28 Mayıs 2023 23:46

SOL Parti: Mücadeleye devam

SOL Parti tarafından seçimle ilgili yapılan açıklamada; "Bir kez daha ifade ediyoruz ki aynı kararlılıkla mücadele edecek özgür, eşit, bağımsız bir ülke özlemimizden asla vazgeçmeyeceğiz" denildi.

Logo: SOL Parti

Paylaş

SOL Parti tarafından Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimi ile ilgili açıklamada “Mücadeleye devam denildi.

SOL Parti’nin yaptığı açıklama şöyle;

“Her tür baskıya, hile ve zorbalığa karşı durarak karanlığa karşı oy kullanan, sandıkları koruyan tüm yürekli insanlarımıza sonsuz teşekkür ediyoruz.

Bir kez daha ifade ediyoruz ki aynı kararlılıkla mücadele edecek özgür, eşit, bağımsız bir ülke özlemimizden asla vazgeçmeyeceğiz.

Seçim sonuçları da göstermiştir ki devletin tüm imkanlarını seferber etmesine, her tür hileye, montaja başvurmasına rağmen ülkenin yarısı bu rejimi reddetti.

Seçimin diğer önemli bir sonucu da rejim krizinin tescillenmesidir. Halkın yarısının karşısında olduğu, asla istemediği ve mücadele verdiği böyle bir zihniyetle ülkenin yönetilemeyeceği açıktır.

Mücadelemiz artık bu koşullarda devam edecek. Halkın insanca yaşam taleplerinin taşıyıcısı olacak toplumsal bir muhalefetin yaratılması için üzerimize düşen her sorumluluğu yerine getirmek için çalışmaya devam edeceğiz.

Bu ucube rejimi yenmek için dünden daha büyük bir azim ve coşkuyla yolumuza devam edecek ve mutlaka başaracağız.”

ÖNDER İŞLEYEN: BU KOŞULLARA GÖRE MÜCADELEYİ NASIL SÜRDÜRECEĞİMİZİ ORTAYA KOYMAK ZORUNDAYIZ.

Sol Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen Evrensel’e yaptığı açıklamada ülkenin bu gerçeklikle yönetilmeye devam edeceğini belirterek; “Bu koşullara göre mücadeleyi nasıl sürdüreceğimizi ortaya koymak zorundayız. Mücadeleyi devam ettirmek zorundayız, kimsenin buradan bir adım bile geri atmaması gerekiyor” dedi.

Alınan sonuçların ülkedeki gerçek sonuçları yansıtmadiğinin altını çizen İşleyen “Çünkü ülkede gerçek manada bir seçimden söz etmemiz de mümkün değil. Devletin bütün imkanlarını, kurumlarını kullanan; hileye, hurdaya başvuran; toplumun büyük bir kesimine karşı nefret diliyle siyaset yapan bir iktidarla karşı karşıyayız. Dolaysıyla da aslında bu istatistiklerin seçim sonuçlarının ülke gerçeğini yansıtmadığının altını çizelim. Aynı zamanda bugün tüm bu süreç boyunca hala sandıklarda mücadele eden arkadaşlarımıza, tüm yurtsever insanlara teşekkür edelim. Ciddi bir mücadele süreci hala sürüyor. Seçim sonuçlarının birinci sonucu Erdoğan kazanmış gözükmekle birlikte bu gerçeklik içinden okuduğumuzda bu istatistiklerle bile ülkenin en az yarısının bu rejimi reddettiği bir gerçeklikle karşı karşıyayız. O yüzden seçimin ilk sonucu Türkiye’nin en az yarısının reddettiği bir rejimle yönetilemeyeceği bir kez daha teyit edilmiş oldu. O yüzden bir rejim krizini derinleştirerek ortaya koydu. Ülkenin en az yarısının karşı olduğu bir rejim dayatılarak ülkenin yönetilemez, hem de böyle bir ekonomik ve sosyal krizlerin olduğu ortamda böyle devam edemez. Dolayısıyla bugün AKP kazanmış gibi görünebilir ama esasında AKP’nin temsil ettiği zihniyetin sonuna geldiğimiz bir durum var, bu ortadan kalkmış değil. Bu gerçeklik içerisinde mücadele etmeye devam değiliz. O yüzden seçimi kazandı-kaybetti tartışmasında, aslında bizim cephemiz açısından istatiksel olarak başka ama siyasi açıdan kaybedilmiş bir seçim değildir. Yakın geleceğimiz açısından da kaybedilmiş bir seçim olarak görmüyoruz” dedi.

“MÜCADELEYİ DEVAM ETTİRMEK ZORUNDAYIZ”

SOL Parti’li müşahitlerin karşı karşıya kaldığı şiddet, tehdit ve baskıların tüm müşahitlerin karşısına çıktığını söyleyen İşleyen şunları söyledi; “Bir taraftan Ali Şeker’in uğradığı şiddet, AKP’nin bir faşist güruh olarak okulları bastığı bir tablo vardı, gün boyu sürdü. Bu seçimin nasıl bu şekle geldiği ile ilgili de bir gerçekliktir bu. Düşünün bütün devlet imkanları, bütün baskı gücü ve aygıtları elinde ve bütün bunları karşı tarafa bir zorbalık unsuru olarak kullanan, seçim sonucunu böyle tayin etmeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Yeni değil, ilk defa karşı karşıya kalmıyoruz ama bugünkü tablo da aslında bu seçim sonuçlarının nasıl oluştuğuna dair yeterince veri sunuyor. Bu yüzden birkaç milyon oyla ülkenin kaderinin bir kişiye teslim edildiği bir rejim asla kabul edilemez. Dolayısıyla ülke de bunu reddetmiştir, bunu kendileri de hissetti. Bu korkuyla bugün saldırdılar çünkü kıl payı kazansalar bile o kıl payının nasıl oluştuğunu aslında hepimiz biliyoruz. Kimsenin istatiksel olarak da çok inanmadığı bir tablo var o yüzden şimdi buna rağmen bunu kabul edeceğiz. Ülke bu gerçeklikle yönetilmeye devam edecek ve bu koşullara göre mücadeleyi nasıl sürdüreceğimizi ortaya koymak zorundayız. Mücadeleyi devam ettirmek zorundayız, kimsenin buradan bir adım bile geri atmaması gerekiyor”

“UMUT OLABİLEN BİR İKTİDAR ALTERNATİFİNİN İNŞA EDİLMESİ ZORUNLULUKTUR”

Bazı şeyler için erken olduğunu ama tüm bu sürecin siyasi olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen İşleyen; “Toplumun en az yüzde 60’ının hayır dediği bir şey her koşulda kazanılmalıydı ve bunun imkanları vardı ve bunun neden başarılamadığı bir tartışma konusudur. Buradan çıkarılacak dersler vardır. Elbette bunları konuşacağız ama nasıl mücadele edeceğimiz konusunda bu rejimi kabul etmeyen büyük bir kesimin bu mücadele iradesini kaybetmemesi gerekir. Çünkü bu iktidarın en iyi başardığı şey -bugün pek başaramadı ama- muhalif kesimin, direncini ve kararlılığını kırmak, demoralize etmek ve kendisine oradan bir yol açmak. Asla bu sonuçlara bakarak bir kaybetme duygusu içerisinde demoralize olmamak gerekir. Bu toplumun belki sandığa gitmemiş olan, belki AKP’ye oy vermeyi tercih etmiş olan emekçi yoksul insanlarına güven verecek bir çıkış yolu sunacak bir iktidar seçeneğinin oluşturulamadığı da bir gerçektir. Önümüzdeki dönem mücadelesinin bu iktidara karşı halka güven veren, yarınları için birikmiş toplumsal sorunları için bir umut olabilen bir iktidar alternatifinin inşa edilmesinin zorunluluk olduğu ortada. Biz ilk seçim sonucunda da bu seçimlerin çağrısının sola çağrı olduğun söylemiştik. Diğer seçim düzenin, işsizliğin, özelleştirmenin, eğitimde sağlıkta yaşanan çözülmelerin yarattığı sorunlara sahip çıkan bir siyasete toplum bugün çağrı yapıyor. Toplum bugün siyasetin kimlikler, mezhepler, etnisiteler temelinde yaşanan kutuplaşmadan çıkaracak bir iktidar alternatifi böyle inşa edilebilir. Halkın acil sorunlarının taşıyıcısı olacak bir toplumsal devrimci muhalefet artık bu ülkenin en acil ihtiyacıdır. Bunun örgütlenmesi gerekiyor. Bu örgütlenmediğinde bütün seçim süreci son 10 15 gündür birkaç konu üzerine gitti. Göçmen karşıtlığı, kim daha terörist tartışmaların üzerine bina edildi ve toplumun bütün sorunları -bu ülkede insanlar hastaneye gidemiyor, yoksul çocukları eğitim alamıyor, depremzedeler hala su bulamıyor- siyasetin konusu olamadı. Siyasetteki taraflaşmanın ana meselesi haline gelemedi. Toplumun acil ve birikmiş sorunları siyaset dışında kaldı, etnisite-mezhep temelli bir tartışmada bu kutuplaşmanın yaşanması bu sonuçların oluşmasına çok büyük katkı sağladı. Özellikle krizden ve AKP’den bunalmış yurttaşların oy vereceği bir alan açılamadı ve orada kaldı insanlar. Esas olarak muhalefet çizgisinin nasıl oluşacağı çok önemli, halkın bugün yaşadığı ekonomik sosyal çöküş karşısındaki gündelik, insani sorunlarına sahip çıkan bir muhalefet hattının inşa edilmesi çok önemli. Belki her iki seçimin ana çağrısı da düzen eleştirisine dayanan sol devrimci bir siyasetin güçlenmesi çağrısıdır. Yoksa insanlar bu siyaset iklimi sürdüğü sürece böyle bir kısır döngüde kalır.”

Beş benzemezin bir araya gelmek zorunda kaldığı, siyasetin pazarlıklarla döndüğü bir siyaset ikliminin devam edemeyeceğini vurulayan İşleyen; “Ülke karanlık çukur içerisine çekilmiş durumda. Hem rejim hem de bu sömürü düzeninin yarattığı siyaset de böyle devam edemez. Soldan radikal bir müdahale bugünün en acil ihtiyacı ve sorunu olarak ortaya çıkmış durumda” dedi. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

TİP: İnadımız da umudumuz da ayakta!

SONRAKİ HABER

DİSK YK Üyesi Seyit Aslan: Mücadele sandıklarla sınırlı değildir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa