4 Haziran 2023 04:06

Evrensel’in Okulu-Evrensel Okul

A. Cihan SOYLU

“Anlatılan Senin Hikayendir!”

“Sen” hem tekil, hem kolektiftir: “Hikaye” dikkatli her okurun göreceği gibi esasen gerçek öznesine(işçi sınıfı ve kent-kır emekçileri)  dairdir. Ona atıfla Evrensel’in 27 yıllık yaşam ve kavga sürecinin belirli kesitleri çok sayıdaki evrensel emekçisi tarafından kaleme alınmıştır. “Hikaye”nin büyük ve geniş çerçevesinde, Türkiye ve dünya işçi sınıfı ve emekçilerinin sermaye ve gericiliğin uluslararası ve ülkedeki güçlerine karşı mücadele tarihinin son otuz yıllık sürecine dair nesnel ve öznel koşulları ve gelişmeleri çeşitli yönleriyle yer alıyor. Anlatılan kuşkusuz  aynı zamanda Evrensel ve her alandaki emekçilerinin de hikayesidir.

Birgün Türkiye’de işçi sınıfı ve ezilen toplumsal kesimlerin mücadele tarihinin kapsamlı bir yazımı olacaksa eğer, “Evrensel’in İnadı ve Direnci” kitabının sayfalarında yer alan mücadele ve hayat hikayelerinden yararlanılacağı kesindir. Gerçekler başka türlü yerli yerine oturtulamaz çünkü. Diyarbakır, Van, Siirt, Batman, Antep, Malatya, Maraş, Elazığ, Dersim’den İzmir, Denizli, Balıkesir, Bursa, Kocaeli, İstanbul, Adana ve Antalya’dan Zonguldak’a, Ankara’dan Trakya kentlerine, nerede işçi-emekçi eylemi, grev ve direnişi, şikayeti ve sızısı, iş çinayetlerinde ya da polis saldırıları sonucu yaşadıkları acı ve dramları, yengileri ve yenilgileri, matemleri ve çoşkuları varsa, kiminde tekil işyerleri ve parçalı halleriyle kiminde sektörel ve bölgesel, kiminde ülkeye yayılmış halleriyle bu kitabın sayfalarında yeniden göz önüne gelirler. Evrensel’in okulu evrensel okuldur: Yalnızca ülkenin neresinde hayata; özellikle de işçi ve emekçilerin hayatına dair ne var, ne oluyor ve nasıl oluyorsa onu yazmadı ve yazmıyor Evrensel. Batı Avrupa ülkelerinden Latin Amerika’ya, Mağrip’ten Zimbabve ve Etiyopya’ya, Hindistan, Pakistan ve Çin’den Kanada ve Rusya’ya, Suriye, Irak ve İran gibi komşu ülkelere işçilerin, kadınların, gençlerin, ezilen ulus ve halkların ne tür yaşam koşullarında yaşamaya mahkum tutulduklarını ve buna karşı nasıl ve ne kadar direndiklerini de, ulaşabildiği her yerdeki diğer işçi ve emekçilere bildiriyor ve dayanışmaları için çaba gösteriyor.  Kanadalı altın şirketinin Kaz Dağlarını yağmalamasını da, Ünaldı’daki direnişi de, TEKEL’in tasfiyesini de Akyıl’daki sömürüyü de, Zonguldak madencilerinin direnişini ve Soma’daki büyük katliamı da yazdı ve yazıyor. İşçiler-ve ilgili olan her devrimci onun sayfalarında Aliağa’daki sömürü çarkıyla İkitelli’dekilerin işçiyi mengeneye nasıl sıkıştırdıklarını öğrenir, duyarlılığı ölçüsünde hisseder.  Mücadelenin, direncin, yürüyüşün, işten atılma ve açlığa sürüklenişin protestosunun, mahkum edilişinin bildirisidir Evrensel! Biriktirdiğinin mütevazı büyüklüğüyle ölçüye vurulamayacak gerçekliği, yüz binlerce işçi ve emekçinin ondan bir biçimde yararlanmış olmasıdır. Evrensel sömürülen ve baskı altında tutulan tüm toplumsal kesimlerin sorunlarıyla “dertlenmiş” ve çözüm için mücadelede daha etkin birliklerin oluşumu için çaba göstermiş bir yayın organıdır. İşçilerin, kadınların, Kürtlerin, gençlerin, kent-kır yoksullarının “Hakkını savunmaktan asla vazgeçmeyen” bir gazete olmuştur ve öyle olmaya devam ediyor.

