Prof. Dr. Uyar: Karbon emisyonu olmadığı zaman insanlar daha uzun yaşayacak
Kömür nedeniyle her yıl 8,7 milyon kişinin hava kirliliğinden öldüğünü söyleyen EUROSOLAR Türkiye Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Karbon emisyonu olmadığı zaman insanlar daha uzun yaşayacak” dedi
Fotoğraf: DHA
Kömür nedeniyle her yıl 8,7 milyon kişinin hava kirliliğinden öldüğünü, Avrupa'da ise aynı nedenden dolayı 3 milyona yakın kişinin kanser olduğunu söyleyen Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Karbon emisyonu olmadığı zaman 8,7 milyon kişi ölmeyecek, insanlar daha uzun yaşayacak. Yenilenebilir enerji herkes için eşitlik, özgürlük ve barış demek. Bu şekilde yaşam çevresini koruyarak insanlar mutlu yaşayabilir” dedi.
IRENEC 2023 13’üncü Uluslararası Yüzde 100 Yenilenebilir Enerji Konferansı, İstanbul Beykent Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Türkiye Yenilenebilir Enerjisi Birliği, EUROSOLAR Türkiye tarafından organize edilen ve pek çok ulusal ve uluslararası organizasyon tarafından desteklenen konferansa yerli ve yabancı birçok bilim insanı ve sektör temsilcileri katıldı. Konferans, ‘Yenilenebilir Enerji Entegrasyonu, Avrupa Yeşil Anlaşması, Enerji Dönüşümü 2050, Yenilenebilir Enerji Teknolojileri ve Uygulamaları’ olarak 4 ana başlıkta düzenlendi.
PROF. DR. UYAR: 8,7 MİLYON KİŞİ HAVA KİRLİLİĞİNDEN ÖLÜYOR
Avrupa Yenilenebilir Enerjiler Birliği (EUROSOLAR) Türkiye Başkanı, İstanbul Beykent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Etkinliğimizin asıl ismi Yüzde 100 Yenilenebilir Enerji Konferansı. Yani fosil yakıtlardan arınmış tüm enerjisini ulaşım da sanayi de konutta güneşten, rüzgârdan, biokütleden, su potansiyelinden ve jeotermalden sağlayan bir dünyadan söz ediyoruz. Bunun mümkün olduğunu söylüyoruz. Çünkü bugüne kadar yaşadığımız sorunlar nedeniyle özellikle 1850’den itibaren sanayileşme devrimi sırasında yerin altından çıkardığımız kömür nedeniyle her yıl 8,7 milyon kişi hava kirliliğinden ölüyor. Avrupa da ise aynı nedenden dolayı 3 milyona yakın kanser var” dedi.
Prof. Dr. Tanay Sıdkı konuşmasını şöyle sürdürdü: “1950’den 1952’ye gelindiğinde Londra’da bir gece 4 bin 500 ila 12 bin kişi kentte kömür yakıldığı için öldü. Ondan sonra dediler ki ‘petrol var’, onu kullanalım. Petrol kullanılmaya başlandı, 1970’de petrol krizi oldu. 1978’den itibaren de ne yapalım diye düşündüler, enerjimizi etkin kullanalım ve geri kalan enerjimizi de rüzgâr tribünleri güneş panelleri geliştirerek enerjimizi artık onlardan üretelim dediler. O çabalar başarılı oldu. Teknoloji gelişti ve Birleşmiş Milletler toplanmaya başladı, fosil yakıtlar iklim değişikliğine yol açtığı için. 1994 yılından itibaren her yıl bir araya gelip küresel ısınmaya karşı neler yapılması gerektiği konuşuldu, iklim zirveleri yapılmaya başlandı. 2015’de yapılan iklim zirvelerinde artık anlaşıldı ki yenilenebilir enerjiden enerji üretimi ne ucuz. Artık o noktadan sonra yenilenebilir enerjiye nasıl daha hızlı entegre edebiliriz diye çabalar başladı. Bizde 13 yıl önce Türkiye’de bu konferansı yapmaya başladık. Benim uzmanlık alanım uzun vadeli enerji, ekonomi ekoloji karar destek modellerini geliştirmek, şu anda belediyelerin önüne böyle bir şey kondu. Karbonsuzlaşma, şehirlerde her şeyi elektrikle yapma, herkesin kendi çatısında enerjisini üretmesi ve dijitalleşme diye şehirlere bir hedef kondu. Karbon emisyonu olmadığı zaman 8,7 milyon kişi ölmeyecek, insanlar daha uzun yaşayacak. Yenilenebilir enerji herkes için eşitlik, özgürlük ve barış demek. Bu şekilde yaşam çevresini koruyarak insanlar mutlu yaşayabilir.”
SULUKAN: BİR EYLEM PLANI ORTAYA KOYULMASI GEREKİYOR
Gemi Makineleri İşletme Mühendisliği Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Egemen Sulukan, “Yenilenebilir enerjiler bize bahşedilen, suni olmayan farklı çevrim teknolojileriyle kentlerde, farkı sektörlerde her türlü ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz enerji kaynaklarıdır. Sanayi devriminden itibaren kullanılan enerji kaynak ve teknolojilerinden farkı iklim krizi olarak adlandırılan atmosfer içerisindeki özellikle karbondioksit konsantrasyon artışına katkıda bulunmayan ve Avrupa Birliği çapında başlatılan yeşil mutabakat çerçevesinde çözümün en önemli parçası. Yerel yönetimler bu inisiyatiflerle beraber aslında formüle edilen çözümün bir parçası olmaya başladılar. İşin birinci kısmında iklim değişikliğiyle mücadele konusunda bir karar alıp hem teknik hem halkla etkileşim halinde bir eylem planı ortaya koyulması gerekiyor” diye konuştu. (DHA)