Mimi Kalesi’nde hızlı randevu
47 Avrupa ülkesinin Moldova’daki zirvesinde Rusya’ya karşı birlik olduğunu göstermesi gerekiyor.
Fotoğraf: Doğukan Keskinkılıç/AA
Jörg KRONAUER
Junge Welt
“Neredeyse 50 ülke Putin’e karşı”! AFP haber ajansının gurur verici başlığı, “Avrupa Siyasi Topluluğu”nun (EPC) bugün Moldova’da toplanacağı zirvenin ana amacını doğru bir şekilde yansıtıyor. EPC’nin 6 Ekim 2022’de Çek Cumhuriyeti’nde yapılan ilk zirvesi Rusya’ya karşı Avrupa’nın birliğini gösterme amacını taşıyordu. Zirveye Portekiz’den Ukrayna’ya, İzlanda’dan Azerbaycan’a kadar 44 devlet katılmıştı. Bu kez katılım 47 ülkeye kadar çıkacak: Bu arada EPC cüce devletler Andorra, Monako ve San Marino’yu da kazandı. Elbette dışarıda kalacak olan Rusya ve Belarus’un yanı sıra Vatikan hariç, tüm Avrupa kıtası başkent Kişinev’in yaklaşık 40 kilometre doğusundaki Mimi Kalesi’nde hazır bulunacak.
Bir AB yetkilisi önceden şu açıklamayı yaptı: “Moskova’da otururken çok yakınınızda 47 ülkenin bir araya geldiğini görmek önemli bir mesajdır.”
EPC, Avrupa devletlerinin zaman içinde bir araya gelerek oluşturdukları çeşitli formatların en sonuncusu. Geçen yıl biraz utanç verici bir durumdan doğdu: Ukrayna’ya AB üyeliği sözü verilmesi gerekirken maliyet nedeniyle bu sözün yerine getirilmesi istenmediğinden, Kiev için alternatif bir Avrupa üyeliği biçimi bulunması gerekiyordu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, genişletilmiş bir çerçevede büyük bir ihtişamla buluşma fikrini ortaya attı: AB artı ortaklık anlaşmaları olan ülkeler -Ukrayna, Moldova, Gürcistan- artı Rusya’ya karşı durması gereken İngiltere; böylece Kiev, AB dışında Avrupa markasıyla bir formata gösterişli bir şekilde entegre edildi. En azından Moskova’ya karşı safları sıklaştırıyor görünmek için kıtanın diğer ülkeleri de davet edildi: EPC doğdu.
Avrupa sembolizminin ötesinde EPC henüz pek bir şey üretmiş değil. Washington merkezli Avrupa Politika Analiz Merkezi’nden (CEPA) Edward Lucas’ın kısa süre önce bildirdiğine göre Prag’daki kuruluş toplantısı içerik açısından pek bir şey sunmadı, bunun yerine bir tür “jeopolitik hızlı buluşma” fırsatı sundu: Hükümet politikacıları, aksi takdirde nadiren bir araya gelebilecekleri ülkelerden meslektaşlarıyla konuşma şansı buldular. Zirvede alınan tek somut karar ikinci EPC toplantısının Moldova’da yapılması oldu.
Mimi Kalesi’nde yapılan zirveden de çok az şey beklenebilir. Gündem, ikili görüşmeler ve bağlayıcı olmayan bir çerçevede tartışmalar için ortalamadan daha fazla zaman bırakıyor. Ancak AB’nin ortak tartışmaları yapılandırmaya ve ortak içerik üretmeye çalıştığı artık açıkça görülüyor. Alman hükümeti odak noktasının “güvenlik ve istikrar, enerji, yeşil dönüşüm ve ekonomik büyüme” olacağını önceden duyurdu.
AB, EPC’yi bir tür yerleşik Rusya karşıtı bir örgüte dönüştürmeyi başarıyor mu? Niyet açık: Bir hükümet sözcüsüne göre Başbakan Olaf Scholz Mimi Şatosu’nda “Rus emperyalizmine karşı” net bir sinyal bekliyor. Tüm katılımcıların aynı şekilde destek vereceği şüpheli: Rusya ile yakın iş birliğini sürdüren Sırbistan, Ermenistan ve Türkiye gibi devletler de davet edildi. Mayıs ortasında Reykjavik’te yapılan Avrupa Konseyi zirvesinde, siyasi yapıların Rusya karşıtı amaçlarla ele geçirilmesinin marjların parçalanmasına neden olduğu açıkça ortaya çıktı: Avrupa Konseyinin Ukrayna için oluşturmaya karar verdiği hasar kaydına altı üye devlet katılmıyor: Ermenistan ve Azerbaycan, Türkiye, Sırbistan, Bosna-Hersek ve hatta AB üyesi Macaristan. Şimdi, 46 üye ülkesi -artı Kosova- olan Avrupa Konseyinin aksine, EPC açıkça AB’nin egemenliği altındadır. Ancak bu durum, EPC’nin sınırlarında yer alan söz konusu devletlerin siyasi yönelimlerini değiştirmiyor.
AB’nin bu devletleri Rusya’nın yörüngesinden nasıl çıkarmaya çalıştığının bir örneği Mimi Kalesi’nde görülebilir. Önceden gelen haberlere göre Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev müzakereler için burada bir araya gelecek. İki ülke arasında 2020 sonbaharında yaşanan savaşın ardından Rusya başlangıçta iki ülke arasındaki tüm görüşmeleri denetlemişti. Güney Kafkasya’da iktidar hırsları olan AB de böylece oyun dışı kalmıştı. Bu arada Brüksel en azından Moskova’nın yanında Erivan ve Bakü arasında arabulucu olarak kendini yeniden konumlandırmayı başardı. Mayıs ortasında Paşinyan ve Aliyev Brüksel’de görüştüler; geçen hafta da Moskova’da konuştular. Bu perşembe Scholz ve Macron kendilerini arabulucu olarak dayatabilirler. Berlin’de önceden yapılan açıklamalara göre bu, Rusya’nın Güney Kafkasya’daki etkisini biraz geri itme çabasında bir ilerleme olarak görülebilir.
Zirvenin sloganı “Moldova yalnız değildir”. Kişinev’in doğusundaki toplantı Moldova’yı hem dışarıdan hem de içeriden Rusya’ya karşı korumayı amaçlıyor. Dışarıdan, çünkü geçen yıla göre çok daha az sıklıkta da olsa hala zaman zaman Rusya’nın ülkeye olası bir saldırısından söz ediliyor. İçeride ise Cumhurbaşkanı Maia Sandu’nun Batı yanlısı hükümeti Moldova’da tartışmasız bir hükümet. Neredeyse tüm Avrupa’nın katıldığı bir zirveden gelecek sembolik bir destekten zarar gelmez.
Çeviren: Semra Çelik