20 Mayıs 2023 04:55

Mülteci karşıtı söylem halklara zarar verir

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuna sayılı günler kala mülteci karşıtı siyasi söylem risk yaratan boyuta ulaştı.

Fotoğraf: Evrensel 

Paylaş

Nisa Sude DEMİREL
İstanbul

Seçimin ilk turunda cumhurbaşkanlığı için yarışan üç isimden herhangi birinin kazanamaması, yüzde 5 oy alan Sinan Oğan’ın ikinci tur için “belirleyici” olacağı tartışmalarını beraberinde getirdi. Oğan’ın ilk turun ardından mültecilerin geri gönderilmesini “kırmızı çizgi” olarak açıklamasıyla mülteciler yeniden siyasi pazarlık konusu haline geldi. Kılıçdaroğlu’nun Sinan Oğan ve Ümit Özdağ görüşmesi öncesi yaptığı açıklama da mültecileri düne göre daha fazla hedef haline getirdi.

İkinci tur öncesi yükseltilen mülteci karşıtlığını Mülteci Medyası Derneği Başkanı ve İnsan Hakları Savunucusu Deysem Siti ve Emek Partisi Göç Bürosundan Aysel Ebru Ökten’le konuştuk.

‘MÜLTECİLERE DÖNÜK ŞİDDETİ BÜYÜTEBİLİR’

Kılıçdaroğlu’nun 14 Mayıs öncesi kullandığı toplumu birleştirici söylemde ikinci tur öncesi ciddi bir kırılma yaşandığını ifade eden Ökten “Bu politikanın en kolay ‘harcayabileceği’ grup mülteciler olduğu için ilk oklar da oraya çevrildi. Bu söylemlerin mültecilerin hayatlarına doğrudan etkisi olacak. İktidarı yönetmeye aday bir ismin mültecileri hedef göstermesi sokakta mültecilere yönelebilecek şiddeti büyütür, pogromlara varabilecek iç karışıklıklara neden olabilir. Bu söylemi kesinlikle kabul etmiyoruz” dedi.

Zor şartlarda yaşayan mültecilerin bu söylemlerin yaşam koşullarını daha da geriye götüreceğini ifade eden Ökten, özel olarak burada doğmuş Suriyeli ailelerin çocuklarının hedef göstermelerden daha fazla etkileneceğine dikkat çekti.

‘BU SÖYLEMLER TÜRKİYE’YE KAYBETTİRİR’

Oy kazanma amacıyla sürdürülen mülteci karşıtı politikanın uzun vadede Türkiye’ye kaybettireceği uyarısında bulunan Ökten, “Bugün en kolay şekilde mülteciler üzerinden siyaset yapılabiliyor. En çok düşmanlaştırılan güvencesiz kesim de mülteciler. Sağa doğru gerçekleşen bir eğilimle oy devşirmeye çalışmak uzun vadede Türkiye halklarına zarar verir” dedi.

Ökten’in dikkat çektiği bir diğer nokta da “Zorla geri gönderme” kavramının uluslararası hukukta bir karşılığının olmaması. Yaşam tehlikesi olan ve savaş halinde olan ülkelerden gelen insanların zorla geri gönderilemeyeceğinin altını çizen Ökten “Bu uluslararası hukuk normlarını da ayaklar altına alan bir perspektiftir, o zaman hukukun üstünlüğü nerede kalır? Bu da kabul edilemez. Bu politikaların bir miktar daha oy kazanmak için sürdürülmesi çok acı ve hatalı bir durum, çünkü oy isterken bir kesimi yok saymaya ve dışlamaya yönelik bir politika izleniyor. Bu şekilde nasıl kapsayıcı ve bütünleştirici bir cumhurbaşkanı olabilirsiniz?​” diye sordu.

‘GÖÇMENLER AKP’YE MECBUR BIRAKILIYOR’

Nasıl bir politika izlenmesi gerektiği sorusuna ise Ökten, “Mültecileri Türkiye’ye hapseden geri kabul anlaşmasının iptali gerekir öncelikle. Güvenli geri dönüş yollarının açılması gerekir. Türkiye’de mültecilerin kalmasının yegane sebebi onların ucuz emek gücü olarak görülmesidir, çalışma izinlerinin patronların insafına bırakılmadan çıkarılması lazım. Mültecilerin kendi sesleri olduğunu unutmadan beraber mücadele çağrısı yapmalıyız. Asıl yapılması gereken mültecileri de içine alan bir politika sergilemektir” cevabını vererek mülteci düşmanlığını yükseltmenin ve ‘geri gönderme’ söylemlerini tekrarlamanın mültecileri uzaklaştırdığı ve AKP’ye mecbur bıraktığını vurguladı.

‘YAŞAM KOŞULLARI ZORLAŞTIKÇA MÜLTECİ KARŞITLIĞI YÜKSELİYOR’

Seçimin ilk turu olarak ifade edilen süreçte mülteci karşıtlığının bir önceki seçimlere göre daha az gündeme geldiğini ifade eden Deysem Siti, “Neredeyse tüm göçmen karşıtlığı Türkiye’nin ‘Altın Şafak’ı olan Zafer Partisi ve Ata İttifakı’nın adayı Sinan Oğan’la sınırlı kaldı. Bir önceki seçimlerde göçmen karşıtı söylemlerle daha fazla yer alan İYİ Partinin bu seçimlerde söylemleri çok fazla yer almadı” dedi.

Ancak seçimlerin ikinci tura kalması ile mülteci karşıtı söylemlerin keskinleşmeye başladığını vurgulayan Siti, “Oğan’a verilen yaklaşık 3 milyon oyu kendi cephesine çekmeye çalışan Kılıçdaroğlu’nun 18 Mayıs’taki açıklamasının ana gövdesini mülteci karşıtlığı ve milliyetçi söylemler oluşturdu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamasında yer alan mülteci karşıtı ifadeler son 10 günde sürecin ana gündeminin mülteci karşıtlığı olacağını ortaya koydu” ifadelerini kullandı.

‘KRİZİN SORUMLULUĞU GÖÇMENLERE YÜKLENİYOR’

Bu tutumun bir yandan oy kazandırırken öte yandan oy kaybettireceğinin aşikar olduğunun altını çizen Siti, bu söylemlerin bir süredir bir araya gelen Türkiye’nin ilerici güçlerinde çözülmeye sebep olabileceğini vurguladı.

Bu dönemin “yumuşak karnının” mülteciler olduğunu ifade eden Siti, “Özellikle son dört yıldır pandemi ve ekonomik kriz girdabından çıkamayan yoksul emekçi kesimler kamuoyundaki algı ile birlikte sorunlarının nedenleri olarak mültecileri gösteriyordu. Mülteci karşıtlığının kamuoyunda yükseldiği her süreçte yoksul semtlerde bir arada yaşam zorlaşıyor ve her geçen süreçte toplumun bir parçası olması beklenen mülteciler daha da kutuplaştırılıyor” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Rusya: Ukrayna’dan bir radyoaktif bulut Avrupa’ya yöneldi

SONRAKİ HABER

Twitter, Microsoft'u verileri kötüye kullanmakla suçladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa