Boğaziçi Üniversitesi Onur Yürüyüşü davası başladı
70 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin yargılandığı dava İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Fotoğraf: DHA
Boğaziçi Üniversitesi’nde 2022’nin mayıs ayında yapılan Onur Yürüyüşü’nde darbedilerek ve ters kelepçeyle gözaltına alınan 70 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin “kanuna aykırı yürüyüşe katılarak ihtara rağmen dağılmamak” ve içlerinden iki öğrencinin de “görevi yaptırmamak için direnmek” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul Adliyesi’nde 09.30'da İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. 70 öğrencinin duruşması 29-30 Mayıs ve 1 Haziran olmak üzere üç parçada görülecek.
TERS KELEPÇELİ GÖZALTI
Geçtiğimiz sene 20 Mayıs’ta Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Onur Yürüyüşü’nde kampüs içerisinde yürüyen 70 öğrenci işkenceyle gözaltına alınmış, kampüs girişine x-ray cihazı konularak kampüs kapısında bekleyen öğrencilerin x-ray cihazından eşyalarını geçirmeden okullarına alınmamaları üzerine öğrenciler kampüs kapısında kalmıştı.
İşkence ve tacizle suçlanan ve hakkında birçok dava açılan polis müdürü Hanefi Zengin’in eşliğinde darp ve ters kelepçeyle gözaltına alınan 70 öğrenci hakkında “kanuna aykırı yürüyüşe katılarak ihtara rağmen dağılmamak” suçuyla İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı.
“KİMSE BİR İHTAR DUYMADI”
20 Mayıs’ta gözaltına alınan öğrencilerden Mert o gün yaşadıklarını, “Hep birlikte yürüyüşe başladık, önümüze engeller çıktı ama yürüyüşümüzü devam ettirdik. Basın açıklamasını okumadan hemen önce bir polis müdahalesi gerçekleşti. Müdahalede arkadaşlarımın da ifadelerinde tekrar ettiği üzere bir ihtar olmadı, kimse bir ihtar duymadı. İhtar yapılmamasına rağmen abluka altına alındık ve orada müzakere etmeye çalıştık. O gün orada Hanefi Zengin vardı, kim olduğunu bilmiyordum o zaman, o gün öğrenmiş oldum. İhtar yapılmadı, ‘Bize bir tahliye koridoru açın ve dağılalım’ dememize rağmen izin verilmedi. Hatta ‘ya seve seve ya da döve döve alacağız’ gibi bir ifade kullandı. O anda sinir krizi geçiren, astımı olduğu için panik atak geçirenler oldu. Biz de o insanları aldık ve koridordan geçirmek suretiyle otobüslere geldik, mukavemet de yoktu. Buna rağmen çoğu arkadaşımız ters kelepçelendi, kiminin kafası otobüs kaportalarına vuruldu” şeklinde anlattı.
10 saate yakın bir süre gözaltında kalan öğrencilerin tuvalete gitmek istediklerinde ters kelepçelerin çıkarılmamaya çalışıldığını söyleyen Mert polisin doktor muayenelerine girdiğini ve kendisi ısrarla alabilmiş olsa da bazı öğrencilerin bu sebeple darp raporu alamadığını da ekledi.
“YARGININ NASIL ARAÇ HALİNE GELDİĞİNİ GÖRÜYORUZ”
Davanın bir psikolojik harp gibi geçtiğini ifade eden Mert, “6 saat geçti hala bitmedi. Bu dava bence yargının siyaset eliyle nasıl araçsallaştırıldığını gösteriyor. Biz ifade vermeye karakola gittiğimizde bizimle usulüne uygun ifade almamaya çalışan polis bize ‘Zaten 2911’den yargılanıyorsunuz, hepiniz beraat alacaksınız' demişti. Bu trajikomik değil mi? Polis memuru bile hiçbir işe yaramayacak bir dava olduğunu biliyor ama biz yine de 70 kişi davayla uğraşıyoruz” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)