5 Haziran 2023 12:21

Antalya'dan Çevre Günü açıklaması: Antalya gözlerimizin önünde ölüyor!

Dünya Çevre Günü’nde bir bildiri yayımlayan Antalya Kent İzleme Platformu, kıyı işgalinden deniz kirliliğine korunan alanların tahribinden tarımsal zehirlere kentin yaşadığı sorunlara değindi.

Antalya'dan Çevre Günü açıklaması: Antalya gözlerimizin önünde ölüyor!

Fotoğraf: Antalya Kent İzleme Platformu

Yusuf YAVUZ
Antalya

5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde kentteki rant yağmasına ilişkin bir bildiri yayımlayan Antalya Kent İzleme Platformu, kıyı işgalinden deniz kirliliğine korunan alanların tahribinden tarımsal zehirlere kentin yaşadığı sorunlara değindi.

Her yıl 5 Haziran’da kutlanan Dünya Çevre Günü Türkiye’de uzun süredir çevre üzerindeki tahribatların gündeme getirildiği bir yas gününe dönüşüyor. Yasak savıcı resmi törenler, anma ve kutlamaların gölgesinde ülkenin dört bir yanından yıkımın sesleri duyuluyor. Yıkıma karşı yaşamı savunan insanların çabaları, doğal varlıkları birer rant aracına dönüştüren bu büyük yangını söndürmeye yetmiyor. Ülke politikası haline gelmesi gereken çevrenin korunması, bir süredir göstermelik bir söylemden öteye gidemiyor. Antalya Kent İzleme Platformu, çevre yağması konusunda öne çıkan kentlerden biri olan Antalya’daki sorunlara dikkat çekerek, “genelgeyle çevre korunmaz” mesajı verdi.

RESMİ TÖRENLERİN GÖLGESİNDE ÇEVRESİ YAĞMALANAN KENT

Antalya Kent İzleme Platformu’nun 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yaptığı açıklamada çevre haftasının bu yıl Bakanlıkça ‘Temiz Deniz Temiz Dünya’ şiarıyla; deniz, göl ve akarsu kıyısı varsa bu alanlarda, yoksa millet bahçelerinde temaya uygun bir şekilde yapılacağı hatırlatıldı. Etkinliklerin şehir idarecilerinin denize, yoksa uygun buldukları su yüzeylerine depremden etkilenen tüm vatandaşlar adına ve anısına saygı çelengi bırakma merasimi ile başlayacağı belirtildi.

ANMA ÇELENKLERİ, YIKIMIN KEFARETİ Mİ?

On binlerce insanın, yaşanan depremler nedeniyle planlama ilkelerine aykırı oluşturulan yerleşimlerde, zemin koşulları dikkate alınmadığı, imar affına da tabi tutulan denetimsiz, sağlıksız, kaçak ve güvensiz yapıların enkazları altında kaldığı; kamusal kurumların günlerce yardım eli uzatamayacak kadar içlerinin boşaltılması sonucunda can kayıplarının arttığı belirtilen açıklamada, "Şimdi bu vahim tablonun kefareti olarak mı düşünülmüştür bilinmez ama su yüzeylerine bırakılacak çelenklerin ne çarpık kentleşmelere dayalı olarak ölümcül doğa olaylarının önüne geçmesi, ne de sorumluluklardan arınmayı, üstünü örtmeyi veya inkâr etmeyi sağlaması mümkündür" denildi.

"DENİZİ KİRLETENLERİN TEŞHİR EDİLMESİ GEREKLİ"

Hafta boyuncu çeşitli etkinlikler deniz çöpü avlanacağı ve bunların sergileneceğinin belirtildiği açıklamada, "Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde balık çiftlikleriyle deniz eko-sistemini hunharca yok edilmesinin sorumluları olan bu yöneticiler, öyle görünüyor ki başını kuma gömen deve kuşlarından farksız. Hiç kuşku yok ki öncelikle kamusal çıkarlarımız için bu maskeler düşürülmeli ve bertaraf edilmelidirler. Zira denizi kirletenlerin engellenmesi ve teşhir edilmesi, onların çöplerini toplayanları ödüllendirmekten çok daha anlamlı ve gereklidir" ifadeleri yer aldı.

"ANTALYA DEĞERLERİNİ HIZLA YİTİREN BİR KENT HALİNE GELDİ"

Antalya'daki rant talanına özel bir vurgu yapılan açıklamada kentteki duruma ilişkin şu bilgiler paylaşıldı:

"Antalya, eşsiz doğası, kültürel ve tarihsel değerleri ile denizle bütünleşmiş bir kenttir. Ama  gözlerimizin önünde ‘değerlerini hızla yitiren’ bir kent haline getirilmiştir. Merkezi yöneticilerimiz de, yerel yöneticilerimiz de çıkar ve sermaye çevrelerinin beklentilerine uygun olarak denizimizi, sularımızı, toprağımızı, havamızı kirleten karar ve uygulamalarının sorumluluğunu taşıyorlar. Sahilleri, Tarım Alanlarını, Koruma Alanlarını hızla yapılaşmaya açıyorlar. Kıyısı/toprağı temiz olmayan kentin denizi de temiz olamaz. Konyaaltı Sahilinde daralmaya neden olduğu bilimsel olarak ortaya konulmasına karşın Boğaçayı düzenlemesine çözüm getirmekten imtina edilmesi kabul edilmez bir kent hakkı ihlalidir.

GAZİPAŞA’DAN KAŞ’A SAHİLLER İŞGAL ALTINDA

Antalya’yı diğer sahil kentlerinden ayıran önemli bir özellik olan denizden dik yükselen Bey Dağlarının kent panoramasına kattığı 3. boyutun özellikle Konyaaltı’nda giderek dağlarla yarışmaya kalkışan yapılaşmalarıyla kirletilmekte oluşu, kent siluetinden başlayarak planlamada öngörülmeyen yüklerinin olumsuz sonuçları, her geçen gün daha fazla hissediliyor. Aynı durum Lara Kıyıları ve denizin üzerinde yükselen Falezler için de geçerli. Yoğun yapılaşma kent siluetini, altyapı, ulaşım taşıma kapasitesini yok edecek şekilde sürüyor. Konyaaltı, Lara, Kemer, Phaselis, Çıralı, Kaş, Belek, Manavgat, Alanya, Gazipaşa, daha fazla para kazandıracağı düşünülen boydan boya sahil şeritlerimiz, herkesin eşit ve serbestçe kullanılması zorunluluğu getiren kıyı yasasına, koruma statüsüne bakılmaksızın merkezi ve yerel yöneticiler aracılığı ile açıkça gasp edilmiş durumdalar. Sahillerimiz özel işletmecilerin resmen daha çok para kazanma hırslarına ve işgallerine terk edilmiş durumdalar.

"KENT YÖNETİCİLERİ RANT AKINTISINDA KENDİLERİNİ ALIKOYAMIYOR"

Talya Oteli, Bambus plajı, Karaalioğlu Parkı düzenlemeleriyle Falezlerin, Park ve Bahçelerimizin doğal ve tarihi dokusu heba ediliyor. Kentin denize açılan simgesel değerleri olan doğal ve kamusal alanlarımız talan ediliyor. Parsel parsel işgal edilmeye devam edilen ve nihayet yapılaşmaya açılmak istenen Kırkgöz Su Kaynaklarının heba edilmesinin esas sorumluları merkezi ve yerel yöneticilerdir. Kullanım kapasiteleri olmasına karşın korunmadıkları gibi, yapılaşmaya açılan sulak alanlarımız, yeraltı su kaynaklarımızın yok edilmesinin failleri Merkezi ve Yerel Yöneticilerdir. Kırcami gibi tarımsal karaktere sahip, su arıkları, su kaynakları, peyzaj değerleri, anıtsal yapı ve ağaçları dikkate alınmadan, yoğun yapılaşmalı, yoğun nüfuslu, alt yapısız olarak kentin 1/7’lik 1500 hektarlık alanı imara açılmak istenirken, kent yöneticileri adeta rant akıntısından kendilerini alıkoyamıyorlar.

TÜRKİYE’DE EN FAZLA TARIM ZEHRİ KULLANILAN KENTTE ÖNLEM YOK

Türkiye genelinde en fazla tarım zehri / pestisit kullanımı ile neden olunan zehir, kirlilik ve sağlık sorunlarıyla gıda güvenliğimiz tehdit edilirken, aynı zamanda bu yolla derelerimiz, akarsularımız ve denizlerimizin de zehirlenmesine / kirletilmesine önlem alınmıyor."

ÇEVRE GENELGEYLE DEĞİL, DAYANIŞMAYLA KORUNUR

Kentteki talanın doğal, çevresel, insani, kültürel ve tarihsel değerlerin korunması hedeflerinden uzaklaşmaya neden olduğu belirtilen açıklamada, uygulama ve politikaların, iklim krizine çare üretebilecek önlemlerinin geliştirilememesine de neden olarak, "hepimizi vahim bir geleceğin beklediğini ortaya koymaktadır" denildi.

Açıklamada son olarak, "Dünya çevre günleri, çevre felaketleri faillerinin içi boş genelgeleriyle sürdürülen samimiyetsiz etkinlikler olmaktan çıkarabilmek kent sakinlerinin daha fazla dayanışması ve kendi örgütlülükleri ile çevre haklarına sahip çıkmalarıyla mümkün olacaktır" ifadesi yer aldı.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Tutuklu Sendikacı Mehmet Türkmen cezaevinden işçilere seslendi: Bu koşullar fabrikalardaki kölelik koşullarından daha kötü değil

Tutuklu Sendikacı Mehmet Türkmen cezaevinden işçilere seslendi: Bu koşullar fabrikalardaki kölelik koşullarından daha kötü değil

Antep’te patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı binlerce işçinin katıldığı grevlere öncülük ettiği için tutuklanan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen Evrensel’e konuştu: “Tutuklanmam patronların kurduğu kölelik düzenine itiraz etmeyin mesajıdır. Vereceğimiz yanıt bizleri köleliğe mahkum etmek isteyenlere inat, BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmektir.”

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
21 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et