Dolar ve altın rekor kırdı, uzmanlar uyardı: Yoksulluk derinleşecek
Döviz ve altında yeni bir rekor kırıldı. Merkez Bankasının rezervlerini seçimlerden önce tükettiğinden söz eden uzmanlar alınacak faiz kararıyla beraber artışın sürebileceğini söyledi.
Fotoğraf: Pixabay
Murat UYSAL
İstanbul
Hazinenin başına Mehmet Şimşek’in getirilmesiyle ekonomide düzlüğe çıkılacağı propaganda edilirken, döviz ve altında yeni bir rekor kırıldı. Bugün dolar 23 lirayı aştı, avro 25 lirayı geçti, gram altın ise bin 500 liraya yaklaştı. Merkez Bankasının rezervlerini seçimlerden önce tükettiğinden söz eden uzmanlar alınacak faiz kararıyla beraber artışın sürebileceğini söyledi. Döviz kurunu dizginlemek amacıyla alınacak kararların emekçilere; işsizlik, düşük ücret zamları, pahalılık ve yoksulluk olarak dönmesi bekleniyor.
"YÜZDE 7’LİK ARTIŞ KONTROLLÜ YÜKSELİŞİN ÇOK ÜZERİNDE"
Prof. Dr. Yalçın Karatepe seçimlerden önce doların baskılandığını, 20 lirayı geçmemesi için Merkez Bankasının büyük çaba sarf ettiğini, rezervlerini tükettiğini, bankaların döviz satışına limitler getirdiğini söyleyerek, tüm bu çabanın seçimlerden önce kurun yükselmemesine yönelik olduğunu anlattı. Bu baskının kurda bir enerjinin birikmesine neden olduğundan bahseden Karatepe, “Kurun mevcut seviyeleri, Türkiye’nin döviz ihtiyacıyla birlikte değerlendirildiğinde, olması gerekenin oldukça altındaydı. Seçimlerin ikinci turu da bittikten sonra Merkez Bankası dolar üzerindeki baskısını bıraktı. Kurda kademeli bir yükseliş söz konusuydu. Günlük yüzde 1’lik bir artış vardı fakat bugün artış bir ara yüzde 7’nin üzerindeydi” dedi. Yüzde 7’lik artışın öngörülenin, kontrollü yükselişin çok üzerinde olduğunu söyleyen Karatepe, “Grafiklere baktığımız zaman bugün birkaç defa Merkez Bankası tarafından müdahale gelmiş gibi görünüyor ancak bu müdahaleler yeterli olmayacaktır” diye konuştu.
"ÜCRET ARTIŞLARI SINIRLI TUTULACAK"
Hükümetin pek çok gerekçeyle kurun yükselmesini istediğini anlatan Karatepe, “Yabancı yatırımcı dövizini yüksek kurdan Türk lirasına dönüştürürse Türkiye’nin yabancı yatırımcı için ilgi çekici olabileceğini düşünüyor olabilirler” dedi. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe’nin “Asgari ücrette maksimum dolar bazında 300-400 dolar arasındaki seviyeyi koruyabilmeliyiz” açıklamalarına değinen Karatepe, “Bu açıklamayla kastettikleri ‘Çalışanlar yoksullaşsın ki biz para kazanalım, ihracat yapalım.’ Onların beklentisi bugünkü kur seviyesiyle gerçekleşmiş oldu. Şu anki asgari ücret 370 dolar civarı bir para yapıyor. Bu özellikle sabit gelirlilerin ciddi şekilde yoksullaştığını gösteriyor. Önümüzdeki dönemde bunun enflasyona yansıması olacaktır. Çünkü kurlardan enflasyona doğru bir geçişkenlik var. Mesela bugün dizel yakıtların fiyatı arttı yarın bunu benzinde göreceğiz. Dolayısıyla ücret artışları enflasyon baz alınarak sınırlı tutulacak ama gerçek enflasyon çok yüksek olacak. Özellikle temmuzdan itibaren bu daha belirgin hale gelecektir, bu da vatandaşın yoksullaşması sonucunu doğuracaktır” diye konuştu.
"BİR DEVALÜASYON DAHA YAŞAMA RİSKİ"
Akademisyen Murat Güney Merkez Bankası rezervlerinin çok zayıf durumda olduğundan söz ederek, “Eninde sonunda Türk lirası değer kaybedecek ve kur artacaktı. Sadece bunun ne miktarda ve ne zaman olacağını bilmiyorduk. Seçim biter bitmez kur salıverildi. Demek ki Merkez Bankasının rezervleri seçime kadar, seçimi bir partinin kazanması için kullanılmış. Burada kamu kaynaklarının belli bir parti için kullanılması söz konusu” dedi. Sonrası için ne olacağını tam olarak öngörmenin mümkün olmayacağını söyleyen Güney “Kurdaki artış daha ne kadar kontrollü devam edecek, hükümet hangi fiyatı hedefleniyor 25 mi, 28 mi, 30 mu? Kafalarındaki fiyatta tutabilecekler mi? Bunu da bilmiyoruz. Başka bir risk olarak kur korumalı mevduatta 120 milyar dolara yakın Türk lirası olarak para var. Rasyonel ekonomiye dönülecekse o kur korumalı mevduat hesabından da vazgeçilmesi gerekecek. Kur korumalı mevduat hesabına para yatıranlar dövize alternatif olarak oraya koymuşlardı. Şimdi o paranın yarısı bile dövize yönelse bundan dolayı bir devalüasyon daha yaşama riskimiz var” diye konuştu.
"FAİZ KARARI KUR HAREKETİNİ BELİRLEYECEK"
Kur artışını etkileyecek bir başka konu ise faiz politikası. Güney, faiz artışının ne kadar olacağının belirsiz olduğunu söyleyerek, “Normal Ortodoks ekonomi politikasına göre reel faiz vermesi lazım yani Merkez Bankası faizlerinin enflasyonun üstüne çıkması lazım ki insanlar dövizini bozup kazanç elde edebilmek için mevduata yatırsın. Bunun başkaca riskleri de var; ekonomi yavaşlayacak, kredi faizleri yükselecek, yatırımlar duracak, işsizlik artacak ama mali durumu düzeltmek için bunun eninde sonunda yapılması gerekiyor ama yapılacak mı? 22 Haziran’da Merkez Bankası’nın toplantısı var. Faiz kararı açıklanacak, oradaki karar da yine kur hareketini belirleyecektir. Beklenenden düşük bir faiz artışı olursa kur yine yukarıya doğru hızlı hareketine devam eder. Çok fazla değişken var ama bildiğimiz şey rezervlerimizin çok kötü durumda olduğu, cari açığın çok yüksek olduğu. Yani şu an TL’yi koruyacak herhangi bir mekanizma yok ancak faiz koruyabilir ama onu da ne kadar yükselteceklerini şimdiden bilemiyoruz” dedi.
"EN ÇOK ETKİLENENLER ÇALIŞANLAR OLACAK"
TL’deki değer kaybının alım gücünü erittiğini ifade eden Güney, “Bu süreç emekçileri oldukça olumsuz yönde etkileyecek. Bir yandan elinde doları olanlar, dövizi olanlar, döviz alacaklısı olanlar zenginleşiyor, döviz borçlusu olanlar TL’si olanlar fakirleşiyor. Kuru biraz dizginleyebilmek için faizlerin artırılması söz konusu bu da kredileri kısacak, şirketlerin yatırım yapmasını durduracak, ekonomi de genel anlamda duracak. Bu da şirketlerin yeni işçi alımı yapmayacağı, istihdamın düşeceği, işsizliğin artacağı anlamına geliyor. Bu tarz kemer sıkma politikalarının dünyada böyle etkileri oluyor. Burada en çok etkilenenler de çalışanlar oluyor. Sadece yoksullar değil orta ve orta-üst sınıf bile araba ev almanın hayalini dahi kuramaz hale geldiler. Ücretlere yapılacak zamlar sınırlandırılabilir, bu zamlar enflasyonun altında kalabilir” diye konuştu.