Bu kitapta mücadeleye uyanan yüzlerce genç işçi ve öğrencinin Evrensel okulunda eğitim görürken aynı zamanda fedekarlıklarıyla da birbirlerinin gücü, desteği ve mücadele kardeşleri olarak kaynaşmasının hikayesi de yer alıyor. Bürolarda çalışanlarından ülkenin her tarafında işçilerin, gençlerin, kadınların içinde yer alanlarına; halkın hayat kavgasından (Yaşamın tüm alanları bir direniş ve çalışmayı zorunlu kılar) öğrenerek, ama aynı zamanda bilimsel aklın birikimiyle sömürü düzeninin tüm çirkef ve alçaklıklarının sergilenmesi aracıyla onlara da öğreterek mücadele neferi olmanın anlamı, erdemi, eksikleri, zaafları ve güzellikleri de görülebilir onda.

Eksikliklerinin olduğunu hazırlayanı olarak Hakan Güngör de söylüyor. Bir örnek  gazeteyi sokakta, işyerlerinde, okullarda satarken karşılaşılan çok ciddi zorlukların yeterince yansımamış olmasıdır. Daha yayımlanmaya başladığı ilk günlerden başlayarak genç devrimcilerin polis baskısının yanı sıra paramiliter çetelerin saldırılarını da göze alarak Kartal’da, Merter’de, Sitelerde, ya da ülkenin çok çeşitli diğer kent ve işletmelerinin önünde dağıtmaya-satmaya çalışırken tehdit edildikleri, saldırıya uğradıkları biliniyor.

Evrensel devrimci mücadelenin kazanımı ve mevziidir. Gelenekten geleceğe kurduğu bağ öğrenme-öğretme dersidir. Malatyalı yaşlı annenin gazete dağıtıcısı genç devrimciye, “Denizlerin, Halkın Kurtuluşu’nun gazetesi değil mi, bana da ver...” demesi, biriktirilmiş ve inkardan gelinemeyecek şekilde halkın tarihine kazınmış devrimci değerlerin kuşaktan kuşağa devredilişinin ifadesidir.

O birikimde Düztepe’den Kızıldere’ye; Nurhak’tan Gölbaşı işkencehanelerinde kaybedilen Kenan Bilgin’in direnişine, Didar Şensoy’un boyun eğmezliğinden Fadime ve Teybet Ana’ların direncine, Pendik Tersanelerinde çengele asılı bulunan işçinin bıraktığı yıkımdan ana-babaları gözleri önünde kurşuna dizilen iki-üç yaşındaki küçük çocukların bitimsiz dramı ve acısına nice direniş ve acının yeri var.

Bir mücadele azmidir bu. İşçilerin gazetesi denmesi karşılıksız olmamıştır. Küçümseyenlerinin olduğunu da biliyoruz ve onlar varsın hesabını tarihe versinler.

İleri işçiler, genç devrimciler, baskı ve eşitsizliğe direnen kadınlar, geniş işçi ve emekçi kitlelerinin kendi tarihlerinden öğrenerek burjuvazi ve emperyalist gericiliğe karşı mücadelede daha güçlü birlikler oluşturmaları için bu birikimden yararlanmasını başardıkları oranda, mücadele ve örgütlenmenin bu aracı işlevini o kadar daha iyi yerine getirmiş olacaktır.

Evrensel'i Takip Et