okulumuza girmemiz yasaklanırken okulun öğrencisi bile olmayanlar yalnızca iktidara yakın oldukları için kampüse alınıyor” diyerek tepki göstermişti. Biz de sıra arkadaşlarımızla bu etkinliğe dair ve iktidar temsilcilerinin her fırsatta dile getirdiği “üniversiteler siyaset yeri değildir” sözlerine ilişkin sohbet ettik.
Edebiyat Fakültesinden Görkem, “Okulumuzda ‘geleneksel iftar yemeği’ adı altında gerçekleştirilen etkinlikten gerçekleştiği güne kadar normal (!) öğrencilerin hiçbir şekilde haberi yoktu. Bununla birlikte belirli kişiler ve kulüplerin davet edildiği iftar yemeği, üniversite yönetimi tarafından sorunlu görülmedi. Normal bir okul gününde yemekhanesini kullanmak, çimlerinde oturmak için girmek istediğimiz kampüslerimizde bize nasıl muamele edildiğini hatırlıyoruz. Halihazırda Türkiye’nin en fazla ödenek alan üniversitesinin kendi öğrencilerine hazırladığı mezuniyet törenlerinde basit bir ses sistemini ve dekorasyonu öğrencilerine çok görmesini de böyle olaylarda bir kez daha hatırlıyoruz. Ama şartlar ne olursa olsun bizim en fazla mağdur olacağımız şekilde tüm sorunları çözerler, içiniz rahat olsun” diyerek ifade ediyor kendini. “Üniversiteler siyaset yeri değildir sözleri ile baskıladıkları muhalif görüşleri ellerinden geldiğince susturmaya çalışmaktalar” diyen Görken, “Öğrenci topluluklarının bir araya gelerek çıkaracakları sesten bu kadar tedirgin olan ama kendi yandaşlarına böylesi alanlar sağlayan bir yönetim var karşımızda. Ödeneklerin rektörün odasındaki altın varaklı mobilyalara, perdelere ayrıldığı bir okul düşünün ve sonra ‘üniversiteler siyaset yeri değildir’ diye kendinizi avutun. Ben okulun bir öğrencisi olarak herhangi bir faaliyet gerçekleştirmek istediğimde tek başıma dahi olsam tehlikeli görülebiliyorum ancak yandaş toplulukların iyi amaçlar güttüklerinden hiçbir şüpheleri olmuyor” diyor.
“ETKİNLİĞİ SOSYAL MEDYADAN ÖĞRENMEMİZ HER ŞEYİ ANLATIYOR”
Edebiyat Fakültesinden bir başka arkadaşımız, “Okulumuzun ana kampüsünde gerçekleşen bu ‘etkinlik’ten sosyal medya aracılığı ile haberdar olmuş olmam bence her şeyi anlatıyor. İki senedir İstanbul Üniversitesi öğrencisi olarak ana kampüse istediğim zaman girebildiğimi hatırlamıyorum. Kendi öğrencisini bile cımbızla seçerek içeri alan bir sistem varken iftar yemeği adı altında, okulun öğrencisi bile olmayan insanların elini kolunu sallayarak benim ana kampüsüme girebilmiş olması yaşadığım en büyük hayal kırıklığıydı. Okulun çoğu öğrencisinin haberi bile olmadan yapılan ve tek amacının siyasi propaganda olduğu belli olan bu ‘etkinlik’ İstanbul Üniversitesinde okuyan tüm öğrencilere yapılmış bir ayıptır” diyor. “Öğrenci eylemleri ve barışçıl protestoların üniversite hayatının çok önemli bir parçası olduğunu düşünüyorum” diyen arkadaşımız, “Örneğin aynı sorundan mustarip olan öğrencilerin bir araya gelerek haklarını savunması ve adalet talep etmesinden daha doğal bir şey yoktur. Lakin artık gördüğümüz muamele bizim hakkımızı savunma isteğimizi dahi elimizden almış durumda” derken, “Öğrencilerin ‘siyaset’ yapması yasaklanırken siyasilerin ‘arka bahçesi’ haline gelmiş bir kuruma da üniversite denilemez” diyerek sözlerini bitiriyor.
“TALEPLERİMİZ İÇİN MÜCADELE ETMELİYİZ”
Yabancı Diller Fakültesinden Rojda ise bu konuda “Rektörlük istediği zaman fakülteler arası geçişleri yasaklarken, bugün okulumuzu bir miting alanı gibi kullanarak iftar yemeği adı altında okul dışından şahısları içeriye almakta hiçbir sakınca görmüyor. Okul kulübü adı altında, iktidar partisinin gençlik kollarının düzenlediği bu etkinliği çoğu öğrenci sonradan yapılan sosyal medya paylaşımlarından öğrendi. Bu, bizleri yok saymak suretiyle yapılan çok büyük bir saygısızlık olmakla kalmayıp okulumuzu iktidara yakın siyaset gruplarının arka bahçesi haline getiriyor” diyor. “Mağdur edildikten sonra ses çıkardığımız her olay sonrasında ‘üniversiteler siyaset yeri değildir’ sözleri ile bizi bastırmaya çalışanlar, bugün kendi hoş gördükleri siyasetleri okul bahçesine taşıyıp propaganda yapmakta hiçbir sakınca görmüyorlar” diye ekleyen Rojda, bütün bunların üniversite yönetimimin gençlerin yan yana gelmesinden ve politika tartışmasından korktuğunu gösterdiğini ekliyor.“Olağanüstü bir durumda ilk olarak eğitimden vazgeçerek yan yana duran muhalif kesimleri parçalamayı hedeflediklerini de defalarca kez gördük. Online eğitim sürecinde öğrencilerin beraber derslere girme çağrısının eylem olarak yorumlanması sonucu günlerce okulumuza girememiştik. Üniversiteler siyaset yeridir. Yarının işsizleri olmak istemeyen gençler, nitelikli eğitim isteyen gençler, taciz edilmek istemeyen kadın öğrenciler, siyasetin ana öznelerinden biridir. Bulunduğu her ortamda politika üretebilmeli ve sesini yükseltebilmelidirler. Özerk ve demokratik üniversite ihtiyacı bu doğrultuda çok önemli bir taleptir ve okullarımız sadece iktidara zarar vermeyecek grupların siyaset alanı haline gelmemelidir. Bizler ortak taleplerimiz etrafında birleşip mücadele vermeye devam edeceğiz.”