01 Haziran 2023 01:30

Sütte artan maliyet hem üreticiyi hem de tüketiciyi vurdu

1 Haziran Dünya Süt Günü’nde süt tüketimi artan fiyatlardan dolayı gerilerken süt üreticileri maliyetleri karşılayamadığı için hayvanlarını kesime gönderiyor.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Ramis SAĞLAM
İzmir

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) tarafından 2001 yılında alınan kararla 1 Haziran “Dünya Süt Günü” ilan edildi. Hayvansal kaynaklı gıdalar arasında süt insanoğlunun beslenmesinde vazgeçilmez bir öneme sahip.

Süt özellikle bebeklerin, çocukların ve yaşlıların beslenmesinde içerdiği yeterli ve dengeli protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineraller nedeniyle temel gıda maddeleri içinde en ön sıralarda yer alıyor. 5 yaşındaki bir çocuğun içtiği bir bardak sütün (250 ml) günlük protein ihtiyacının yüzde 48’ini, kalori ihtiyacının yüzde 9’unu karşıladığı biliniyor.

1 Haziran Dünya Süt Günü’nde sütün önemini TMMOB’ye bağlı Gıda Mühendisleri Odası (GıdaMO) İzmir Şube Başkanı İ. Uğur Toprak ve süt üreticisinin sorunlarını İsmail Anlayışlıol ile konuştuk. 

‘SÜT ÜRETİMİ DE TÜKETİMİ DE DÜŞÜK’ 

Dünyada ve Türkiye’de süt üretimi ve tüketimi istatistiklerini değerlendiren Toprak, “FAO’nun 2019 yılı verilerine göre ülkemiz 20.8 milyon ton inek sütü üretimi ile dünyadaki sekizinci sırasını 9 yıldır korurken, Avrupa’da ise Almanya’nın (33.1 milyon ton) ve Fransa’nın ise (24.9 milyon ton) ardından üçüncü sırada yer alıyor. IDF verilerine göre kişi başı 100 litre üzerinde içme sütü tüketimi en yüksek olan ülkeler Avustralya, Yeni Zelanda ve Kuzey Avrupa ülkeleri. Bu ülkeleri yaklaşık 70 litre ile Kuzey Amerika ülkeleri takip ediyor. Aynı dönem içinde Türkiye’de içme sütü tüketimi miktarının kişi başı yaklaşık 41 litre olduğu tahmin edilirken, gelişmiş ülke oranlarına göre oldukça düşük” dedi.

‘OKUL SÜTÜ PROJESİ GÜNCELLENMELİ’ 

Yüksek enflasyondan dolayı süt fiyatlarının arttığını ve gelir düzeyi düşük ailelerin ulaşmakta zorlandığını ifade eden Toprak, “Süt tüketimi çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi için önemli. Bu yüzden her çocuğun süte erişim hakkı olmalı. Sağlıklı nesiller yetiştirilebilmesi için her çocuğun yeterli düzeyde süt tüketebilmesinde devletin sorumluluğu bulunuyor.2012-2019 yılları arasında uygulanan ‘okul sütü projesi’ güncellenerek yeniden devam ettirilmeli. Süt ve süt ürünleri fiyatlarının toplumun her kesiminin kolaylıkla ulaşabileceği seviyelerde tutulması sağlanmalı” diye konuştu. 

Türkiye’deki süt tüketimi ile ilgili en büyük sorunlardan birinin bilgi kirliliği olduğunu belirten Toprak, “Bireylerin her konuda olduğu gibi süt ile ilgili olarak da doğru ve güncel bilgilere sahip olma hakları var. Bizler süt ve ürünlerinin tüketimini önermeye, üretimde sürdürülebilir ve güvenli mekanizmaların kurulmasını ve üreticinin hak ettiği refah seviyesine ulaşmasının sağlanmasını vurgulamaya devam edeceğiz. Süt ve ürünleri ile ilgili yanıltıcı ve hiçbir bilimsel dayanağı olmayan kampanyalara karşı durmaya devam edeceğiz” dedi. 

SOKAKTA SATILAN SÜTE DİKKAT 

Toprak, ambalajsız olarak satılan sütlerin dayanma süresinin uzatılması amacıyla kimyasal maddeler katılabildiğini ve yağı alınarak su ilave edilebildiğini veya değişik hileli işlemler uygulanabildiğini söyledi. Toprak, “Süt ve süt ürünlerindeki denetimler artırılmalı, sokak sütü ve kayıt dışı üretime izin verilmemelidir. Hem kalite hem de verimlilik açısından daha faydalı olduğu bilinen pastörize veya UHT (uzun ömürlü) süt tüketiminin yaygınlaşması için çaba gösterilmesi gereklidir” diye ekledi.

‘ARTAN MALİYETLERDEN DOLAYI HAYVANLARIMI KESİME GÖTÜRDÜM’

Foça’da 24 yıldır büyükbaş süt üreticiliği ile uğraşan İsmail Anlayışlıol, yem fiyatlarının devamlı zamlanmasından dolayı maliyetlerin arttığını söyledi. Anlayışlıol, “Daha önce 10 tane büyükbaş, 50 tane küçükbaş hayvanım vardı. Yüksek girdi maliyetlerinden dolayı hayvanlarımı azaltmak durumunda kaldım. Biz hayvan üreticileri olarak meraların azalması, tarım arazilerinin imara açılmasından dolayı hayvanlarımızı besleyecek yer bulamıyoruz ve kesime gönderip azaltmak zorunda kalıyoruz” dedi. 

‘KESİME GİDEN HER HAYVAN SÜTÜ ZAMLANDIRIYOR’ 

24 Ocak 1980 kararlarıyla birlikte hayvancılığın bitmeye başladığını ifade eden Anlayışlıol, “Devlet hayvancılıktan elini çekerek üreticiyi piyasanın insafına bıraktı ve zorlaşan hayvancılık gitgide azaldı. Yem fiyatları pahalı, süt fiyatları ucuz olduğu için bakımı zorlaşan hayvanlar birçok besici tarafından kesime gönderiliyor” diye konuştu. 

Kesime giden her hayvanın tüketiciye pahalı süt ve et demek olduğunu belirten Anlayışlıol, “Kesime giden her hayvanın yavrusunun da olmayacağı anlamına geliyor. Geçtiğimiz yıl sütü 7 liradan satarken bu yıl 9-10 liradan satabiliyoruz. Buna karşılık yem fiyatları 150 liradan 400 liraya yükseldi. Tüketici ise geçen yıl 12 liraya aldığı sütü bu yılın ilk altı ayında 16 liraya tüketmeye başladı. Daha iki gün önce süte zam geldi. Bugün besicilik yaparak geçimimi sağlayamam. O yüzden gece bekçiliği yapmak zorunda kalıyorum. Sadece ben değil birçok küçük besici artık yavaş yavaş bu işi ek iş olarak yapmak zorunda kalıyoruz” dedi.  

ÖNCEKİ HABER

Hemşire Saliha Tuncel'in ölümüyle ilgili olay yerinde keşif yapıldı

SONRAKİ HABER

Şebnem Aktolga: Çocukların var olma savaşını birlikte veriyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa