Antep, Hatay ve Malatya’da görüştüğümüz işçiler hayatlarının değişmesini istiyor
Depremde büyük yıkımın meydana geldiği Antep, Hatay ve Malatya'da oy kullanmalarının ardından görüştüğümüz işçiler yoksulluğun olmadığı, özgürlüklerin önünün açıldığı bir ülke istediklerini söyledi.
Antep - Cengiz Topel Parkı | Fotoğraf: Mahsun Kılıç/Evrensel
Depremin yıktığı Maraş, Antep, Malatya, Adıyaman, Hatay ve Osmaniye’de seçmenler Meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimleri için sabah saatlerinden okullara ve kimi okulların bahçelerine kurulan konteynerlerde oy kullandı.
Oy kullandıktan sonra görüştüğümüz işçiler yoksulluğun olmadığı, özgürlüklerin önünün açıldığı bir ülke istediklerini söyledi.
İŞÇİ HAYATININ DEĞİŞMESİNİ İSTİYOR
Mahsun KILIÇ
Dilek OMAKLILAR
Antep
Antep’te çoğu işçi oy kullandıktan sonra Cengiz Topel Parkı’na geldi. Burada görüştüğümüz işçiler, çalışma ve yaşam koşullarını giderek kötüleştiğini ifade ederek, artık hayatlarında değişim istediklerini dile getirdiler.
Önce bir tekstil işçisiyle sohbet ediyoruz. Söze “Bu seçimlerden beklentimiz tek adam iktidarına son vermek” diye başladı. 30 yıldır tekstilde çalıştığını söyledi. Beklentisini sorduğumuz işçi şöyle yanıt verdi: “Tek adam iktidarının gitmesini istiyoruz. Başpınar işçisiyim, orada büyük bir zulüm var işçilere. 20 yıldır bu iktidar yönetiyor, adaylarına baktığımız zaman hepsi zengin. Yılladır AKP hep patronların yanında oldu, aday listelerine bakınca bunu görüyoruz. Bu kadar zulüm ve haksızlığa karşı işçilerin bu patron adaylarını görmesi gerekiyor.”
"ÖNCE MUHTAÇ BIRAKIP SONRA YARDIM VERMESİNLER"
İşçilerin oy verdiği patron adaylarını tanımadıklarını ifade eden tekstil işçisi, “İşçiler patron adayların farkında değiller, çoğu kime oy verdiğini bilmiyor. 30 yıldır fabrikada çalışıyorum. 20 yıllık AKP sürecinde hiçbir şey yaşamadık, hayatımızı yaşamadık. Onlara göre zenginlik var evet ama bize değil. Sarayları var onların, biz ise buzdolabımızı bile dolduramıyoruz. En son ne zaman tatile gittin dersen hatırlamıyorum. Onların yaşadığı hayatı ben ve çocuklarım neden yaşamıyor. Neden ben sabah uyandığımda acaba çocuklarım bugün aç kalacak mı kaygısı yaşıyorum? Bizi önce muhtaç bırakıp sonra kömür ve makarna vermesin.”
"İNSANLAR BU SEÇİMDE KARARLI VE UMUTLU"
Seçimlerden sonraki süreçte talep ve beklentilerini sorduğumuzda tekstil işçisi şunları söyledi: “19 yaşında bir çocuğum var. Okumayı çok istiyordu ama pandemiden sonra ona yetemediğimi düşündüğü için dışardan okumak ve eve destek olmak istediğini söyleyince çok üzüldüm. Çocuklarımın daha iyi koşullarda yaşamasını istiyorum. Herkes bir olsun kimseyle sorunumuz yok. Eşitsizlik derinleşti artık ülkede. Devlet Hastaneleri iyi durumda değil, özel hastaneler de çok pahalı. Eğitim ve sağlık ücretsiz olsun. İşçiler iş kazası geçirdiği zaman haklarını tam alsın. İş kazası geçirdim, 3 yıl mahkemelere gittim aldığım paranın yüzde 20’si bana kaldı gerisi mahkeme masrafına gitti. 46 yaşındayım ilk defa bu kadar heyecanlı oldum. Bu sefer inanıyorum bu iktidarın gideceğine.”
"İŞÇİLERİN HAKKI TAM VERİLSİN"
Parkta oturan başka bir işçiyle konuşuyoruz, o da yıllardır çocuk bezi üreten bir fabrikada çalışıyor. Seçimden beklentilerine ilişkin şunları dile getirdi: “Tek maaş giriyor evimize, köyden gelen gelirim olmasa geçinemem. Zengin daha çok zengin oldu fakir ise daha çok fakirleşti. Ekonomi bu kadar kötüyken seçimlerden beklentim bunların iyileşmesi olacaktır. İşçilerin hakkı tam verilsin, her şey ucuzlasın istiyoruz.”
Hemen yanında oturan başka bir tekstil işçisi, “Pandemiden önce kendi işimi yapıyordum ama ondan sonra iflas ettim ve şu anda tekstil işinde çalışmak zorunda kaldım. İki çocuğum var, biri TİP-1 diyabet hastası. 2 yıllık ücretsiz sensör dağıttılar ama sonrası için ne olacak bilmiyorum. Seçime yönelik diye düşünüyorum o yardımın da. Günde 12 saat çalıştığımız zamanlar oluyor, o yüzden de ailemize ve çocuklara vakit ayıramıyoruz; sosyal hayatımız yok. Çocuklarımıza hayatın farklı yönlerini göstermek istiyoruz ama imkan yok. Eşit bir yaşam olsun, yeni gelecek iktidar, halkın yanında olsun” diye konuştu.
"İŞÇİLERİN HEPSİ SÖMÜRÜLÜYOR"
İplik fabrikasında çalışan bir işçi sohbete dahil olarak, “İşverenler işçilere insanca muamele etsin istiyoruz. İşverenlerin başımıza diktiği amir ve müdürlerin bize bu şekilde davranamayacakları çalışma koşulu bekliyoruz. Bu ülkede yaşayan herkes ekonomik zorluklar yaşıyor. İşçiler olarak en büyük sıkıntımız kendimize ve ailemize zaman ayıramıyor olmamız. Kendi çocuklarını yurt dışına yolluyorlar biz burada okula yollayamıyoruz çocuklarımızı. Halklar arasında ayrım yapıyor, Kürt-Türk diye ayrım yapıyorlar ama işçilerin hepsi sömürülüyor. Değişim olsun istiyoruz artık, ekonomik olarak rahatlamak istiyoruz. Seçimden sonrası için beklentimiz insanca bir yaşam olsun” dedi.
Bir başka iplik işçisi söze karışarak “Asgari ücret alıyorum ve hiçbir şeye yetmiyor. Saraya harcanan paranın haddi hesabı yok. Neden o saraya o kadar para harcanıyor ki sizler de bizim gibi insansınız” diye tepki veriyor.
"YARDIM PARALARI NEREYE GİTTİ"
İşçi, “İşçiler iyi koşullarda yaşasın istiyoruz. Devletin kasası boşaldı, nereye gitti bu paralar. Deprem döneminde insanlara yardım etmediler, gelen paralar nereye gitti? İşçilerin hakları gözetilsin istiyoruz, insanca muamele talep ediyoruz. Aylığımız diğer ay gelmeden eriyor, bunu istemiyoruz artık. Ekonomik zorluklardan dolayı evimizde huzur yok, her şey düzelsin istiyoruz” diye konuştu.
"DEPREM SONRASI OY TERCİHİMİ DEĞİŞTİRDİM"
Oy kullandıktan sonra gazetemize konuşan ve önceki seçimlerde AKP’ye oy verdiğini belirten Başpınar Organize Sanayi’de çalışan bir tekstil işçisi, “Deprem sürecinde iktidarın ihtiyaçlarımızı karşılayamadığı, mağduriyetimizi daha da arttırdığı, müdahaleyi zamanında yapmadığı için birçok yakınımızı kaybettik. Oy tercihimi de o yüzden değiştirdim” dedi.
Ayrıca düşük ücret ile çalıştığı işyerinde yaşadığı sorunlara da dikkat çeken işçi, Cumhur ve Millet İttifaklarının listesindeki adaylarda emeği savunan isimleri göremediğini dile getirerek, “Çelikaslan’ı Melih Meriç’i gördüğümde karşı listede patronların olduğunu anladım. Emek ve Özgürlük İttifakında da emeğin adaylarını gördüm. O yüzden tüm patron ittifakına karşılık emeğin ittfakına vermeyi tercih ettim. Daha demokratik, insanca koşullarda yaşamak için, üzerimizdeki baskının azalması için farklı oy kullandım” diye konuştu.
DEĞİŞİM İŞÇİ VE EMEKÇİLERİN DAYANIŞMASIYLA OLUR
Hatay’da görüştüğümüz bir metal işçisi “İşçi siyasete girmediği sürece sesini yükseltmediği sürece bu iktidar gitse de çok bir şey değişmez. Değişecekse işçi ve emekçilerin dayanışmasıyla olur” dedi.
Hatay’ın İskenderun ilçesinde oy kullandıktan sonra görüştüğümüz metal işçisi, AKP’nin gitmesini istediğini ama Kılıçdaroğlu gelse de çok beklentisinin olmadığını söyledi. İşçi “Ama en azından grev yasaklamaları durur. Örneğin sendikalar tamamen, özellikle benim sendikam Çelik-İş AKP’nin oyuncağı oldu. Patroncu bir sendika oldu. Bunlar gittiğinde işçi ve emekçiler daha fazla nefes alacak. Grev konusunda, mücadele konusunda daha istekli olacaklar” diye konuştu.
