"İçimizden biri" ezberi ve Gülsüm Çolak’ın adaylığı
Gülsüm Çolak’ın adaylığı, neye işaret ettiği belli olmayan, yağmacı sermaye politikalarını gizleyen, sınıf çelişkisini körleyen sözde "bizden" olanları teşhir etmek için vesiledir.
Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
Burak YILMAZ
Emek Partisi Manisa İl Yöneticisi
Youtuber Mahsun Karaca’nın “İllegal Hayatlar” filminde bir de seçim şarkısı var. Şarkının bize sermaye politikacılarını hatırlatan bir cümlesi var: “Allah çarpsın ki o bizden biridir!” Gülüyoruz bu cümleye, çünkü daha dün akşam işten dönerken serviste dinlediğimiz radyoda duyduk bunun bir benzerini ya da otobanın en görünür binasının kör cephesinde boydan boya ‘bizden biri’ olduğuna yemin billah eden o adayın resmi var. “Arabada gaz pedal” dansıyla ‘bizden biri’ olmaya talip cumhurbaşkanı adayımız da ‘inceden’ aynı telimize ‘ey gençler, asıl ben sizden biriyim, sizin temsilcinizim’ diyerek sesleniyor.
BİZ KİMİZ?
Peki, bizden, içimizden olanı nasıl anlayacağız o zaman? Böyle her ‘yemin billah’ edene verecek kadar 21 yılımız, yıllarımız yok sonuçta. Bir de biz kimiz? Mesela bu ‘bizden birileri’ halihazırda asgari ücrete talim ederler mi; üç kuruş yevmiye için tarlada, sezonluk salça fabrikasında falan çalışırlar mı; market market dolaşarak zavallı emekli maaşını 5 lira daha gerdirmek için uğraşırlar mı; üzümün ve zeytinin borcu harcını karşılamayan maliyet hesapları onların bağlarında ne ölçüde sorundur; sendikayı işçisiyle beraber patrona satan haramilerle hangi eksende muhatap olmuşlardır; iş kazasında en son hangi uzuvlarını kaybetmeyi kanıksamışlardır ya da düne kadar gezindikleri dağların, ekip biçtikleri tarlanın yüzlerce metre altında kömür karasına bulanmış, ekmeğini taş olsa çatlar ‘hadi hadi’ düzeninden çıkarmışlardır? Ya da hiç ölmüşler midir? Yüzlerle! Ekmeğini canıyla ödemek zorunda kalanına, gidenine, civanına üzülmüşler midir? Ölüm ve defin uzmanlarının kader naralarına, yer altı cehenneminde gizli cennet vaatlerine isyan etmiş, yola düşmüşler midir?
"OY VERİN, BOŞ VERİN" DEĞİL, "ÖRGÜTLENELİM"
Gülsüm Çolak; emeğiyle, alın teriyle verdiği mücadeleyi ispatlamak için ‘yemin billah’ etmeye, senaryoya ihtiyacı olmayanlardan… Ancak onu kendisi gibi emeğiyle geçinenlerden ayıran başka şeyler de var. Oğlu Uğur Çolak’la beraber 301 maden emekçisini katleden sermaye düzenine, onun satın alınmış hukuk sistemine karşı verdiği mücadele, Gülsüm Çolak’tan kendi sınıfına mücadele yolunu işaret eden bir sesleniş.
Sermaye partilerinin seçim görsellerinde her yaştan emekçi kadınlar, sermaye siyasetçilerinin şefkatle yaklaştığı birer figür olmaktan öteye gitmiyor. Gülsüm Çolak, o afişlerdeki kadın ya da ‘Oy ver, gerisini bize bırak, boş ver’ denilen olmayı değil; adalet mücadelesini sürdüren, iş cinayetleri düzenine son vermek üzere söz alan, harekete geçen olmayı seçti. Mücadelenin içinden bir emekçi olarak artık sermaye partilerinin sessiz ve örgütsüz yığınlara, sınıf mücadelesinin ve partisinin ise her adımda emekçilere ve örgütlü yığınlara dayanması gerektiğini iyi bilmektedir.
"GÜLSÜM VEKİL OLUYORMUŞSUN, O KADAR PARAYI NEREYE KOYACAKSIN?"
Gülsüm Çolak’ın milletvekili adayı olduğunu duyan komşusu diyor ki: “Gülsüm, vekil oluyormuşsun, yalnız sandığını büyük götür. O kadar parayı nereye koyacaksın?” Çolak, kendisi yazmış gibi seçim bildirgemize çok yaklaşan bir cevap veriyor: “Az zıkkımlansınlar diye gideceğim ben oraya. Hiçbirinin maaşı da memur maaşını geçmeyecek. Memur maaşları 20 bini geçmiyor.” Açıyoruz Emek Partisinin seçim bildirgesini bakıyoruz beraber: “Sen mi yazdın Gülsüm abla bunu yoksa, bak ne yazıyor burada?” “Seçilmiş vekil, temsilci ve görevlilere ödenen ücretler kalifiye işçi ücretlerinin ortalamasını aşmamalı.” Biz; Gülsüm Çolak’ın cesaretinden, direngenliğinden ve kendi sınıfına karşı sorumluluk duygusundan dersimizi çıkardık. Bir ders de Somalı emekçileri, iktidar partisinin aldığı oy oranına bakarak hakir gören, horlayan, suçlayan küçük burjuva solcularına ve sermaye politikacılarına çıkaralım. Hanginiz çıkıp da Gülsüm ablanın sözlerine yaklaşan bir söz söyleyebildiniz, politika yaptınız da halkı horlar, yuhalarsınız!
SINIFIN PARTİSİYLE EMEKÇİLERİN ÇIKARLARININ BULUŞTUĞU NOKTADA
Mücadelenin içinden gelen tarım işçisi, madenci eşi, madenci annesi milletvekili adayı, sendikal bürokrasiyi de aynı netlikle ve işçi sınıfı partisinin işaret ettiği mücadele çizgisinden tenkit ediyor. Soma’daki madencilerin hemen hepsinin örgütlü olduğu Maden-İş sendikası şubelerini ziyaretimizde yaşadığımız diyaloğu aktaralım. Çolak, maden katliamının gerçekleştiği işyerinde örgütlü olan Maden-İş şubesi ziyaretinde şube yöneticilerine ve temsilcilere soruyor: “Elinizi vicdanınıza koyun söyleyin. Soma Katliamı davasında sizce sorumlular hak ettiği cezayı aldı mı?” Cevap şöyle: “Şimdi abla ben senin bu soruna cevap vermek mecburiyetinde değilim ama madenler artık eski madenler değil. İş güvenliği de var” Tahmin edin, neyi unuttu da böyle konuştu sendika temsilcisi. Daha bu laftan birkaç gün önce, yine o madenlerde bir işçi iş cinayetinde hayatını kaybetmiş, servis kazasında ise 5 işçi yaralanmıştı. İş buralara gelince sıvışanlar göreceksiniz odadan.
Gelelim sınıf partisinin sendikal bürokrasiyi dağıtma gerekliliğinden, ona karşı mücadeleden bahsetmesiyle Çolak’ın sendikacılara sorduğu sorunun isabetli içeriğine. Burada hikmet, sihir, tesadüf falan yok! İşçi sınıfının politik hedeflerini ve çıkarlarını önceleyen sınıf partisiyle emekçilerin çıkarlarının buluştuğu noktadayız. O yüzden Gülsüm Çolak’ın adaylığı sadece aday gösterilmeyi hak eden mücadeleci bir insanın bir figür olarak ortaya çıkması değil, Gülsüm Çolak için işçi sınıfı partisiyle de mücadele alanında buluşmak, bu mücadeleyle öğrenmek ve öğretmek sürecidir.
"SİZ KAÇINCI SIRADAN ADAYSINIZ?"
Gülsüm Çolak, partimizin önerisiyle Yeşil Sol Partinin listesinden Manisa 3. sıra adayı. Mevcut tabloda milletvekili seçilme ihtimaline uzak. Dolayısıyla Gülsüm ablanın kendisi de, Gülsüm Çolak’a oy verecek olanlar da bunun bilincinde. Burada Gülsüm Çolak’ın motivasyon kaynağı ise sadece parlamentoda vekil sayısının artmasının tek adam ittifakına vereceği zarar değil. Gerisini köylülerle yaptığı sohbetten aktaralım: “Siz 3. sırada mısınız abla? 3 zor tabii de, inşallah seçilirsiniz. Hayırlısı.” Çolak, şöyle cevap veriyor: “Seçilsek olur tabii ama ben o ihtimalin ne kadar düşük olduğunu biliyorum. Ama ben seçilmek için değil mücadeleyi büyütmek için buradayım. Ayrıca seçilecek adayların içerisinde beni çok iyi temsil edecek adaylar var. Onların sesimizi Meclise taşıyacağına eminim. Sizin desteğiniz bunun için de önemli.”
Gülsüm Çolak’ın adaylığı, neye işaret ettiği belli olmayan, yağmacı sermaye politikalarını gizleyen, sınıf çelişkisini körleyen sözde ‘bizden’ olanları teşhir etmek için vesiledir. Burada anahtar ve güvence; tarım işçisinin, madencinin, köyündeki toprağından koparılıp fabrikada düşük ücret, ağır baskı ve çalışma koşullarına itilen emekçilerin ve sınıf partisinin üyelerinin temel ekonomik ve politik taleplerine sarılması olacaktır.
Oylar Gülsüm Çolak’a!
Oylar yenmeye, yenilmeye ve her adımda yenilenmeye…
Birleşmeye, mücadele örgütleri kurmaya…