Siyasetin aklı-toplumsal kırılma
"Bu seçimin hiç olmadığı kadar önemli olduğunu teslim edelim. Toplumsal bir kırılma noktasına taşındı bu ülke..."
Fotoğraf: Meiramgul Kussainova/AA
Prof. Dr. Mehmet TÜRKAY
Zorundan kolayına, kolayından zoruna doğru bir süreç içine girdi Türkiye. Ne ile karşılaşacağımız hakkında bir fikrimiz yok. AKP’nin yarattığı bu atmosfer bir tür gerginlik ile devam edecek gibi görünüyor. Elbette bu bir yanıyla Erdoğan’ın söyleminin kitleye yayılması ile ilgilidir. Çünkü nobranlık hitap ettiği kitleyi, edemediğinden fazla etkiler. Bu da yaşadığımız toplumun muhafazakârlığı ile ilgilidir. Çünkü genel olarak muhafazakârlığın dini kabulleri, onlar farkında olmasa da bunu içerir. Muhafazakar AKP iktidarı bütün hesaplarını yapmış durumda seyrediyor. Umarım yanılmış olurum ama fikrim, iktidarı bırakmamak üzere bir hesapları olduğu. Millet İttifakı’nın bu konuda nasıl bir hazırlığı olduğu pek hissedilmiyor. Ancak, toplumun bunu duymaya daha fazla ihtiyacı var. Tüm iyi niyetine ve çabasına rağmen Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları insanları yeterince ikna edemiyor gibi algılanıyor ki bu bir yanıyla risk almaktır.
Yaşanan süreç, Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi aklı ile ilgili bir durum sanırım. Sükûnetin verdiği bir yavaşlıkla süreci yönetmeye çalışıyor anlaşılan. Ancak yaşanan hızın farkında olarak nokta atışlarıyla gündemi belirliyor. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Ancak bir hareketsizlik var. Görünen, CHP ve içinde olduğu ittifak çabalıyor. Genel olarak sosyalistlerin tavrı da bu yönde. Ancak AKP’nin sürece ne tür müdahalelerde bulunacağını bilmiyoruz. Sandıklar üzerinden olabilir ya da sanal ortam üzerinden olabilir ve/veya her ikisi de mümkün. Diğer taraftan genel olarak muhalefetin ne tür önlemler aldığını toplumun büyük kesimi bilmiyor.
Bu seçimin sembolik bir anlamı var. Sembolik anlam muhalefet açısından laiklik ve demokrasi. Diğer taraftan AKP açısından Cumhuriyet, kavram olarak da olsa onlara lazım olacak. Aslında ertelenmiş bir toplumsal hesaplaşmayla karşı karşıyayız. AKP bu toplumda Siyasal İslam’ın beklentilerini gerçekleştirmek üzere iktidara geldi. Ancak bütün Siyasal İslam deneyimlerinde olduğu gibi dinin istismarı, rüşvet ve yolsuzluk süreci tanımlayan asli pratikler haline geldi ve bilindiği gibi sağ siyasette önemli bir çatlak oluşturdu.
AKP, manipülasyonlarla yürüttüğü bu süreçte beklemediği bir karşı atakla durduruldu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun sağ partilerle kurduğu Milet İttifakı ve sosyalistlerin Kılıçdaroğlu nezdinde verdikleri destek AKP’nin hiç beklemediği bir durum olarak ortaya çıktı. Bu Türkiye siyasal tarihinde arizi bir durumdur. Bir sosyal demokrat partinin yönlerdiği sağ partilerden oluşan bir ittifak, sağ bir iktidara karşı beraber davranma iradesini gösteriyorlar. Siyaset yeniden biçimleniyor. Herhangi bir siyaset dışı müdahale yaşanmazsa ki bunun hâlâ bir garantisi yok, Millet İttifakı seçimi kazanır. Gerçekleşirse, bu durum sosyalist muhalefet açısından bir zemin kazanma anlamına gelecektir elbette. Ancak müstakbel iktidarın yapısı zaman içinde böyle bir zemine nasıl tepki verecektir sorusu ortada. Çünkü sağ partilerin ağırlıkta olacağı bir meclis ve yürütme organı ortaya çıkacak. Yaşanılan kâbus bu soruların aklımıza gelmesini erteledi doğal olarak. Ancak bu seçimin hiç olmadığı kadar önemli olduğunu teslim edelim. Toplumsal bir kırılma noktasına taşındı bu ülke. Asli sorun bu kırılmayı engellemek. Müstakbel iktidarın önündeki en kritik sorun budur.