Seçimi kaderimizin belirleyicisi olarak görmemeliyiz
Vazgeçmişliğimiz, iktidarın tepemize binmesine sebep oluyor. Seçimi kaybedersek yurt dışında mülteci olmak istemiyorum. Seçimi kaybetsek dahi ülkeyi yaşanabilir kılmak için çalışmak istiyorum.
Fotoğraf:Alex Radelich/Unsplash
ODTÜ öğrencisi
Seçim sonuçları beni hayal kırıklığına uğrattı. Bunda anket sonuçlarının büyük oranda Kemal Kılıçdaroğlu lehine olmasının payı büyüktü. Yine de sonuçlar, halkın çoğunluğunun değişim istediğini de gösterdi. AKP’nin başarısızlığı artık görmezden gelinemez bir konumda. Seçim sonuçları, halktaki farkındalığın arttığını gösterdiği için umut verici. İkinci turda daha farklı bir tabloyla karşılaşacağımızı umuyorum.
Milletvekilliği seçimindeyse bence en etkili faktör, muhalefetin başarısız siyaseti. İnsanları yeterince uyarabildikleri ya da halka inebildikleri bir durum maalesef ki yok, AKP tarafından yaratılan algı sonucunda çoğu seçmen muhalefete yönelik ortaya atılan “terörist” vb. ifadeler karşılık buluyor. Muhalefetin bu algıyı yıkma anlamındaki çalışmalarını yetersiz buluyorum.
HALK DÜŞMANI PARTİLER MECLİSE GİRDİ
MHP, Zafer Partisi ve İYİP gibi milliyetçi partilerin oy artışını mülteci akınlarına bağlıyorum. YRP ve HÜDA-PAR gibi partilerse AKP’nin yıllar boyunca Gezi Olayları’nı şiddetle baskılayışı ve sonrasında İstanbul Sözleşmesi'nin feshiyle oluşturduğu temelle birlikte artık insanlar tarafından o kadar radikal görülmüyor, en azından AKP seçmeni tarafından. Örneğin Çankaya'da DEVA’nın adaylarının seçilmemesi için İYİP'e oy veren CHP seçmeni oldukça çoktu fakat benzer bir durum AKP seçmeninde görünmedi. Cumhur İttifakı'na verilen oylarla YRP ve HÜDA-PAR'ın meclise girişi çok üzücü ve tehlikeli. Bu tarz partilerin de Süleyman Soylu ve Erdoğan tarafından yüceltilmesi, “Artık terörle bağlantıları yok” denmesi ve bu isimlerin “kefil olması” AKP seçmenini bu ittifaklara ikna etti. Bence seçim sürecinde bu partilerin ne kadar tehlikeli olabileceği muhalefet tarafından yeterince anlatılmadı. Meclisteki çoğunlukları ise açıkçası beni korkutuyor, Cumhurbaşkanlığı seçimini kazansak bile yasama konusunda problemler olabilir, herhangi bir öneriyi sırf hükümet başarısız olsun diye kabul etmeme gibi bir politika izleyebilirler. İktidar, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de başarılı olursa kadınlar olarak haklarımız şimdikinden de çok tehlikeye girebilir. Bu anlamda her türlü demokratik hakkımız için aktif bir mücadele izlememiz gerekecek.
UMUDUMUZU YİTİRMEYECEK, HER ZAMAN MÜCADELE EDECEĞİZ
Ben de seçime olabildiğince hazırlıklı olmaya ve olumlu bakmaya çalışıyorum. Erdoğan seçimi ikinci tura bırakması beklenen biri değil, belki yabancı basındaki “diktatör imajını” silmek için yaptı ama yine de bence imkanı olsaydı seçimi ilk turda kazanmayı öncelerdi. İkinci tur olumlu sonuçlanabilir ve başarılı olabiliriz. Seçim güvenliğindeki eksiklikleri CHP'nin anladığını umuyorum, bu alamda daha iyi bir yol izlemeliler. Ben de ülkemin yaşanabilir olması için ne yapmam gerekiyorsa yapmak istiyorum.
Seçimden sonra da ne olursa olsun ülkemiz için aktif bir çalışma sergilememiz gerekeceğinden seçimi kaderimizin belirleyicisi olarak görmek bence yanlış. Vazgeçmişliğimiz, ayrıştırıcı politikaların artmasına ve iktidarın daha fazla tepemize binmesine sebep oluyor. Seçimi kaybedersek yurt dışında mülteci olmak istemiyorum. Seçimi kaybetsek dahi ülkeyi yaşanabilir kılmak için çalışmak istiyorum. Mevcut umutsuzluk da oldukça anlaşılabilir. Ben ev sahibi olmayı düşünemiyorum bile. Bu ne kadar yıpratıcı olsa da içine düştüğümüz yalnızlıktan iyidir. Benzer durumları yaşıyoruz ve birbirimize sahip çıkmalıyız, seçim nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın.