12 Mayıs 2023 20:33
/
Güncelleme: 21:02

Batuhan Enginer

İTÜ

Erdoğan, seçim yanı başımızdayken Muharrem İnce'nin adaylıktan çekilmesiyle de beraber birinci turdaki tablonun değişme ihtimali göz önünde bulundurmuş olacak ki halkın gittikçe yoğunlaşan ve artan taleplerine karşı kendi mitinglerinde montaj kayıtlar izletmeyi, provokatif içerikleri, sosyal medyada fenomenlere para karşılığı içerikler çektirmeyi ve gençlere sorunlarını unutturmaya çalışmayı oldukça yoğunlaştırdı. Bu sebeple de "scripted" yani önceden yazılmış ve planlamış olduğu oldukça aşikar olan bir programı kaşla göz arasında seçime 36 saat kala yayınladı.

Elbette ki birçoğumuzun tahmin edeceği üzere Cumhurbaşkanı program dahilinde itinayla hiçbir soruya gerçek bir cevap vermiyor. Kendisinin tek emriyle tutuklanmış olan Türkiye'nin en büyük 3. partisinin başkanına yine hakaret ediliyor, konu gıda enflasyonuna gelince yine birileri kendini bilmez oluyor, basın özgürlüğü sorusu da hapistekiler gazeteci değil “terörist ve ajan” şeklinde yanıtlanıyor yine, çadır satışı sorulduğunda ilk defa bir "yanlış" kabul ediliyor ancak bu defa da "Başka ülkeler böyle bir depremi yaşasa acaba ne olurdu?" denilerek hiçbir kusra mahal bırakılmıyor.

Zaten, katılımcıların her biri; gözleri dola dola dinleyenden, “Sizle daha önce tanışmıştık” diyerek kendini ifşa edene kadar, Erdoğan’ın konuyu getirmek istediği her yer için "pas atarak" programın samimiyetsizliğini ve gerçekliğini anlatıyor. Bütün sorularda AKP dili en yoğun şekilde mevcut. Türkiye gençliğinin halihazırda kalabalık topluluklar veya siyasetçiler, devlet adamları önünde konuşma becerilerinin yetersiz olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Bu programdaki bütün sorularsa ince elenip sık dokunarak hepsi AKP’nin propaganda metni biçiminde, Erdoğan'ın birilerine terörist demesine fırsat vererek yazılmış. Her nasıl oluyorsa, BabalaTV'de 4 kelimelik sorular dahi sorulurken kağıttan, telefondan okunurken; buradaki bütün sorular takılmadan, heyecanlanmadan, korkmadan, hatta kelimeler arasında bir "ee" bile denilmeden sorulabiliyor, yani aslında ezberden okunuyor.

1 saatlik programın taşıdığı iki gerçeklik vardı. Birincisi, AKP'nin bütün problemlerden haberdar olduğu ve bunlara yönelik çözüm önerileri ortaya koymak yerine, Goebbels Fahrettin'e sahte sorular hazırlatıp provokatif bir dille gençlerin dikkatini başka yerlere yönlendirmeye çalıştığı; gün geçtikçe ve oyları azaldıkça halka karşı daha tehditkar olmaya ve doğrudan en gerçek dışı yalanları dahi söylemekten çekinmez hale geldikleri. İkincisiyse, Erdoğan'ın birkaç muhalif gencin dahi karşısına çıkmaktan korktuğu!

Yalnızca birinci turdan 14 gün önce yaptıkları kara propagandaya bakıyoruz ve açıkça görebiliyoruz ki ikinci turdan önceki 14 gün daha fazla yalan, daha fazla “scripted” içerik, daha fazla satın alınmış fenomenlerle geçecek. Kazanma ihtimali düştükçe saldırganlaşan bu iktidar, her gün saldırılarını yalnızca muhaliflerine değil aynı zamanda Türkiye demokrasisinin kendisine yapıyor. Bu sebepten, bütün Türkiye gençliğini birinci turda; yalanın, gerici-sermayenin, baskının iktidarını bitirmeye çağırıyorum. Demokrasinin önünü kapatmaya çalışanlara karşı mücadelemizi büyütelim!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et