05 Mayıs 2023 11:40
Son Güncellenme Tarihi: 05 Mayıs 2023 21:37

Amasra katliamı davası ertelendi | Tahlisiye ekipleri patlamadan günler sonra görevlendirilmiş

Amasra maden katliamı davasında, acil durum anında kurtarma çalışması olan tahlisiye eğitiminin verilmediği, tahlisiye ekiplerinin ise patlamadan günler sonra görevlendirildiği ortaya çıktı.

Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel

Paylaş

Hilal TOK
Bartın

43 işçinin hayatını kaybettiği Amasra maden katliamının 2. duruşması 3. gününde devam etti. Tutuksuz sanık emniyet nezaretçisi Ferhan Güneş’in sorgusunun yapılmasıyla başlayan duruşmada, savcılık tutuklu sanıkların tutukluluğunun devam etmesini talep etti. Mahkeme heyeti, 7 tutuklu sanığın tutukluluğunun devamına, tutuklama talep edilen sanıkların adli kontrol şartı ile tutuksuz yargılanmasına devam edilmesine, bir sonraki celsenin 24 Temmuz'a ertelenmesine karar verdi.

YANMAZ DENİLEN VANTÜPLER LAĞIM ATILINCA DAHİ ZARAR GÖRÜYORMUŞ

Tutuksuz sanık emniyet nezaretçisi Ferhan Güneş’in sorgusunda olay günü öncesindeki vardiyada pervane arızasını öğrendiğini, arızayı gidermek için kelepçe temin ettiğini, arızayı da üstlerine bildirdiğini ve arızanın giderilmesi için 2. kartiyeye bilgi verdiğini söyledi. Mahkeme heyeti başkanı, “Arıza giderilseydi ne olurdu sorusuna”, sanık Güneş, bu sorunun yanıtını bilmediğini havanın arızaya rağmen yetip yetmeyeceğinin iş güvenliğinin sorumluluğunda olduğunu söyledi. Üst amirlerinden arıza giderilene kadar ocağa işçi sokmaması yönünde talimat almadığını söyleyen Güneş ifadesinde “yanmaz” denilen vantüplerin zaman zaman zarar gördüğünü söyledi. Bu zararların lağım atılmasında dahi olduğunu söyledi: “Lağım dinamit atıldığında vantüplerde delik gibi şeyler oluşuyordu” dedi. Kömür ocağında üretim yapılabilmesi için atılması gereken lağım kömürün alınacağı tabakada yapılan dinamitle patlatma işlemidir. Vantüpler ise ocakta çalışılan yerlere hava taşıyan araçlardır. Daha önceki sanıklar, bu vantüplerin yanmaz olması gerektiği ancak patlamada eridiğini söylemişti.

Güneş, ayrıca 2009 yılından beri de acil durum eylem planının kendisine tebliğ edilmediğini, sadece bir kez tatbikata katıldığını söyledi.

P2 vardiyası hazırlık kartiyesi nezaretçisi tutuksuz sanık Selami Yeşilsu da acil durum anında kurtarma çalışması olan tahlisiye eğitimini hiç almadıklarını söyledi.

Tutuksuz Sanık p3 vardiyası nezaretçisi Mustafa Ongun ise sorgusunda “Vantüp hattı erimiş naylon poşet haline gelmişti, sağlam vantüp hattı yoktu. -350'de de vantüp hattı yoktu” dedi.

Mustafa Ongun’un avukatı savunmada, -350 kotunda havalandırmanın zaten az olduğunu pervane tamiri yapılsa dahi havanın yetersiz kalacağını söyledi.

AİLELER, DAVAYA MÜDAHİL OLMALARINA RAĞMEN KATILMAYAN SENDİKAYA TEPKİLİ

Son tutuksuz sanık nezaretçi Şenol Kaya da olay gününü anlatarak kendi kusurunun olmadığını söyledi. Patlamada hayatını kaybeden Rahman Özçelik'in babası, mahkeme heyetinden söz alarak, “kusurun var” dedi. Ayakta durmakta zorluk çeken baba Özçelik, şunları söyledi: “Oğlum annesine 15 gün önce ‘Anne ocak yanıyor, çok kokuyor, bizi patlatacaklar ”demiş. Oğlum sürekli su içiyor, ‘içim yanıyor’ diyordu, ‘kokudan durulmuyor’ diyordu. Madem her şey kusursuzdu, teknoloji iyiydi, patlamadan on gün önce bunca çocuk bunları söyledi. Neden 43 işçi, neden bir tane mühendis yok aralarında? Tecrübesi olmayan o gençleri nasıl gönderdiniz oralara?​” diye seslendi. Başka bir madenci babası da “Bu çocuklar size hiçbir şey söylemedi mi yani” diye bağırdı.

Rahman Özçelik’in babası ayrıca “Bu işin sendika seçimleri ile ilgisi var mıydı?​” diye tutuklu sanık Selçuk Ekmekci'ye sordu. Ekmekci, “Bu konuda vicdanım rahattır herhangi bir şey yoktur” dedi.

Ailelerden “İşçileri sömüren sendika” sözleri yükseldi.

TTK madencileri GMİS üyesiydi. Dava sürecine katılım sağlamayan sendikaya, aileler tepkili.

Sanık Kaya cevaben  “Rahman Özçelik vefat ettiğinde 1. kartiyede çalışmaktaydı. Ben 1. kartiyedeki durumu bilemem. Benimle çalışmasa da yakındık Rahmanla. Ben ondan öyle bir şey duysam onun şefine söylerim biz onunla dışarıda da oturuyorduk, yakındı” dedi.

TAHLİSİYE EKİBİ PATLAMADAN SONRA GETİRİLDİ

Madende hayatını kaybeden Murat Ergin'in kardeşi madenci Serkan Ergin söz alarak şunları söyledi:

"Sayın heyet başkanı ben iki kez sizin tarafınızdan mahkemeden atıldım. Selçuk bey benimle husumeti olduğunu söyledi ifadelerinde. Ben sıradan bir işçiyim o ise işletme müdürü. Nasıl bir husumet var açıklasın. Selçuk bey bir sürü yalan söyledi burada. Olay günü tertip yazıhanesine gelmediğini söyledi. Birçok şahit bulabilirim, geldi. ‘İşçilerin yerini değiştirmek gibi bir sorumluluğum yoktu’ dedi peki o zaman Sabri Ayaz'ın yerini nasıl değiştirdi? Buna da şahit, tanık getirebilirim. Selçuk bey peki tahlisiye ekibimiz neredeydi kaza günü? TTK'da hali hazırda bulunan tahlisiye ekipleri var her, bir de Kozlu 'da her yere görevlendirilen tahliyise ekibi var, olay akşamı Zonguldak'tan tahlisiye ekibi gelene kadar başka hiçbir tahlisiye ekibi gelmedi. Ben oradaydım. Patlamadan sonra şimdi kuyubaşına üç vardiya tahlisiye ekibi getirildi. Gözü üretimden başka bir şey görmeyen Selçuk Ekmekci, görevden alınan Salih Atmaca'nın yerine geçecekti. Tek derdi buydu."

Sanıkların sorgularının ardından, sanık avukatlarının savunmalarına geçildi.

Sanık müessese müdürü Cihat Özdemir avukatı, müvekkilinin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini iddia ederek bilirkişi raporunun ocak içerisinde yapılacak teknik incelemelerinin ardından usule uygun olacağını söyledi ve Özdemir'in tahliyesini talep etti.

Sanık Emniyet Şube Müdürü Volkan Soylu'nun avukatı Turgut İlhan ise, duruşma salonunda aileler tarafından uğradıkları beddua ve hakaretlere değinerek savunmasına başladı ve mahkeme heyetinin yönlendirildiğini iddia etti:

“Duruşma salonunda hakaret, beddua ve hatta şu şişesinin fırlatılması altında mahkeme devam etti. Mahkeme bu hakaretleri engellemekte yükümlüdür. İzmir Baro Başkanı ‘Bu bir cinayettir mahkeme bunun gereğini yapmalıdır’ demiştir, kimse böyle bir yönlendirmede bulunamaz. Mahkeme heyeti yönlendirilmeye çalışılmıştır ve bu anayasaya aykırıdır. Müştekilerin hakaret, bedduaları ve vekil ile baroların yönlendirmesi algısına kapılmadan bir yargılama yapılmalıdır. Hava debisi yönetmeliğe uygundur. Kazadan aylar önce olan sorunlar kaza ile ilişkilendirilmesi çalışılmıştır. Her alanda olduğu gibi Volkan Soylu'nun alanında da aksaklıklar çıkmıştır bu sorunlar çözülmüştür. Tek istisna gaz izleme merkezinde tek kişi çalıştırılmasıdır. Bu da TTK genel müdürlüğünün sorumluluğundadır. Kazanın nedeni bile belirsizdir. ‘Nasıl olursa olsun birileri tutuklansın’ kanısıyla hareket edilmiştir" 

İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci'nin avukatı Çağla Dursun ise Ekmekci'ye dönük havalandırma, tozla mücadele, tatbikat ve eğitim kusurlarını kabul etmediklerini söyledi: "Havalandırma da sıkıntı olmadığı dosyada nettir. Emniyet defterleri incelendiğinde tozla mücadeleni başarıyla yerine getirildiği ortadadır. Eğitim, iş güvenliği şubesinin sorumluluğundadır. Tatbikatlar ise yılda iki kez yönergeye uygun biçimde gerçekleşmiştir. Müvekkilimin işine titizlikle yaklaştığı sanık ifadelerinde de görülüyor. Bizim burada başladığımızdan beri işitmediğimiz hakaret beddua kalmadı. Müvekkilim de maden şehidi çocuğudur. Kuvvetli suç şüphesinin oluşması için somut olgu ve delillerin olması gerekir. Dosyada somut delil olarak ortaya bilirkişi raporu konulmuştur ancak bu rapor kaza ile illiyetlik bağı değildir”

Savcılık tutuklu sanıkların tutukluluğunun devam etmesini talep etti.

"METAN PATLAMASINA KARŞI TÜM ÖNLEMLER GÖZARDI EDİLMİŞTİR" 

Aile avukatlarından Av. Derviş Emre Aydın, mütalaaya ve tutukluluğa dair beyanlarında şu ifadeleri kullandı:

"Patlama yeri ve sensörlerin yerleriyle alakalı hatalar varsa bunlar sanıklar Selçuk Ekmekçi ve Fazıl Karaküp'ün hatasıdır. Bilirkişiler sahte verilerle yönlendirilmişlerdi. Ve buna rağmen yine de birçok konuda doğru tespitler yaptılar. Yetersiz havalandırma sistemine rağmen üretim devam ediyor. Lağvara sokmadan çıkarılan kömür havalandırma dengesini tamamen bozarak metan birikmelerine sebep oluyor. Daha fazla kömür çıkartılması için yapılan nakliyat planı hava düzenini tamamen bozuyor. Bu bir tercih. Havalandırma düzeninin bozulması işçilerin ölümüyle doğrudan ilişkili. Havalandırma düzeninin bozulması doğrudan metan birikmelerine sebep oluyor. Selçuk Ekmekçi'ye son sorumda bu kapalı galerinin bir metan deposu olup olmadığını sormuştum ve bana olduğu cevabını vermişti. Haritada yanlış havalandırma sebebiyle oluşan ve bir tanesinin de patladığını bildiğimiz metan birikmeleri mevcut. Yüksek metan seviyelerinde üretimin durdurulmadığını görüyoruz. Grizu konusunda degaj sondajının aksatıldığını gördük. Metan patlamasına karşı neredeyse tüm önlemlerin gözardı edildiği bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu sebeple tutuklulukların devamını talep ediyoruz. Yapılan barajın olay yerinin çok uzağında ocağın girişine yapıldığını görüyoruz. Bunun da hatalı olduğunu yeniden keşif sürecinde gördük. Bu da delil karartma kastının olduğu göstergesidir. Bu yüzden de tutukluların devamından yana talepte bulunuyoruz"

"DENETLEME GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMEMİŞLER"

Avukat Melike Polat da "Bize bugüne kadar bile isteye söylenmeyen bazı kritik noktaların olduğunu bizzat sanıklardan dinledik. Katliamın nasıl göz göre göre geldiğini gördük. Tutuksuz sanıklardan Hidayet Gökdere ve Fazıl Karaküp defterlere yazdıklarını, önerilerin hiçbirinin takibini yapmamışlardır. Acil durum planına dair öneriler yerine getirilmediğinden acil müdahale doğru yapılamadı. Doğrudan bu sebepten hayatını kaybeden işçilerin ölümlerinden iki sanık doğrudan sorumludur. -320 kalın damarda oluşabilecek herhangi bir sorun için bir risk analizi hazırlanmamış. Havanın ters dönmesine ilişkin hiçbir bildirimde bulunmamışlar. Burada işçiler karbondioksit zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetti. Devrekesicilerin çalışmadığına dair bilgileri olmasına rağmen denetleme görevlerini yerine getirmemişlerdir. Hidayet Gökdere ve Fazıl Karaküp Acil Durum Eylem Planını güncellemeden yeni çalışamaya başlayan bir bacada kurtarma planı olmadan işçi tertip etmişlerdir. TTK Kaza Kanaat Raporunun yalnızca 27 nolu CO sensörü incelenerek hazırlandığına dair biz ve sanık Selçuk Ekmekçi beyanlarda bulundu. Bu sensörün 2 farklı yerin kirli havasını okuduğunu biz de onlar da biliyordu. Ancak sanıklar hatalı olduklarını bildikleri bu verileri çeşitle yerlere göndererek raporları manipüle etmişlerdir. Hazırlanan haritada çıkartılan cenazelerin yerleri bile hatalı teoiriyi desteklemek için yanlış gösterilmiştir. Bütün bunlar sanıklar tarafından delillerin saklanması ve maddi gerçeklerin ortaya çıkarılmasını engellemektir. Sanık Hidayet açısından da bütün bunlar geçerlidir. Tüm bu sebeplerle biz Fazıl Karaküp ve Hidayet Gökdere'nin tutuklanması gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

