Merzifon Kitap Fuarı'nda çevre söyleşisi: Doğanın çığlığına edebiyat ve sanatın yaklaşımı ne olmalı?
Merzifon Kitap Fuarı'nda emek ve ekoloji mücadelelerinin edebiyata yansımaları konuşuldu.
Fotoğraf: Merzifon Belediyesi
Bu yıl altıncısı gerçekleştirilen Merzifon Kitap Fuarı'nda emek ve ekoloji mücadelelerinin edebiyata yansımaları konuşuldu.
EKOLOJİ MÜCADELESİ BİR VAR OLUŞ MÜCADELESİ HALİNE GELDİ
Merzifon Çevre Platformu tarafından gerçekleştirilen söyleşide ilk olarak konuşan Evrensel Gazetesi İzmir Temsilcisi ve Çepeçevre Yaşam programı yapımcısı Özer Akdemir ekoloji mücadelelerinin artık birer var oluş yok oluş mücadelesi haline geldiğini söyledi. Kapitalist sistemin yol açtığı çevre sorunlarının başında iklim krizinin geldiğini aktaran Akdemir "ancak sonunun kaynağı olan kapitalistler sorunun çözümü konusunda adım atmaya hiç niyetli değiller. İklim değişikliğine yol açan sera gazı emisyonuna en az katkıda bulunan dünyanın en yoksul ülkeleri bu durumdan ne yazık ki en çok etkilenenler aynı zamanda. Bu nedenle tüm çevre sorunlarının kaynağında nasıl kapitalist sistem varsa bu sömürü sistemini ortadan kaldırmadan sorunu çözmek de mümkün değil" diye konuştu.
İNSAN DOĞAYA MUHTAÇ
Akdemir, edebiyat ve sanatın ekoloji sorularını halka kavratmakta çok önemli işlevleri olduğunu belirterek, eko kurgu türündeki öykülerinden örnekler verdi. Akdemir "Ekoloji mücadeleleri bugün Yılanın Ağzındaki Kuş Gibi çığrıyorlarsa bu sesleri duyurmak yaşamı koruma mücadelesinin bir parçasıdır. Edebiyat ve sanat bu noktada üzerine düşeni yapmak zorundadır, böylesi bir tarihsel görevi vardır. Kitlesel yok oluşa giden dünyada doğa insana değil insan doğaya muhtaçtır" dedi.
YAŞAM ZİNCİRİN HALKALARI GİBİ
Söyleşinin ikinci konuşmacısı olan Ordu Çevre Derneği yöneticisi yazar Coşkun Özbucak ekoloji ve çevre kavramlarının farklılıklarını anlattı. Özbucak; "Çevre insana göre doğayı biçimlendirmedir. İnsan özne olarak görülür. Ekoloji ise doğa bir bütündür ve börtü böcekin de yaşam hakkı vardır. Zincirin halkaları gibidir doğa ve yaşam halkalardan biri koltuğunda yaşam zorlaşır. Bu nedenle bizler ekoloji mücadelesini önemsiyoruz" dedi.
KAPİTALİZM NEDEN DOĞAYA SALDIRIYOR?
Kapitalizm doğayı pazar olarak değerlendirdiği için saldırıyı yoğunlaştırdığını belirten Özbucak, " Saldırıya karşı verilen mücadelemizi karalamak için de her şeye karşı olduğumuz yalanını söylüyorlar. Doğaya zarar veriyorsa, amaç şirketlere rant saglamaksa neden karşı çıkmayalım? Amaç maden ve enerji şirketlerine kazandırmak. Gereksinimden dolayı kamu hizmeti gozetilmiyor" dedi.
EDEBİYATIMIZDA YENİ ALAN
Edebiyatın, yaşamın bir başka araçlarla dile getirilmesi olduğunu söyleyen Özbucak, "Bizler ekoloji mücadelesi içinde yer alan kişiler olarak halkın yaşadıklarını, duygularını yazmaya başladık. Artık ekoloji öyküleri de oluşmaya başladı. Ekoloji mücadelesini geleceğe taşımada önemli yer tutacağına inanıyorum. Bu konuda edebiyatımızda yeni bir alan oluştu" dedi. (Amasya/EVRENSEL)