ABD’de 1 Mayıs işçileşiyor
Son birkaç yıldır ABD 1 Mayıs’ının işçilere geri dönüşünü görüyorduk. Bu yıl denilebilir ki 1 Mayıs ABD’liler için bir Soğuk Savaş anlatısından çıkıp işçilerin sahibi olduğu bir gün olarak kanıksandı.
Fotoğraf: Ulusal Yazarlar Sendikası
Ekim KILIÇ
New York
ABD, 1 Mayıs 2023’ü, geçen senelere göre daha da işçileşmiş ve daha yaygın bir şekilde geri bıraktı. Illinois, Texas, Ohio, Kolorado, Michigan, Wisconsin, Florida, Los Angeles, Minnesota, Kalifornia, Washington, Oklahoma ve Oregon gibi ve daha fazla eyalet merkezleri ile kentlerde 1 Mayıs yaygın bir şekilde kutlandı. ABD işçi sınıfı 1 Mayıs’a liberaller tarafından ‘işçi yandaşı’ olarak paketlenen Biden yönetiminin, demir yolu işçileri grevini kongre kararıyla engellediği, Taşımacılık (Teamsters) sendikası yönetiminin mücadeleci sendikacılara geçtiği ve UPS kargo taşımacılık şirketinde 350 bin emekçinin greve hazırlandığı, artan enflasyon ve LGBTİ ve azınlık haklarına gerici saldırıların arttığı bir dönemden geçerken girdi.
1 Mayıs gösterilerini doğrudan takip edebilme olanağımızın olduğu New York’ta bu yıl yine gösteriler ayrı ayrı idi. Ancak hangi gösteriye gidilirse gidilsin sendikalı inşaat işçilerinden haklarını arayan Orta Amerikalı göçmen emekçilere, Amazon depo işçilerinden Starbucks emekçilerine, ev bakım emekçilerinden serbest yazarlara ve üniversitelerdeki bilim insanlarına kadar; özetle sınıfın irili ufaklı birçok kesimine rastlanıyordu. Son birkaç yıldır ABD 1 Mayıs’ının işçilere geri dönüşünü görüyorduk. Bu yıl denilebilir ki 1 Mayıs ABD’liler için bir Soğuk Savaş anlatısından çıkıp işçilerin sahibi olduğu bir gün olarak kanıksandı.
Pazartesi günü olması sebebiyle katılım sınırlı olsa da New York’ta yapılan her üç merkezi eylem de kalabalıktı. Mücadelesi olanın pankartını eline kapıp geldiği bir gün oldu. Örneğin bir kısım sol örgütlerin başını çektiği Union Meydanı 1 Mayıs’ından çıkıp Manhattan’ın aşağısına doğru yürüdüğünüzde karşınıza bir anda New York Üniversiteli sözleşmeli öğretim görevlilerinin basın açıklaması çıkabiliyordu.
Özellikle 2016’dan beri gelişen bağımsız bir toplumsal muhalefetin oluşma süreci, Demokrat Partinin başa gelmesine rağmen gerek Demokratik Sosyalistlerin adaylarıyla ve sosyal reform talepleriyle kendini gösteriyor, gerekse siyah ve kahverengi emekçi halkların Demokrat Partinin mecbur edilmelerine karşı açıktan sosyal ve ekonomik talepleri etrafında mücadele ederek tepkilerini koymaları olarak karşımıza çıkıyor.
1 Mayıs’ın belki en güçlü ve en birleşik kutlanması gereken New York kentinde sol sekter tartışmalar hâlâ etkili olsa da işçileşen 1 Mayıs’ta işçi sınıfının birlik ihtiyacının, ilerleyen yıllarda kendini daha fazla dayatacağını şimdiden öngörmek mümkün. Her şeye rağmen Amerikalı işçiler güçlü adımlarla ilerliyor.
