30 Mayıs 2023 17:08

Güvenli bir yaşam için mücadeleyi büyütme vakti

“İkinci turda Musa’yı getirmek değil, firavunu göndermek anlayışıyla hareket edeceğim. 29 Mayıs sabahı Millet İttifakı kazanırsa bir muhalif olmaya devam edeceğim.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Paylaş

Bilkent Üniversitesi öğrencisi

 

14 Mayıs seçimleri Cumhur İttifakı’nın üstünlüğü sağladığı, Erdoğan’ın ise %49.5 alarak ikinci tura önde gireceği bir şekilde tamamlandı. Kadınların en temel haklarını ellerinden alacağını iddia eden Siyasal İslamcı partilerin parlamentoya girdiği bir atmosferde, biz de Bilkent Üniversitesinde okuyan kadınlarla değerlendirmelerini ve ikinci turda tercihlerinin ne olacağını konuştuk.

Matematik bölümü 4. sınıf öğrencisi bir arkadaşımız ilk turdaki sonuçlarda büyük hayal kırıklığı yaşadığını belirtiyor. “Oy kullandığım yerde, Malatya’da müşahittim. Bulunduğum sandıkta ilginç derecede Yeniden Refah oyu çıktı. Kendilerinin kadın hakları konusundaki görüşlerinin netliğine de bakarsak içinde yaşadığım çevreye karşı bir yabancılık ve güvensizlik hissi verdi bu durum.” Seçim sonuçlarının güvenirliğine dair şüpheleri olduğunu ifade eden arkadaşımız, seçmenlerin büyük çoğunluğunun yaratılan ayrımcılığın farkında olmadığını söylerken onlara ulaşılmadığı için muhalefet hakkındaki kaygılarının aşılamadığını düşündüğünü söyledi. İkinci tura dair beklentilerini sorduğumuzda ise “İkinci turda Musa’yı getirmek değil, firavunu göndermek anlayışı ile hareket edeceğim. 29 Mayıs sabahı Millet İttifakı kazanırsa bir muhalif olmaya devam edeceğim fakat en azından muhalefet yapabileceğim bir alan açılacak ya da bir kadın olarak 6284 sayılı kanunun var olmaya devam ettiğini bileceğim, bu yüzden ikinci turda gidip oyumuzu atmamız gerekiyor” şeklinde yanıt verdi. İkinci turda Erdoğan’ın kazanması halinde daha sıkı bir şekilde yan yana durmamız gerektiğinin altını çizen arkadaşımız, “Üzerimizdeki baskı artacak, bu yüzden her açıdan dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor. Bu baskılar kaldırması kolay şeyler de değil. Örneğin bazı arkadaşlarımızı intihara sürüklüyor, geçen gün de mektubunu okuduğumuz bir kız kardeşimiz gibi. O açıdan önümüzdeki dönem yaşamak için dayanışma içerisinde olmalıyız” diyerek dayanışmanın önemine dikkat çekti. HÜDA-PAR ve YRP gibi partilerin parlamentoda olacak olmasından 2 temel noktadan endişeli olduğunu ifade eden arkadaşımız, “Bu akımın 90’lı yıllardaki eylem biçiminin korkunçluğundan dolayı endişeliyim ve Müslüman kimliğim ile bir feminist kadın olarak bu partilerin oluşturduğu algı benim hareket alanımı da kısıtlayan bir duruma sürüklüyor. Konca Kuriş bu düşüncemi besleyen bir örnek mesela” diyerek kendini ifade etti.

“İKTİDARIN KARŞISINDA DURMAK İÇİN KAPSAYICI BİR ÖRGÜTLÜLÜK ŞART”

Siyaset bilimi doktora öğrencisi bir kadın arkadaşımız ise ilk turda AKP’nin başkanlık sistemine geçildiğinden beri en düşük oyunu aldığının altını çizerken, sayımlardaki usulsüzlük, Millet İttifakı paydaşlarının yeterli oyu alamaması vb. sebeplerden dolayı muhaliflerin seçimi olumsuz yorumladığını ifade etti. İkinci turda yine de Erdoğan’ın kazanmasının daha muhtemel olduğunu düşünen arkadaşımız, “Var olan seçmene güven tahsis etmek, oy kullanmayan seçmenin sandığa gitmesini sağlamak ve seküler milliyetçi oyların bir kısmını devşirmek gibi stratejilerle Kılıçdaroğlu’nun kazanması da ihtimal dahilinde diye düşünüyorum” dedi. Erdoğan’ın kazanması durumunda ise “Devletin bütün aygıtlarını elinde bulunduran ve 21 yıldır tepeden tırnağa kendi ağlarını oluşturan iktidarın karşısında durmak için kapsayıcı bir örgütlülük şart. Değişimin ve dönüşümün seçime indirgenemeyeceğini anlayıp yerelden başlayarak değişimi örgütlememiz gerekiyor. Ayrıca Millet İttifakı’nın bileşenlerinin, bu haftaki sessizliklerine dair bir özeleştiri vermesi gerekir diye düşünüyorum. Bunun dışında CHP’nin özeleştirisi ise yerel siyasetin dinamiklerini kavrama ve buna dair uzun vadeli aksiyon alma konusunda olmalı” diyerek düşüncelerini ifade etti. HÜDA-PAR ve Yeniden Refah gibi partilerin mecliste olması sorusuna ise, “Öldürülmeden ve fiziksel/psikolojik/cinsel şiddete uğramadan gönlümüzce hareket edip kamusal alanın bir parçası olduğumuz bir Türkiye’den her geçen gün daha da uzaklaşırken; kadınların ve LGBTİ+ların şimdiye kadarki kazanımlarını ellerinden almak isteyen bu partilerin mecliste olması elbette endişe verici. Kadınlar olarak haklarımızı örgütlülük ve mücadele yoluyla elde ettik. Bu örgütlü kötülüğün karşısında ancak mücadeleyle durabileceğimizi de en iyi biz biliyoruz, dün olduğu gibi bugün de mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” diyerek yanıt verdi.

ÖNCEKİ HABER

Umutsuz değiliz, sorumluluklarımız var

SONRAKİ HABER

Birbirimizden başka kimsemiz bir araya gelmekten başka çaremiz yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa