Süper güç olsa ağır bedeller verir miydik?
Emek ve Özgürlük Çalışma Grubundan Boran İpek yazdı: "Çalışmalar kapsamında yaptığımız ev gezilerinden öne çıkanlar var."

Fotoğraf: Deniz Kemeç/Evrensel
Boran İPEK
Emek ve Özgürlük Çalışma Grubu
Düztepe, Antep’in en önemli işçi semtlerinden birisi. Ağırlıklı olarak Alevi nüfusun oluşturduğu mahallenin de birçok yerde olduğu gibi en önemli gündemi 14 Mayıs seçimleri. Emek Gençliği ve Emek Partisi olarak Emek ve Özgürlük ittifakı kapsamında yer yer ittifaklarımızla birlikte yer yer bağımsız olarak yürüttüğümüz çalışmalarda Düztepe Mahallesi de önemli bir yer tutmakta. Çalışmalar kapsamında yaptığımız ev gezilerinden öne çıkanlar var.
AKP’Lİ AİLE, SOSYAL YARDIMLAR, İŞSİZLİK ENDİŞESİ
Ev gezilerinde bazen ayak üstü sohbetler ediyoruz bazen içeri davet ediliyoruz. Kilisli bir aileye ziyaretimizde, Hasan ağabey ile konuşuyoruz. Hasan ağabey tartışmaya kapalı bir şekilde bir oy Erdoğan’a bir oy AKP’ye vereceğini söylüyor. Buna sebep olarak da Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP ile ittifak yaptığı, iyi bir hatip olmadığı, Erdoğan’ın ise Türkiye’yi süper güç haline getirme yolunda ilerlediği gibi sebepleri sıralıyor. Hasan ağabey argümanlarını bir bir sıraladıktan sonra bizim de kendisine soracağımız birkaç soru oluyor. Süper güç olan bir ülkede nasıl olur da bir depremde bu kadar ağır kayıplar verilir? Süper güç devletimiz bu depremin ilk haftasında neredeydiler? Etin kilosu neden 300 lira? Gibi AKP sözcülerinin “Depremin izleri silindi” diye halkın hafızasıyla dalga geçerek veya halkın gıda fiyatlarına yönelik tepkilerini soğan hesabı diye aşağılamalarına ne gözle baktığını da sormadık değil. Hasan ağabey haklı yönlerimizi kabul ederken bundan daha iyisinin olmayacağı düşüncesine sabit duruşundan taviz vermiyor. Bir taraftan evde ciddi bir yoksulluk seziliyor, diğer taraftansa ekonomiden memnun olduğunu iddia eden bir aile. Doğal gaz ve elektrikte sosyal yardım alan ailenin büyük çocuğu bekçi. Bağlamları buralardan kurunca AKP’nin bazı kesimler içerisindeki “ideolojik örgütlenme” başarısını hükümet değişirse sosyal yardımları kaybetme ve büyük çocuğun işsiz kalması kaygılarından bağımsız ele almak gerçekçi değil.
ALEVİ AİLE, TEKSTİL İŞÇİSİ ÇOCUK, SÖMÜRÜ İLİŞKİLERİ VE CHP
Ev gezmelerine devam ederken başka bir aile tarafından davet ediliyoruz içeriye. Oldukça kalabalık bir ev karşılıyor bizleri. Pazarcıklı Alevi bir aile, baba ve bir çocuk tekstil işçisi. Kökten CHP seçmeni olduklarını söylüyorlar neredeyse hep bir ağızdan. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’na oy istediğimizi biliyorlar. Tek adam iktidarından kurtulmak adına Emek ve Özgürlük İttifakının cumhurbaşkanı adayı çıkarmamasını takdir ediyorlar. Milletvekilliği seçimlerinde de CHP’ye oy vereceklerini belirtiyorlar. Nedenini sorduğumuzda ise "Böyle geldik böyle gidiyoruz. Hele neymiş kimmiş sizin bu aday anlatın da belki hoşumuza giderse ona veririk” diyor evin babası. Adaylarımızı anlattığımızda Emek Partili Sevda Karaca’nın adaylığından ve hemşehrileri olan Songül Koçdağ’ın ilk sıralarda olmasından oldukça memnunlar. CHP adayları üzerine biraz sohbet ettiğimizde ise memnuniyetsiz bir hava hakim. CHP’nin iktidar olacağını öngörerek büyük sermaye güçlerini yanına çekme arayışı, aynı şekilde bu güçlerin de CHP’nin iktidar olacağını öngörerek sömürü ilişkilerini egemen siyasetin unsuru olmakla perçinleme politikalarından oldukça rahatsızlar. Adaylarımızın, sınıfsal bakışımızın ve hem inançlar üzerindeki baskı konusunda hem de ulusal eşitlik mücadelesindeki tavrımızla hem yeni seçmenler hem de mahallede yüreği ve tavrıyla emek mücadelesinden yana bir aile kazanıyoruz.
BELEDİYE İŞÇİSİ EMEKÇİ AİLE, ÇALIŞMA YÜKÜ, İŞÇİ SINIFININ ADAYLARINA DESTEK…
Son olarak çok daha yaşlı görünen ama 50 yaşındaki bir belediye işçisinin evine konuk oluyoruz. Üç erkek çocuk, anne, babadan oluşan ailede baba sağlık sorunlarına karşın çocuklarının eğitimine devam edebilmesi için emekli olmuyor, anne de bazen evlere temizliğe gidiyor. Babanın belediye işçisi olması başlarda bizle açık konuşmasının önünde büyük bir engel oluştururken sohbetin devamında tek adam iktidarından bıktığını, artık çalışamayacak hale geldiğini fakat çocuklarının eğitimi için çalışmaya devam etmesi gerektiğini söylüyor. Defalarca kez işten çıkarılmamak için AKP mitingine katılması ya bu kağıda imza atarsınız ya da şimdi çıkarsınız tehditleriyle HAK-İŞ’e üye yapılması ise binlerce kamu emekçisinin kaderinin kısa bir özeti aslında. Bütün bu tatsızlıklara karşın umutlular. Seçimlerden sonra ise hem tek adam iktidarından kurtulmak hem de Antep işçi sınıfının, ezilen halkların adaylarını Meclise sokmamız konusunda kutlama için anlaşıyoruz.
Evrensel'i Takip Et