Bir öğrenci evinden seçim sohbetleri
Şahbaz: “Halkın örgütlü mücadelesini büyütmek için çalışmaya devam edeceğiz.”
Fotoğraf: pch.vector/freepik
Kocaeli Üniversitesinden bir genç
14 Mayıs seçimleri yaklaşıyor. Seçime girecek siyasi partiler seçim çalışmalarına başladılar. Biz de bir öğrenci evinde buluşuyoruz. Liseli, üniversiteli, işçi… İşten çıkıp gelmesini beklediklerimiz de var. Zil çalınca beklediğimiz arkadaş geldi diye düşünüyoruz. O sırada içeri ellerinde poşetlerle biri giriyor. Emek Partisi’nin Yeşiller ve Sol Parti listesinden milletvekili adayı İlhami Şahbaz. Kendisi bugün hem adaylığını anlatmak hem de mutfaktaki yeteneklerini göstermek için burada olduğunu söylüyor bizlere. Bir kısmımız salonda bir kısmımız mutfakta sohbet ediyoruz.
Peşi sıra sorular soruluyor İlhami Şahbaz’a. Gelen sorulardan ilki “Yemek yapmaya nereden başladınız?” oluyor. Şahbaz esprili bir dille “Öğrencilik yıllarımdan kaldı” diyor. Arkadaşımız soruyor “Hocam siz öğrenciyken et yiyor muydunuz?” Şahbaz yine esprili bir dille “Bizim zamanımızda da nohut pilav vardı ama artık öğrenciler onu da zor buluyor” cevabını veriyor. Uzun gülüşmelerin ardından yemek hazırlanıyor. İşten çıkan öğrenci arkadaşımızın da gelmesiyle beraber sofraya oturuyoruz. Her ne kadar zengin bir menü olmasa da yer sofrasında istemsiz bir samimiyet doğmakta tabii.
“GELİN BİRLİKTE DEĞİŞTİRELİM”
Yemeğin ardından sofra kaldırılıyor ve çaylar geldiğinde vekil adayına sorular başlıyor ardı ardına. Gelen herkes şaşkın bir yandan çünkü bir vekil adayı ile oturmak, sohbet etmek çok alışılmış bir şey değil. İlhami Şahbaz kendini anlatmaya başlıyor gençlere. Aday olma süreci, partisinin ideolojisi, politikaları, talepleri… “Benim buradaki adaylığım, şahsıma yönelik değildir. Ben giderim yerime sizlerden birileri gelir” diyerek kendisini sade, emekçi bir öğretmen olarak tanımlıyor Şahbaz. “Biz bugün sadece oy istemiyoruz, bizler için şu an tek adam rejimini yıkmak önemli ama ben halkın örgütlülüğü ile bunun olacağına inanıyorum. Sizlere ‘Gelin beraber bu düzeni değiştirelim, geleceğimizin inşasını siz gençler ile hep beraber kuralım’ diyoruz” diyor kendisi. Seçimi, kendi politikasını ortaya koyan sade bir vekil adayı olarak anlatıyor; hem gençlerin sorularını tek tek yanıtlıyor hem de onları tanımaya çalışıyor. Sohbet koyulaşıyor, hepimiz yaşadıklarımızı anlatıyoruz. Salonda oturanların yarısı doğduğundan beri AKP iktidarından başka bir iktidar görmemiş olmanın kaygısını yaşıyor. İşçi bir arkadaşımız AKP gidip yerine Millet ittifakı geldiğinde ne yaşayacağımıza dair endişeli olduğunu paylaşıyor. Aklındaki soru “Ya aynıları olursa?” ve İlhami Hoca veriyor: “Bizler bu sistemi değiştiremedikten sonra yeniden AKP ya da Erdoğan gelebilir. Bizlerin siyasetteki bu bataklığı hep beraber kurutmamız gerekiyor. Bu sistemin kendisini de değiştirmemiz gerekiyor. Seçilen işini yapamadığında halkın onu görevden alma gücünün olması gerekir. Bugün burjuva siyasetinin getirdiği nokta işte tam olarak budur. Vekilin seçilince sizleri temsil etmeden mecliste işini yapabileceği anlamına geliyor. Bu kişisel inisiyatife kalmamalı” diyor. Mecliste olan vekillerin beni temsil etmediğini düşündüğümde “Sen artık vekil değilsin” diyebilme fikri beni şaşırtıyor biraz, olması gerekenin aslında bu olduğunu fark ediyorum. Beni temsil etmek için giden kişi, benim yaşadıklarımı oraya anlatamıyor, yaşadıklarıma çözüm bulamıyorsa o işi yapmamalı zaten. Ben bunları düşünürken arkadaşım, Kocaeli gibi bir yerde yaşayan ve öğretmen olmaya çalışan işsiz bir genç yaşadıklarını anlatıyor. Emekli öğretmen İlhami Şahbaz meslektaşını görmüş olmanın mutluluğunu hafif bir tebessümle gösteriyor. Öğretmen atamalarını anlatmaya başlıyor. “Şu an bütün öğretmenlerimizi atasak yine de hoca açığı çıkar. 60 kişilik sınıflarda okuyup, 20 kişilik sınıflarda okuyamayan, eğitim hakkı gaspa uğrayan bir sürü öğrenci var. Öğretmeni yetiştirip, staj yaptırıp yine sınava tabi tutuyorlar. Bu demektir ki sen kendi yarattığın eğitim sistemine de güvenmiyorsun. İşte biz eğitim sistemini değiştirip bu uygulamaların da kalkması gerektiğini söylüyoruz” diyor. O sırada “Ya biz kaybedersek?” diye bir soru geliyor. İlhami Hoca kendinden emin bir şekilde “Biz kazansak da kaybetsek de mücadelemize devam edeceğiz. Halkın örgütlü mücadelesini büyütmek için çalışmaya devam edeceğiz” diyor. Tek derdi sandıkta oy almak olmayan birinin verebileceği bir cevap diye düşünüyorum. Bir ara saate bakıyorum, çoktan 10 olmuş. Geceden aklımda kalanlar da artık bu düzende yaşanamayacağı ve bunu değiştirmemiz gerektiği oluyor.