Denizler: Geleceğe meşale olma hali

Ali ÇARMAN
Ankara

Ülkemiz tarihinde bazı günler ve olaylar vardır ki egemenler ne yaparlarsa yapsınlar, hangi tehdidi savurmuş olursa olsunlar toplumun büyük bir kesimi tarafında saygı ve sevgi ile karşılanmasını engelleyemiyorlar. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnanların idam edilişleri böyle bir gün.

6 Mayıs gününde Ankara’ya yolumuz her düştüğünde, Denizleri anma etkinliğine katılmayı kendimize görev bildik. Bir kez daha sabahın erken saatlerinde Karşıyaka gömütlüğü iki nolu kapının önündeyiz. Görevliler ve çiçek satıcıları karanfiller dolusu sepetleriyle hazırda bekliyorlar.

Ve gruplar halinde gelmeler başladı. Erkenden gelenler, ellerinde karanfilleri saygı ve sevgi ile usulca mezara bırakmakta. Deniz, Yusuf, Hüseyin yazıtlarını eğilip üç kez öpenler, gözyaşı dökenler, iki elini göğe açıp dua edenler ve işçi çocukları ile Denizlerin sokağı dolup taşıyor.

Yaşlıca bir ana, Denizin mezarına kapanıp olanca öfkesiyle sizlere kıyanların Allah belasını versin diyor.

Saat 11 olunca binlerce kişi hep birlikte haykırıyor: "Yusuf, Hüseyin, Deniz, sürüyor sürecek mücadelemiz."

Anma etkinliğini ortaklaşa düzenleyen kurumlar adına yapılan konuşma sonrası kortejler halinde sırasıyla mezarlar ziyaret edilip sıra bir sonraki gelecek olan örgüte bırakılmakta.

Denizlerin davası ve kavgasını sürdüren Emek Gençliğinin anmadaki tutumu övgüye değer bir disiplin içinde mezarların başında yapmış olduğu konuşmanın özgünlüğü ile bugünün sorumluluklarına, daha ileriden sıkıca örgütlenmenin ihtiyacına ve iktidarın değiştirilmesine dikkat çekiyor.

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan yoldaşlarımızın idam sehpasında söyledikleri sözlerin bugün de mücadele içindeki işçilere ve gençlere yol gösterdiğini anlatıyor. Sözleri sık sık sloganlarla kesilen Gürkan "Her türden burjuva ideolojisine karşı kendi dünya görüşümüz olan işçi sınıfının ideolojisi sosyalizm için mücadele etmeye her koşulda her şartta devam edeceğiz" diyor.

Emek Gençliği, sınıflar mücadelesinde hukuk mücadelesini sosyalizm mücadelesine bağlayarak ele alan, Türkiye’nin dört bir yanında Denizlerin avukatı olarak gönüllerde yer tutan Halit Çelenk’in mezarına uğramayı ihmal etmedi.

6 Mayıs anmasının bir benzeri her yılın ocak ayında Almanya’da Roza Luxemburg – Karl Libneck anmasında görülmekte. Her bir mezarın önünde sıkılı yumruklarıyla saygı duruşu yapanlar, şiir okuyanlar, gözyaşlarını tutamayanlar.. Binlerce kişi yürüyüş sonrası Sosyalistler anıtlığı girişinde düzenlenen mitingin ardından ellerindeki karanfilleri mezarlara bırakırlar. Öyleki, anıtlık önünde karanfillerden koca bir ‘dağ’ oluşur.

İşçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesi aynı zamanda enternasyonal boyut kazandıkça, birbirinde öğrendikçe güçlenecek.

Denizler, sesleriyle, gülüşleri, cesaretleri ve fedakârlıklarıyla yaşıyorlar. Emek hareketi uyanış ve kıvamını buldukça, sağlam temeller üzerinde örgütlendikçe su misali akar ve kendi yolunu bulur.

Yaşarken dahi halkın gönlünde efsaneleşmiş Deniz, dün olduğu gibi bugün de ezilenleri-sömürülenleri, haksızlığa uğrayanları ayrım yapmadan birleştirmeye devam ediyor. Devrimcilerin anıtlığına dönüşen Karşıyaka’da gördüğümüz gerçeklikler bunlar oldu. Anılarına saygıyla…