Seda Nur’un 120 gün sonra enkazdan cansız bedeni çıkarıldı | “Arama kurtarmanın özensiz yapıldığının delilidir”
CHP Adıyaman Milletvekili Tutdere Sude Nur Duran’ın depremin 120. gününde enkazdan cansız bedeninin çıkarıldığını belirterek; “Bu bölgede arama kurtarmanın özensiz yapıldığının delilidir” dedi.
Fotoğraf: Abdurrahman Tutdere
TBMM’de düzenlediği Basın Toplantısıyla 6 Şubat depremlerinin sebep olduğu yıkımların ardından yaşanan sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan CHP Adıyaman Milletvekili AbdurrahmanTutdere, Depremzedelerin yaşadığı sorunların seçim nedeniyle gündemden düştüğüne dikkat çekerek, deprem bölgesinde halen kayıp olan yurttaşların bulunması için yetkililere çağrıda bulundu. Ayrıca, asbest tehlikesi ve içme suyu sorunlarına da dikkat çekti ve kalıcı konutların 2 yılda yapılamayacağını belirtti.
“120 GÜN SONRA ENKAZDAN SUDE NUR’UN CANSIZ BEDENİ ÇIKTI”
Adıyaman'da üniversite öğrencisi Sude Nur Duran’ın depremin 120. gününde enkazdan cansız bedeninin çıktığını ifade ederek arama kurtarma çalışmalarının özensiz yapıldığını vurgulayan Milletvekili Tutdere, “Adıyaman'da da diğer deprem bölgelerinde de daha yakınlarının cesedine ulaşamayan, ölü veya sağ olduğu konusunda bilgisi olmayan çok sayıda yurttaşımız var. Depremden 120 gün sonara o enkazın altından Sude kızımızın cansız bedeninin çıkmış olması o bölgede, o inşaatta arama kurtarmanın özensiz yapıldığının delilidir. Çünkü o inşaatların tamamında ‘Üç kere kontrol edilmiştir’ diye yazı yazılıyor. Ancak buna rağmen de bu tür hadiselerle karşı karşıya kalabiliyoruz. Enkaz kaldırma çalışması yapan ilgili kurumlara ve ilgili bakanlığa çağrı yapıyoruz: Gerekli özeni ve ihtimamı göstersinler. Enkaz altlarında cansız bedenler hala bulunabilir, Sude'nin cesedi de bunu bir örneğidir. Herkesi bu konuda daha titiz çalışmaya davet ediyoruz. Deprem bölgelerinde henüz kimliği tespit edilemeyen, cesedine ulaşılamayan, hayatta olup olmadığı konusunda yakınlarının bilgisi sahibi olmadığı çok sayıda yurttaşımız var. Bu konuyu araştırsınlar ve bu konuda kamuoyuna açık ve net bilgi versinler” dedi.
“YIKIM SIRASINDA GEREKLİ TEDBİRLER ALINMIYOR, ASBEST İÇEREN KİRLİ HAVA ORTALIĞA YAYILIYOR”
Asbest tehlikesine dikkat çeken ve deprem bölgesindeki sorunların devam ettiğini vurgulayan Tutdere, “Adıyaman'da ve tüm bölgelerde en büyük tehlike ve tehdit ağır hasarlı binaların yıkım süreci. Depremde ilk etapta yıkılan binaların enkazları kaldırıldı. Şimdi ikinci aşamaya geçildi. İkinci aşamada ağır hasarlı binaların yıkım süreci başladı ve ilgili yönetmeliklere aykırı çok fazla iş ve işlemler yapılıyor. Şu anda yıkılan binalar nedeniyle şehrin üstü toz bulutlarıyla kaplı ve insanlar nefes alamıyor. Yıkım sırasında gerekli tedbirler alınmıyor, sulama yapılmıyor ve özellikle asbest de içeren kirli, tozlu hava ortalığa yayılıyor. Bu da orada yaşayan bütün insanlar için büyük bir tehlike yaratıyor. Çocuklar, kadınlar, insanlar bu tozlu havayı soluyor.” ifadelerini kullandı.
“DEMİR AYRIŞTIRMASI VE RANT İNSAN SAĞLIĞININ ÖNÜNE GEÇİYOR”
Yıkım ve enkaz kaldırma işlemlerinin usule aykırı yapıldığını savunan Tutdere, “Bina yıktırılıyor, ayrıştırma işlemleri de binanın bulunduğu yerde yapılıyor. Düşünün yıkarken bir kere toz oluyor, bir de demirleri ve diğer malzemeleri ayrıştırırken ikinci bir toz bulutu çevreye yayılıyor. Bu da halk sağlığını tehdit ediyor. Şu anda hava ölçümleri yapılmıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına çağrı yapıyoruz: ‘Adıyaman'da ilgili yönetmelik uyarınca periyodik olarak hava ölçümlerinin yapılması lazım.’ Aksi takdirde vatandaşlarımızın sağlığı tehdit altındadır. Müteahhit rant peşinde, demirleri nasıl çıkarırım, bir an evvel buraları yıkıp kendi demirlerimi çıkarıp paramı nasıl kazanırım derdindeyken oradaki yaşayan yurttaşlar şu anda ciddi sağlık tehditleriyle karşı karşıyalar. Asbestli tozlar vatandaşlar tarafından solunmakta ve bu asbest de hem vatandaşlarda üst solunum hastalıklarına ve akabinde de çok ciddi kanser vakalarına sebebiyet verecektir. Bu konuda ileride vatandaşların karşılaşacağı halk sağlığı sorunlarının yaşanmaması için tüm kurumları göreve davet ediyorum. Aksi takdirde tablo deprem kadar ağır ve yıkıcı olabilir. Önümüzdeki yıllarda bu bölgelerde ciddi kanser vakalarıyla karşılaşma ihtimali söz konusu olabilir.” dedi.
“ENKAZLARDAN ÇIKARTILAN MOLOZLAR YERLEŞİM BİRİMLERİNİN DİBİNE DÖKÜLÜYOR”
Enkazdan çıkartılan asbestli malzemelerin yerleşim yerinin yakınına döküldüğünü ileri süren CHP’li Tutdere, “Enkazlardan çıkartılan asbestli malzemelerin ilgili yönetmelik gereği şehrin ve yerleşim birimlerinin uzak mesafelerine götürülmesi gerekirken Adıyaman'da yine yerleşim birimlerinin tam dibine, dere yataklarına dökülüyor. Molozların döküldüğü yerde Organize Sanayi Sitesi var. Binlerce insan orada çalışıyor ve her gün bu toz bulutunun içinden geçiyorlar. Burada da gerçekten özensiz ve yasalara aykırı iş ve işlemler yapılıyor. Bu konuda da gerekli çalışmaların yapılmasını bekliyoruz.” şeklinde konuştu.
“YOKSUL VATANDAŞ TEMİZ OLMAYAN SUYU İÇİYOR”
Depremden önce Adıyaman’ın musluk suyunun içilebildiği bir şehir olduğunu ifade eden Tutdere, “Depremden sonra içme suyunda bir türlü gerekli standartlar sağlanamadı ve şu anda kentin büyük bir kısmında içme suyu yok. Olan bölgelerde de içme suyu gerekli standartları sağlamadığı için içilemiyor. Dolayısıyla içme suyu sorununun da bir an evvel çözülmesi lazım. Musluktan akan suların içilmesi yasak olmasına rağmen yoksul insanlar temiz suya ulaşamadıkları için bu suları kullanıyorlar ve bu da halk sağlığı için ciddi bir tehdit ve tehlike oluşturuyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı, Adıyaman Belediyesi’ni ve ilgili kurumları bir an evvel tedbir almaya, içme suyu şebekesindeki gerekli onarımları bir an evvel yapmaya ve halkın temiz suya erişim hakkına bir an evvel kavuşması için gerekli tedbirleri almaya davet ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“BARINMA HALA EN CİDDİ SORUN, VATANDAŞLAR KONTEYNER BULAMIYOR”
Deprem sonrası insanların evini, köyünü, yurdunu terk etmek zorunda kaldığını ancak yaz aylarıyla birlikte insanların kendi memleketlerine dönmeye başladıklarını vurgulayan Tutdere, “Geri dönüşlerle beraber konteyner sorunu da yaşanmaya başladı. Adıyaman’da vatandaşlar konteynerlere yerleşmek için uğraşıyorlar ama bulamıyorlar. Köylerde de konteyner yerleşim alanlarının tespiti gecikti. İlgili bakanlığı, hükümeti göreve davet ediyoruz. Konteyner eksikliklerinin bir an evvel giderilmesi, vatandaşların barınma sorunlarının bir an evvel çözülmesini talep ediyoruz. Aksi takdirde yurttaşlar çok büyük mağduriyetler yaşamaya devam edecekler. Konteynere yerleşen vatandaşlarımızın da sorunları var. Çoğu konteynerde klima yok. Vatandaşlarımız hala çadırlarda yaşıyorlar. Çadırlarda yaşayan yurttaşlarımız havaların ısınmasıyla birlikte ciddi sorunlar yaşamaya başladılar. Çadırın içindeki sıcaklık çok yüksek dereceye ulaşıyor. Çocuklar, kadınlar o çadırlarda nefes alamaz hale geldiler. Küçük çocukları olan anneler çadırlarda buzdolabı olmadığı için çocuklarının mamasını, sütünü muhafaza edecek bir imkana sahip değiller. Çadırlarda yaşayan yurttaşların da bir an evvel konteyner kentlere aktarılmasını ve onların da barınma sorunlarının çözülmesini talep ediyoruz.” dedi.
“KALICI KONUTLAR BU HIZLA DEĞİL 2 YIL 10 YILDA BİLE TAMAMLANMAZ”
Adıyaman’da ve diğer deprem bölgelerindeki depremzedelerin yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi için Adıyaman Milletvekili olarak bundan sonra da sorunların takipçisi olacaklarının ve çözüm konusunda üzerlerine düşeni yapacaklarının altını çizen Tutdere, gazetecilerin kalıcı konutların iki yılda yapılıp yapılamayacağı sorusu üzerine “Hükümet seçimden önce deprem kontlarıyla ilgili çeşitli vaatlerde bulundu. Ama depremin üzerinden 121 gün geçti, hala cesetler bile çıkarılamamış. Böyle bir ortamda evlerin iki yılda yapılacağını beklemek saflık olur. Bu çalışmayla bu yöntemle bu iş olmaz. Eğer gerçekten deprem bölgelerinde vatandaşların hak sahipliklerinin bir an tespit edilip evlerin yapılması planlanıyorsa biraz daha gayret gösterilmesi, bu işin ciddiye alınması, şehir planlarının, imar planlarının bir an evvel çıkartılması ve işlerin hızlandırılması gerekiyor. Kalıcı konutlar bu hızla değil 2 yıl 10 yılda bile tamamlanmaz. Onun için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere tüm kurumların bu işi ciddiye alması ve çalışmalarını bir an evvel tamamlaması gerekiyor. Aksi takdirde konutların 1-2 yılda bitirilme olasılığı çok zayıf görünüyor.” şeklinde açıklamalarda bulundu. (HABER MERKEZİ)