ARA KARAR AÇIKLANDI

CHP'li Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu davaya müdahil olma talebinde bulundu. Mahkeme Aysu Bankoğlu'nun müdahil olma talebini reddetti.

Mahkeme heyeti, davaya katılma taleplerine, tüm müştekilerin dinlenmesinden sonra (bir sonraki celsede) karar verilmesine, 7 tutuklu sanığın tutukluluğunun devamına, tutuklama talep edilen sanıkların adli kontrol şartı ile tutuksuz yargılanmasına devam edilmesine, bir sonraki celsenin 24 Temmuz Pazartesi saat  10.00'a ertelenmesine karar verdi.

NE OLMUŞTU?

43 madencinin hayatını kaybettiği -350 kota kadar üretim yapılan Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait Amasra Müessesi’nin maden ocağında gerçekleşen katliam sonrası bilirkişilerin ön raporuna, kolluk kuvvetleri ve savcılık fezlekesine yansıyan tabloda ihmaller gün yüzüne çıkmış; devlet kurumunda havalandırmanın yetersiz olduğu, norm kadronun çok azı ile çalışıldığı ve madenci açığı olduğu, 476 işçinin yapacağı işin 166 işçiye yaptırıldığı, iş yerinde hekim bulunmadığı, ocakta eksik sayıda mühendis olduğu, kömür tozu yangını ve zararlarına karşı önlemlerin yetersiz kaldığı, iş güvenliği eğitimi ve tatbikatlarının yetersiz kaldığı belirtilmişti. Adım adım katliamı getiren ihmallerin ardından yaşanan maden kazası sonrası 8’i tutuklu olmak üzere 23 sanığın yargılanmasına karar verildi. Savcılığın hazırladığı fezlekede 8 şüpheliden 4’ü hakkında bin 80’er yıla kadar hapis cezası isteniyor.  Madenin genel müdürü Cihat Özdemir, işletme müdürü Selçuk Ekmekçi, iş güvenliği ve eğitim baş mühendisi Volkan Soylu ve baş mühendis Mehmet Tural’ın, olası kastla öldürme ve yaralama suçundan yüzlerce yıl, diğer 19 sanığın bilinçli taksirle öldürme ve yaralama suçundan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları isteniyor. Türk Ceza Kanunu’na göre, olası kastla öldürme suçunun 25 yıla kadar, olası kastla yaralama suçunun 3 yıla kadar hapis cezası var. Taksirle öldürme suçunu işleyenler için 15 yıla kadar, taksirle yaralama suçunu işleyenler için ise 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Dava iddianamesinde TTK yetkilileri yer almıyor, ancak Amasra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve TTK Genel Müdür Yardımcısı Ercan Gebeş ile birlikte 9 TTK ve bakanlık yetkilisi hakkındaki soruşturmayı, patlamayla ilgili yürütülen soruşturmadan ayırmaya karar vermiş ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, savcılığın iki başmüfettiş hakkındaki soruşturma izni talebini reddetmişti. Bakanlık, başmüfettişlerin herhangi bir kusur ve sorumluluğu olmadığını savunulurken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, madenin bağlı olduğu Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Kazım Eroğlu ve diğer TTK yetkilileri hakkında talep edilen soruşturma izni hakkında ‘bekleme’ kararı vermişti. Tutuklu sanık Salih Atmaca ise adli kontrol şartı ile serbest bırakılmıştı.

ÖNCEKİ HABER

Siyaset Bilimci Evren Balta: AKP toplumu, muhafazakar-seküler bölünmesine geri çekmek istiyor

SONRAKİ HABER

Wagner, mühimmat verilmemesi nedeniyle Bahmut’tan çekileceğini açıkladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa