29 Mayıs 2023 00:57

Montajlı, kumpaslı, tek sesli seçim süreci!

Seçim döneminde AKP iktidarı devletin bütün gücünü kullandı, muhalefete baskıda sınır tanımadı. İkinci tur öncesi de muhalefete yönelik sansürler ve seçim güvenliğine ilişkin baskılar hız kesmedi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde AKP iktidarı devletin bütün gücünü kullandı, muhalefete dönük baskılarda sınır tanımadı. Cumhurbaşkanlığının ikinci turu öncesi de muhalefete yönelik sansürler ve seçim güvenliğine ilişkin baskılar hız kesmedi.

Türkiye tarihinin en kritik seçimlerini geride bırakırken bu dönemde muhalefete yönelik engellerin ardı arkası kesilmedi. 14 Mayıs’a kadar kamu gücünü arkasına alan AKP iktidarı baskılarını arttırırken 28 Mayıs seçimine kısa bir süre kala yaşananlar da adaletsiz bir seçim süreci yaşandığını kanıtladı.

Seçim süreci Erdoğan’ın adaylığı tartışmalarıyla başlamıştı. Anayasa’nın 101’inci maddesi açık şekilde “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” deniyordu. Bunun tek istisnası, cumhurbaşkanlığının ikinci döneminde Meclis’in seçim kararı almasıydı. Ancak Erdoğan meclisi feshetti ve ülkeyi erken seçime götürdü. Anayasa ayaklar altına alınarak Erdoğan üçüncü kez aday oldu. Bundan sonra ise Erdoğan ve AKP kamu gücünü arkasına alarak seçim kampanyası süreci yürüttü. Erdoğan kamu kaynaklarıyla 14 günde 15 açılış yaptı.

KAMU GÜCÜYLE ÇALIŞMALAR

Seçim sürecinde en çok tartışılan konulardan biri de 17 bakanın milletvekili adayı olması oldu.  Hukukçular bakanların “seçilmiş” değil “atanmış” kamusal statüleri olduğu değerlendirmesini yaptı. Anayasa’nın 76’ncı ve Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 18’inci maddesinde yer alan “Yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri” tanımına işaret eden hukukçular, bakanların da bu tanıma dahil olduğunu, bu nedenle istifa etmeleri gerektiğini vurguladı. Ancak AKP yine hukuku ayaklar altına aldı, bakanlar milletvekili adayı oldu. Bakanlar adaylık sürecinde devlet gücünü arkasına alarak kampanya yaptı. Bu durum da eşitsiz bir seçim süreci olduğunun kanıtlarından oldu.

MUHALEFET DÖNÜK ÇOK SAYIDA SALDIRI

Seçim döneminde muhalefetin seçim çalışmaları da çok yerde engellendi. CHP ve İYİ Partinin seçim büroları saldırıya uğradı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da iktidarın hedef göstermesiyle Erzurum’da taşlı saldırıya uğradı. Yeşil Sol Partinin üyeleri de seçim sürecinde gözaltına alındı, tutuklandı. Yeşil Sol Partinin seçim sürecinde propaganda yapması da birçok yerde engellendi.

MEDYA SADECE ‘ERDOĞAN’ DEDİ

Seçim dönemine damga vuran olaylardan biri iktidara yakın medyanın tutumu oldu. Muhalefet büyük bir sansüre uğrarken CHP lideri ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na süre dahi vermedi, neredeyse bütün programlarda AKP’li isimler konuk edildi. TRT de AKP’nin bir propaganda aracına dönüştü. Bu süreçte TRT, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 48 saat, Kılıçdaroğlu’na ise sadece 32 dakika ayırdı. Özellikle medyanın bu tutumu hem ulusal hem de uluslararası kuruluşlardan büyük tepki aldı. Son olarak medyanın seçim sürecindeki tutumunu sert bir dille eleştiren Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), medyanın muhalefete karşı uyguladığı sansüre ilişkin açıklama gerçekleştirdi. Erdoğan’ın medya üzerinden seçimleri kazanabilmek için her şeyi denediğini vurgulayan RSF, “Yıllar geçtikçe bağımsız gazetecilere yönelik topyekûn baskı ve hapis cezaları, devletin medya üzerindeki kontrolünün artırılması, Türkiye’nin en büyük özel medya grubunun hükümet yanlısı bir milyarder tarafından alınması Erdoğan’a ulusal medyanın yüzde 85’ini verdi” açıklamasını yaptı.

ERDOĞAN MONTAJI KABUL ETTİ

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim süreci boyunca muhalefetin Kandil ile bağlantıları olduğu yönünde iddialarda bulundu. Erdoğan, mitinglerinde PKK yöneticilerinden Murat Karayılan’ın Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim şarkısına montajlanan videoyu izletti. 22 Mayıs’ta TRT yayınına katılan Erdoğan, söz konusu videonun montaj olduğunu itiraf etti.

SANDIK GÜVENLİĞİNE TEHDİT

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan’ın Süleyman Soylu’nun hedef aldığı Oy ve Ötesi Derneği’nin sandıklara yaklaştırılmaması için emniyet müdürlerine talimat verdiği iddiası da 28 Mayıs seçimleri öncesi tartışma konusu oldu. Büyük kentlerde Kılıçdaroğlu'nun oy potansiyelinin yüksek olduğu okullar için İçişleri Bakanlığı'nın özel bir görevlendirme yapıldı. Pehlivan, "Görünen o ki 1’inci sınıf Emniyet müdürleri o okullarda Oy ve Ötesi üzerinden gelen yasal müşahitleri sandığa yaklaştırmamak için bir çaba içinde olacak.” ifadelerini kullandı.

LED EKRAN YASAĞI

Bu dönemde muhalefetin seçim kampanyalarının engellenmesi için iktidar bütün gücünü kullanmaya devam etti. İktidarın benzer provokasyonlarından biri de Bursa’da yaşandı. Bursa Osmangazi İlçe Seçim Kurulu, AKP’nin hukuksuz talebini kabul ederek Cumhuriyet Halk Partisi’nin Kent Meydanı’nda LED ekran kurmasını yasakladı. Kararın CHP ve İYİ Partili üyelerin muhalefet şerhine karşın oyçokluğuyla alındığını belirten CHP Bursa İl Başkanı Turgut Özkan, “Alınan kararın içeriğine bakıldığında sudan sebeplerle itiraz edildiğini, Kent Meydanı Bursa Valiliği’nce ilan edilen resmi miting alanı olmasına karşın bu gerçek göz ardı edilerek LED ekran kurulumunun yasaklandığını görüyoruz. Bu kararın hukuki değil, siyasi olduğunu düşünüyoruz” dedi. CHP İl Başkanlığı, Kent Meydanı’na kurduğu LED ekrandan Kılıçdaroğlu’nun TBMM grup toplantılarındaki konuşmalarından kesitlerin yanı sıra sosyal medyada Babala TV’de yaptığı konuşmaları yayımlamıştı.

KIŞLAYA ERDOĞAN POSTERİ

Muhalefetin önüne taş koyan iktidar cenahı ise seçim kampanyalarını okul, cami ve kamu kurumlarında sergilemeye devam etti. Son olarak AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın afişlerinin kışlaya kadar girdiği iddia edildi. Sözcü’nün haberine göre Ankara'da Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu’nun tel örgüleri Erdoğan'ın posterleri ile donatıldı. Bir bölümü taşınan, halen eğitim verilen ve askeri sınavlar da yapılan birliğin tel örgülerine asılan posterlerde “Doğru adamla yola devam” ifadesi yer aldı.

BAROYA ENGEL

Seçime sayılı günler kala İzmir’de bulunan Güzelbahçe İlçe Seçim Kurulu, İzmir Barosu’na Yüksek Seçim Kurulu’nun kararlarını gerekçe göstererek barolara kayıtlı başkan ve üyelerinin seçimlerde gözlemci olarak görev yapamayacaklarını ifade eden bir yazı gönderdi. İzmir Barosu ise Güzelbahçe İlçe Seçim Kurulu’na verdiği yanıtta, avukatların 298 sayılı Kanun çerçevesinde tercih ettikleri siyasal partilerin müşahit kartları veya itiraza yetkili kişi belgeleri ile sandık bölgelerinde müşahit ya da itiraza yetkili kişi olarak görev yaptıkları ifade edildi. Yanıtta, “Aynı çalışma 28 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı 2’nci tur seçiminde de yapılacaktır” denildi. (POLİTİKA SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Deprem bölgesinde Erdoğan oyunu korudu

SONRAKİ HABER

Bölgede demokrasi ve değişim talebi sürdü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa