05 Haziran 2023 14:39

ÇMO Hava Kirliliği Raporu: Hava kirliliğine yoksulluk temelli bakılması da gerekli

ÇMO'nun hava kirliliği raporunda denetimsizlik ve gelir adaletsizliğinin hava kirliliği sebeplerinden olduğu belirtilerek; “hava kirliliğine yoksulluk temelli bakılması da gerekir” denildi.

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Paylaş

Çevre Mühendisleri Odası’nın yayınladığı hava kirliliği raporunda denetimsizlik ve gelir adaletsizliğinin hava kirliliği sebeplerinden olduğu belirtilerek; “hava kirliliğine yoksulluk temelli bakılması da gerekir” denildi.

Türk Mimar Mühendis Odalı Birliği’ne (TMMOB) bağlı Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) 2022 yılında Türkiye'de hava kirliliği yaşayan bölgeleri belirlemek adına kanser, üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, astım, alerji, stres, depresyon gibi sağlık problemlerine yol açan partikül madde 2.5 (PM2.5), partikül madde 10 (PM), kükürtdioksit (SO2), azotdioksit (NO), azotoksitler (NOx), karbonmonoksit (CO) ve ozon (O) parametreleri için limit değer aşımları ve ortalama değerlerini incelediği raporu yayınladı. Raporu ÇMO İstanbul Şubesi’nde ÇMO ikinci başkanı Fatma Akgün sundu.

“BÜYÜK ŞEHİRLERDE DAHİ ÖLÇÜM YETERSİZ”

Raporda elde edilebilen verilerin sınırlılığına dikkat çekilirken Ankara’da PM10 ölçümü yapılan 18 istasyondan 13 istasyonda minimum veri alımı sağlandığı, 4 istasyonda sağlanamadığı, 1 istasyonda ise hiç ölçüm yapılmadığı; İstanbul‘da bulunan 39 istasyondan 11 istasyonda minimum veri alımı sağlandığı, 26 istasyonda sağlanamadığı, 2 istasyonda ise hiç ölçüm yapılmadığı; İzmir’de 23 istasyondan 16 istasyonda minimum veri alımı sağlandığı, 4 istasyonda sağlanamadığı, 3 istasyonda ise hiç ölçüm yapılmadığı kaydedildi. Toplamda PM2.5 ölçümünün yapıldığı 342 istasyondan ise yalnızca 91 istasyonda minimum veri alımı sağlandı, 52 tanesinde ölçüm yapılmasına rağmen minimum veri alımı sağlanmadı, 199 istasyonda ise hiç ölçüm verisi bulunmuyor.

Raporda minimum veri alımı sağlanan 91 istasyonun tamamında DSÖ yıllık limit değeri aşıldığı, AB yıllık limit değeri ile karşılaştırıldığında ise 28 istasyonda AB yıllık limit değeri aşıldığı ifade edildi.

“YANGIN MÜDAHALELERİNDE BU YIL DA EKSİK KALINACAK”

Rapor sunumunda, aşanan faili meçhul yangınlara da dikkat çekilerek, “Sonucunda yüzbinlerce hektar ormanlık alan kaybı gerçekleşmiştir. Yeniden sıcak hava olaylarında ve buna bağlı olarak ormanlık alanlardaki yangınlarda artış yaşamaya başlayacağımız günlerdeyiz. Ne yazık ki, yangına hassas bölgelerimizdeki müdahale ekip ve ekipmanların artırılması istenilen düzeyde olmadı. Bir orman ülkesi olmamıza rağmen geçtiğimiz yıl afet düzeyinde yaşanan yangınlara müdahalede yetersiz kalınınca, aynı zamanda beklenen iyileştirme ve kapasite artırımı eksikliği içinde yaklaşmakta olan yangın risklerini yönetmekte bu yıl da yetersiz kalınacağı açıktır” dendi.

“POLİTİKA ÜRETİLMEDİĞİ SÜRECE SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ DE TAHRİBAT YARATABİLİR”

Hava kirliliği ve iklim tahribatıyla mücadeleye yönelik politikaların kim için, ne için ve ne kadar enerji üretimi sorularının cevapları üzerine kurulması gerektiği söylenerek, “Bu soruların cevabının bulunamaması durumunda sürdürülebilirlik gibi ‘yenilenebilir enerji’ kavramlarının yeni tahribatlara yol açacağı bilinmelidir. HES, GES, JES uygulamalarında bu tahribatlara dair işaretler şimdiden izlenebilir olmuştur. Bu kavramların ismi kadar masum olmadığı noktasında şüpheci olmak ve yukarıdaki soruların cevabını aramak bir gerekliliktir” ifadeleri yer aldı.

Ülkenin doğu tarafında hava kalitesi konsantrasyonlarının çok uzun zamandır orta - hassas ve sağlıksız kategorilerde seyrettiği, birçok ilde Partikül Madde konsantrasyonun sınır değerde, kimi illerde sınır değerin 2-3 katı üzerinde seyrettiği vurgulandı.

“DENETİMSİZLİK VE GELİR ADALETSİZLİĞİ HAVA KİRLİLİĞİ SEBEPLERİNDEN”

Hava kirliliğinin en fazla bölge illerinde yoğun olduğu, bu durumunun sadece hava kirliliğinde değil; sağlık, eğitim, adalet, sosyal hizmetler dahil bir bölünmüşlük görüldüğünün altı çizilerek, bölge illerinde seyreden yüksek hava kirliliğinin sebeplerine ise “Aynı zamanda Doğu ile Batı arasındaki eşitsiz koşullara dikkat çekmek gerekirse, hava kirliliğine yoksulluk temelli bakılması da gerektir. Sosyal imkanlardan kaynaklı katı yakıt, fosil yakıtlar, endüstriyel tesislerden çıkan gaz ve partiküller, termik santraller, komşu ülkelerden hava akımı etkisiyle gelen çöl tozları ve nüfus artışı hava kirliliğini etkilemektedir. Denetimsizlik, gelir durumundaki adaletsizlik eksenli oluşan hava kirliliğinin, bölge illerinin özgün koşullarına eklenmelidir. Bu tablo, büyük tablonun yansıması olup hayatın her alanında benzerdir” şeklinde yer verildi.

“ASBESTE DAİR UYARILARIMIZ CİDDİYE ALINMADI”

ÇMO’nun geçtiğimiz günlerde Hatay’da yaptıkları asbest incelemesi sonucunda yayınladıkları raporda atık döküm alanlarının yaşam alanlarına çok yakın seçildiğini ve en az dört numunede asbeste rastlandığına dikkat çekmişti. Hava kirliliği raporunda da deprem sonrasında enkaz kaldırma çalışmaları süreçlerinde yaşanan hava kirliliğinin çok ciddi problemlere yol açtığını ve açmaya devam edeceği ifadeleri yer alırken, “Afet bölgesinde bu yolla yaşanan asbest salımları nedeni ile ciddi halk sağlığı ve ekolojik tahribat yaratılmıştır. Oda olarak yaptığımız hiçbir uyarı resmî kurumlarca ciddiye alınmamıştır. Bilgi edinme kanunu kapsamında yaptığımız başvurulara ciddi cevaplar alamadık. Halk sağlığı ve ekolojik tahribat yaratan bu tehdidi karşı bulunduğumuz suç duyurusundan da sonuç alamadık” diyerek sürecin takipçisi olacakları vurgulandı. (HABER MERKEZİ)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Rusya: Ukrayna'nın Donetsk'te düzenlediği büyük bir saldırıyı püskürttük

SONRAKİ HABER

Danıştayın Çeşme Projesi kararına tepki: Projeden vazgeçin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa