30 Mayıs 2023 18:12
/
Güncelleme: 17:14

Kadın düşmanlarına karşı buradayız

Fakültelerden sınıflara kendi taleplerimizi örgütleyecek mekanizmaları genişletmeli, daha güvenli bir kampüsü yarın değil şimdiden birleşerek kurmalıyız.

Kadın düşmanlarına karşı buradayız

İllüstrasyon: Freepik

Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu üyesi bir öğrenci

İstanbul Sözleşmesi’ni bir gece kararnamesiyle kaldıran AKP iktidarı, ittifak olduğu partilerle birlikte açıkladıkları seçim beyannamesinde kadınların can güvencesi olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine dair yasayı kaldıracaklarına ilişkin “seçim vaadi” verdiler. HÜDA-PAR ve YRP gibi Siyasal İslamcı partilerle oluşan bu ittifakın verdiği “seçim vaatlerinin” üniversitemizdeki genç kadınlar içinde karşılığı; gelecek kaygısının arttığı, seçimi Erdoğan kazanırsa yaşamından bile endişe edeceği karanlık bir tabloyla betimleniyor. Ülke genelinde yarattığı havayla kadınların üstünde baskıcı ve gerici bir tutum izleyen iktidar, seçime giderken güç kaybettikçe kadınlar üzerindeki gerici politikalarını da artırmıştı. Bu politikaların üniversitelerimizde karşılığını artan ve uzun süreçler sonunda cezasız kalan taciz ve şiddet olayları, güçlüklerle kurulan kadın topluluklarının bir etkinlik yapabilmek için bile bir sürü zorlayıcı bürokratik süreçlerden geçmesi, fakültelerden bölümlere cinsiyetçi dil ve cinsiyetçi bir eğitimin dozunun artırılması olarak gördük, görmeye devam ediyoruz. Kadınların kampüs içerisinde yaşadıkları gerginliklerinin yanına gelecekte iş bulamama korkusu da ekleniyor.

MÜCADELE ETMEZSEK SONUÇLAR AĞIR OLABİLİR

İlk turdaki seçim sonuçlarıyla birlikte siyasal İslam’ı temsil eden bir partinin mecliste vekil çıkartması ve diğer ittifak patilerinin de gerici kadın politikalarıyla mecliste çoğunluğa sahip olması, kadınların haklarının ve hayatlarını kısıtlanmasına yönelik girişimlerin artacağı bir dönemi bize işaret edebilir. Cumhur İttifakı’nın mecliste çoğunluk kazanmasının sonuçları, siyaseti “siyasetçilere” bırakırsak irademizi meclisle, sandıkla daraltıp mücadele etmezsek ağır olabilir. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinden sonra bir pazarlık malzemesi haline getirilen 6284’ün tartışılmaya başlanması, üniversitelerde kadın topluluklarını kapatma girişimleri veya içeriğinin denetlenmesine yönelik kararnameler çıkarılması, öğrencilerin bir araya gelebilecekleri alanları daha da daraltmak, akademide eşitsizliği daha da artırmak gibi zaten önceden giriştikleri eylemleri artırmaya yönelik uygulamaları önümüze çıkarmaları çok olası.

AKP iktidarı boyunca kadınların haklarını ve kazanımlarını her ne kadar geriletse de umutsuz ve karanlık bir tablo olarak karşımıza çıkan bu son durumda bile en ufak bir hakkımız kaldıysa bu kadınların mücadelesiyle kazanılmış ve kalmıştır. Tabloya bu açıdan bakıp kazanımlarımızı büyütmek için bir dahaki seçimleri beklemeye ihtiyacımız olmadığını düşünürsek o umutsuz tablonun yerini kendi hikâyemizi yazdığımız umutlu ve iyimser bir tablo alabilir. Artık haklarımız için bireysel olarak mücadelenin sorunlarımızı azaltmadığını görüyoruz. Bizler, tüm kadın ve kuirler; fakültelerden sınıflara kendi taleplerimizi örgütleyecek mekanizmaları genişletmeli, daha güvenli bir kampüsü yarın değil şimdiden birleşerek kurmalıyız.

Evrensel'i Takip Et