DEPREM YAŞADIK, BİR ADIM ATAMADILAR
Sendikaların biatçı hale gelmesinin en büyük sorun olduğuna dikkat çeken metal işçisi şöyle devam etti: “Biatçı oldukları için tepedeki ne derse ona ayak uydurup yapmak zorunda kalıyor. Deprem yaşadık, bir adım atamadılar. Ben şunu söyleyeyim mesela diğer fabrikalar işçilerine yardım için 10 bin lira yatırdı, benim fabrikam 2 bin lira yatırdı. O da sendikaya bastırdık. Canı burnuna gelince insanların. Bu işçi seni seçtiyse sen patroncu olmaktan vazgeç, işçinin yanında ol ki sen yürü dediğinde herkes arkasına bakmasın. Sendika aidatları için 400 lira sendika aidatı alıyorsun, bunu almayın deyince, ‘Biz fabrika değiliz sizin aidatlarınızla ayakta duruyoruz’ diyen adamlar altlarına son model lüks arabalar çekiyor. İşçinin bu kadar sorunu varken ek zam istedik, onlar kötü bir sözleşme imzaladı. Yeni sözleşme olmadan ek zam olmaz dediler. Ezen patron ve sendikacılar, ezilen işçi.”
Bu tablonun değişmesi için fabrikada komite kurup güçlenmeleri ve işçi olarak siyaset yapmaları gerektiğini vurgulayan işçi, “İşsizlik büyük sorun. Herkes kredi kartlarına boğulmuş. Böyle olunca 3 ay boşta gezsem tepeme banka binecek, haciz gelecek diyor. Banka faizlerini düşürdüler işçiler hep borçlu. Kimse sesini çıkaramaz oldu. Bunu patron ve sendikalar istediği gibi kullanıyor. İşçinin üzerine çöktükçe çöküyorlar. İşçi siyasete girmediği sürece sesini yükseltmediği sürece hiçbir şey değişmez. Değişecekse işçi ve emekçilerin dayanışmasıyla olur” diye konuştu.
ÜRETEN İŞÇİ, EMEKÇİ, ÇİFTÇİ
Emekçilerin ve işçileri hükmedeceği bir ülke istediğini ifade eden işçi, şunları söyledi: “Üreten çiftçi var işçi var, emekçi var. Bunlar siyasete girmediği sürece, örneğin adamın fabrikası var asgari ücret istemez ki 20-25 bin olsun. Üreten bizleriz, kazandıran çalışan bizleriz ama bunun değerini göremiyoruz. Her zaman savunduğum tez de güzel bir şey olması için işçi ve emekçilerin siyasete dahil olması gerekliliği. Güneşin altında çalışan çiftçi tarım bakanı olsa nerede hata olduğunu bilir. 1700-1800 derece ocağın karşısında çalışan işçi çocuğu bir şey istediğinde başını eğiyor. İşçi siyasetin içine girdiğinde asgari ücretin 8 bin 500 değil, 20 bin lira olmasını savunur. Patrona nasıl tavır alacağını bilir. Ülke de ancak bu şekilde refaha çıkar.” (HABER MERKEZİ)
KİRALARIN ASGARİ ÜCRETİN ÜZERİNDE OLMADIĞI BİR ÜLKE…
Berfin GÜLER
Malatya
Malatya’da görüştüğümüz Cihan Kınık adlı işçi, cumhurbaşkanlığında Kılıçdaroğlu’na, milletvekilliğinde Yeşil Sol Partiye oy attığını aktardı. Seçim ve sonrasında beklentisinin tüm işçilerle aynı olduğunu dile getiren Kınık, “Düzenli, yeterli bir gelir. Asgari ücretin 8 bin 500 TL, kiraların ise 15 bin lira olduğu tek ülke herhalde Türkiye’dir. Ama bizim temel sorunumuz geçinmek. Öğrencimizi okutamıyoruz, kiramızı ödeyemiyoruz. Elektrik faturamız, doğal gaz faturamız kiralardan daha yüksek geliyor. Telefon faturamızı bile ödeyemiyoruz. Bunları asgari ücretle ödemek mümkün değil. Asgari ücretin daha iyi koşullara gelmesini istiyorum” diye konuştu.
Görüştüğümüz beyaz yakalı bir çalışan ise AKP’nin gitmesini istediğini belirterek şunları söyledi: “Bugün sabah erkenden bir oy bir oydur deyip oyumu kullandım. Beklentim çok iyi, ilk turda bitireceğiz. Daha iyi bir ülke, daha iyi bir gelecek, daha iyi bir Türkiye, daha iyi çalışma şartlarımızın olduğu bir ülke istiyorum. Artık tek adam devrinin kapanmasını istiyorum. Çünkü mevcut hükümet patronları koruyor, işçinin hakkını gasbediyor. Deprem zamanında bile birçok hakkımızdan mahrum edildik. Bunların son bulması için, işçilerin daha iyi hayat sürmesi, açlık sınırının altında kalan ücretlere mecbur kalmamak için değişmesi gerekiyor. Yeni bir başlangıç istiyoruz.”