2022 YILINDA İŞÇİ EYLEMLERİ YÜZDE 50 ARTTI
Bu arada bazı verilere bakmak da faydalı olabilir. Örneğin, Cornell Üniversitesi ILR emek hareketliliği takip sisteminde hazırlanan 2022 raporuna göre ABD’de işçi eylemliliği 2021 yılına göre yüzde 50 artış gösterdi:
“2022’de yaklaşık 224 bin işçinin dahil olduğu 424 iş bırakma olayını belgeledik. 2022 verilerimizden birkaç önemli bulgu ortaya çıkıyor. İlk olarak, toplam iş durdurma sayısı 2021’den 2022’ye kadar yüzde 52 arttı (279’dan 424’e) ve iş durdurmalara karışan yaklaşık işçi sayısı yüzde 60 arttı (140 binden yaklaşık 224 bine). İkinci olarak, konaklama ve yemek hizmetleri sektörü, 2022’de diğer tüm sektörlerden daha fazla iş bırakma örgütledi (144), tüm olayların üçte birinden fazlasını oluşturdu. Ancak, bu iş bırakmalar yaklaşık 7 bin işçiyi veya 2022’de iş bırakmalara karışan toplam işçilerin yüzde 3’ünü kapsıyordu. Konaklama ve yemek hizmetleri endüstrisindeki iş bırakmaların büyük çoğunluğu (131), Starbucks Workers United kampanyasıyla örgütlenen Starbucks çalışanları veya Fight for $15 (15 dolarlık saat ücreti için mücadele et) kampanyasıyla örgütlenen fast food çalışanları tarafından yönetildi. Üçüncüsü, iş bırakma olaylarına karışan tüm çalışanların çoğunluğu eğitim hizmetleri endüstrisinden geliyordu (135 bin 380 veya yüzde 60). Dördüncüsü, sendikasız işçiler 2022’de yüksek oranda grev düzenlemeye devam ettiler (yüzde 32), ancak bu grevler sendikalı işçilerin iş bırakmalarından önemli ölçüde daha küçüktü. Beşincisi, 2022’deki çoğu iş bırakma süresi nispeten kısaydı; yüzde 46’sı bir gün veya daha kısa sürdü ve üçte ikisi beş günden az sürdü.
Son olarak, 2021’e kıyasla 2022’de grevlerde bir artış ve grevdeki yaklaşık işçi sayısını belgelemiş olsak da, grev faaliyeti düzeyi daha önceki tarihsel dönemlere göre daha düşük. İş durdurmaların sayısı ve iş durdurmaya karışan yaklaşık işçi sayısı, 1970’lerdeki en son kapsamlı Çalışma İstatistikleri Bürosu (BLS) verilerinden önemli ölçüde az ve iş durdurmalara karışan yaklaşık işçi sayısı, BLS tarafından 2018 ve 2019’da belgelenen son artışların gerisinde. Grevci işçilerin ve daha geniş anlamda işçi hareketinin karşı karşıya olduğu muazzam zorlukları açıklayan anlamlı tarihsel karşılaştırmalar yapmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.”
ILR’nin veri tabanına göre, grevdeki işçilerin ortak talepleri arasında daha yüksek ücret, ardından sağlık hizmetleri, sağlık ve güvenlik sorunları ve personeldeki yetersizlikler yer alıyor. 2023 için UPS kargo şirketinden Hollywood yazarlarına, Caterpillar iş makinesi üreticilerinden Starbucks’a, taşımacılıktan eğitime ve madenlere kadar işçi sınıfının farklı endüstrilerinde en azından greve yönelen bir tavır var.
Eğitimdeki grevlerde özellikle üniversiteler öne çıkıyor. ILR takip sisteminin 2023 1 Ocak ve 30 Nisan arasındaki takvimine bakınca ABD’de 138 lokasyonda tespit edilen 99 emek eylemliliği olduğu görülüyor. Bunların arasında Starbucks, hastaneler, medya, taşımacılık, üniversiteler ve hizmet sektörünün çeşitli kollarına rastlanıyor.
1 MAYIS İŞÇİLERİN VE EMEKÇİLERİN ADRESİ OLDU
Bunların birkaç tanesine örnek olarak Oregon eyaletindeki Portland kentindeki Burgersville 1 Mayıs grevini veya New York kentinde gözlemleme fırsatı bulduğumuz New York Üniversitesi sözleşmeli öğretim üyelerinin veya yine New York’ta belediye binası önündeki ev bakım emekçilerinin eylemlerini örnek verebiliriz.
New York Üniversitesinin (NYU) disiplinler arası bir eğitim sağlayan Gallatin Fakültesinde klinik doçent profesör olan Hannah Gurman (44) eyleme öncülük edenler arasındaydı. Pandeminin hemen öncesinde örgütlemeye başladıkları Birleşik Sözleşmeli Fakülte Sendikasını (Contract Faculty United - UAW) ve taleplerini üniversite yönetimine kabul ettirmeye çalışıyorlar. NYU özel bir üniversite ve askeri araştırmalarla da tanınıyor. Sözleşmeli fakültenin böylesi bir üniversitede örgütlenmesi bu anlamıyla örnek teşkil ediyor. Geçtiğimiz dönem üniversite yönetimine sözleşmeli fakülte üyelerinin yarısından fazlasının sağladığı bir dilekçe teslim ettiklerini ama çok yavaş davrandıklarını söyledi. Umutlu olduklarını belirten Gurman üniversite yönetiminin taleplerini boşa çıkarmak için uğraşlarına direndiklerini ve iş güvenliği için mücadele ettiklerini belirtti. Üniversitedeki hocalar arasında üç katman bulunuyor: Adjunct (dönemlik ders başı iş alan, saat başı ücret ödenen hocalar), Contract (1, 3 veya 5 yıllık sözleşmeyle çalışan hocalar) ve Tenure (Kadrolu hocalar).
Eylem için neden 1 Mayıs’ı seçtiklerini sorduğumuzda ise “Biz hocalar da işçiyiz. 1 Mayıs, emek hareketi için tarihsel öneme sahip. Emek hareketinin bir parçası olarak dışarı çıkıp yüksek öğretimin ve emek hareketinin diğer parçaları olan öğrenci işçilerle, saat başı çalışan hocalarla (adjunct) ve okul personeliyle ilişkide olmak istiyoruz. 1 Mayıs bu bağları kurabilmek için çok önemli bir fırsat” diyerek cevapladı.
EV BAKIM İŞÇİLERİNİN MÜCADELESİ
New York’ta bir başka önemli ve adından söz ettiren mücadele ise ev bakım emekçilerinin 1 Mayıs eylemiydi. Çoğunluğu beyaz olmayan kadınlardan oluşan ev bakım emekçileri 24 saatlik vardiyalarla çalışıyor. Güvencesizlikten ötürü ise her vardiyalarında 11 saatlik ücretleri çalınıyor. Emekçilerin eylemleri NY Belediye Konseyini 24 saatlik vardiyalara yasal olarak son vermesini ve iki ayrı 12’şer saatlik vardiyalara bölünmesini talep ediyor. Ancak NY Konseyi Sözcüsü Adrienne Adams bunun kendilerine pahalıya mal olacağını iddia ediyor.
Çoğunluğu beyaz olmayan halklardan kadınların oluşturduğu emekçiler 40 yaş ve üzeri Çinli, Hispanik ve siyah Karayipli halk kesimlerinden geliyor. Örgütlenmelerinin önünde bir sürü engel olan işçilerin bir kısmı İngilizce bilmiyor. Bir kısmı ise dokümansız. Bu koşullar New York Belediye Konseyinin kolayca umursamazca davranabilmesini sağlıyor.
Emekçilerin çalınan emeklerinin kişi başı on binlerce doları bulduğundan bahsediliyor. Bu yüzden “Int. 175” adlı “Daha Fazla 24 Yok” Yasası’nın geçirilmesi için mücadele ediliyor.