Gelecek güzel günlere inananların sesi: Sennur Sezer
Şair ve Yazar Sennur Sezer yaşasaydı yarın (12 Haziran) 80. yaşını kutlayacaktı. Tacim Çiçek, Sennur Sezer'in edebiyatımızdaki yerini yazdı.

Fotoğraf: Evrensel
Tacim ÇİÇEK
Yazdıklarıyla, kişiliğiyle mücadeleci ve bıkmazlığıyla, ülkesinin de kızlarının ve oğullarının anasıydı Sennur Sezer. Genç düşünen ve her zaman için yaşanılası bir dünyanın, ülkenin özlemini gerçeğe dönüştürmenin sesi ve bayrağı oldu. Bunu söylerken öteki has kadın şairlerin farklılığını, sanat, edebiyat anlayışını, yaşama bakışını ve olumsuzluklara karşı duruşlarını inkar etmiyorum... Söylemeye çalıştığım şey: Kadın duyarlılığını, içtenliğini, sabırlı olabilmeyi içselleştirmeleri, inanmışlığı pratikte gösterebilmeleri, kendileri ve birer birey olabilmeleri konularında Sennur Sezer’in daha deneyimli ve daha özgün olduğu...
KENDİSİYLE BİLE HESAPLAŞIRDI
Sennur Sezer’le birçok kez görüşmüştük, o insansever eşiyle de... Mektuplarında bana da yer vermişti. Ben de ona karşılık vermiştim. (Reddediyorum adlı kitabımda var bunlar) Bana öğütleri olmuştu ikisinin, eleştirileri de. Yalnız Sennur Sezer denildiği zaman aklıma kendine olan öz güveni, tuttuğunu koparan kişiliği, açık yürekliliği ve cesur oluşu gelir önce. Sonra edebiyata, şiire, sevdaya olan inanmışlığı, gönül vermişliği, mücadeleciliği ve sözünü esirgemeyişi... Uykusundan çaldığı zamanla, bir annenin çocuğunu büyütmesi gibi o da şiirlerine, yazılarına böyle bir sevecenlikle ve sabırla yaklaşırdı. Kolaycı değildi. Aceleci hiç değildi. Kılı kırk yarardı. Sözcükler doğru yerde mi, uygun mu değil mi gibi konularda kendisiyle bile hesaplaşırdı. Her söylenilenin karşısında boynunu bükmezdi. Bir anaç kartal gibi dikilirdi haksız söylemlerin ve eylemlerin karşısına. Bildiğini söylemekten geri durmazdı asla. Sabırla örer, işler, ilmik ilmik sözcükleri birbirine geçirir ve üşüyenlere şiir hırkalar, şiir atkılar, şiir eldivenler oluştururdu. Susuz kalmışlara su, açlara ekmek, işsizlere ümit, öğrencilere direnç, işçilere ve ırgatlara öz güven, gerçek inanç ve direnç olurdu yazdıklarıyla.
HER TÜRLÜ HAK ARAMA EYLEMLERİNE DESTEK VERDİ
Sennur Sezer, 1943’te Eskişehir’de doğdu. DDY Özel İlkokulu ikinci sınıfında başladı ilkokula. Kadımehmet İlkokulunda tamamladı ilköğrenimini (1953). Kasımpaşa Ortaokulunu bitirdi (1956). Eyüp Lisesi ve İstanbul Kız Lisesine devam etti bir süre. İkinci sınıftayken ayrıldı okuldan. 1967’de Adnan Özyalçıner’le evleninceye kadar Taşkızak Tersanesinde çalıştı. Varlık ve Arkın Yayınevlerinde düzeltmen, ASA Ajans’ta magazin şefi, Cumhuriyet gazetesinde yazar olarak çalıştı. Görsel Yayınları’nda metin yazarlığı ve düzeltmenlik yaptı. Emekli oldu ve serbest yazarlığını Elele dergisi ile Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısına yazdığı yazılarla sürdürdü. İlk şiiri 1958’de, ilk kitabı Gecekondu 1964 yılında yayımlandı. Sennur Sezer şiir, deneme, anlatı, inceleme türlerinde çok sayıda eser verdi. Gerçek ve müstear isimle özellikle Yeşilçam’a çok sayıda senaryo yazdı. Çeşitli ansiklopedi ve antolojilerin oluşturulmasında çalıştı. Emek Partisinin kurucuları arasında yer aldı Sezer. İşçilerin, emekçilerin, kadınların her türlü hak arama, grev gibi eylemlerine destek verdi.
TESLİMİYETÇİ, UZLAŞMACI BİRİ DEĞİLDİ
Sennur Sezer teslimiyetçi, uzlaşmacı biri değildi. Doğrularını yüksek sesle savunabilen, yaptığı, yazdığı her şeyin arkasında durabilen biriydi. Onun şiirlerinde, -en azından gözlemim ve ulaştığım sonuç bu- konuşuyormuş gibi bir anlatım egemendir. Özellikle “Dilsiz Dengbej”de ve “Akşam Haberleri” üst başlığıyla yazdığı şiirlerde bu dediğim daha bir belirgin. Bazılarına göre, böylesine anlatımcı ve öyküsel şiirler hem çok kolay, hem de yaygın, üstelik de geçmiş şiirimizde örnekleri çok görülen bir teknik. Bu kadar kolay olduğunu düşünmüyorum. Sanıyorum Sennur Sezer, yaptığı “Kaşığın sapını doğru getiren” bir şairdi. Karikatür de ilk bakışta kolay gibi gelir bize ama bu yanıltır bizi, çünkü karikatür yapmaya soyunduğumuzda öyle iki üç çizgiyle bir konuyu anlatmanın hiç de kolay olmadığını anlarız hemen. Ona bir bakıma yan tutmuş bir şair, yazar diyebiliriz. O, gelecek güzel günlere inanan, yaşamı güzelleştirmeye sevdalı, her yaştan ve renkten yurdum insanından yana, safındaydı ve onların özgün sesiydi çünkü.
EMEK VERMİŞLİĞİN BÖYLESİ AZ BULUNUR
Şiire sevdalılığın ve gönüllülüğünün bir bakıma kanıtı diye düşünürüm Sennur Sezer’i. Şiirle anlatamadığını antoloji, deneme, inceleme, eleştiri, çocuk kitabı olarak sunmuş bize. Birçoğunu da eşiyle kotarmış. Emek vermişliğin böylesi az bulunur. İyi ve güzel yapıtların altına imza koyduğu için ödüller de aldı. 1980’de kadınlara yönelik yazıları ve şiirleri için Kadınların Sesi dergisinin 8 Mart Ödülü’nü (Kadınlara yönelik yazıları ve şiirleri için), 1987’de Halil Kocagöz Şiir Ödülü’nü (Bu Resimde Kimler Var ile), 1990’da Sıtkı Dost Çocuk Edebiyatı Ödülü’nü (Keloğlan İle Köse ile), 1998’de Pir Sultan Abdal Dernekleri Edebiyat Ödülü’nü (Şiiri alanlara taşıdığı için), 2000’de Oğuzkaan Koleji Şiir Ustaları Ödülü’nü, yine 2000’de Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü (Kirlenmiş Kağıtlar ile), 2009’da Ş. Avni Ölez Şiir Emeği Ödülü’nü, 2012’de PEN Türkiye Şiir Ödülü’nü aldı… Ama bir ödülü daha var. Üstelik de ilk ödülü. Çünkü 1961’de almış. Yarışmalı Antoloji Şiir Ödülü ona verilmiş, Ş. Avni Ölez tarafından. “Ko” isimli şiiri de antolojinin arka kapağına konulmuş üstelik. (Umarım bu ödülü de diğerleri arasında görürüz.)
ÇİÇEKLERİNDEN VE ÇOCUKLARINDAN YANA
Sennur Sezer, ülkesinin dillerinden, renklerinden, çiçeklerinden ve çocuklarından yana gönlünü ve içtenliğini onların yoluna sermiş bir şairdi. Bu yüzden kim hangi renge, çiçeğe ve çocuğa karşı çıkmışsa, o; onlardan yana olanca gücüyle taraf olmuş ve düşündüklerini şiir ve yazı olarak en azından bizim gibi duyarlı insanlara ulaştırmıştı. Peki, karşılığında bir şey beklemiş mi yaşadığı sürece? Hayır.
Aslında o bir anneydi. İyi bir anneydi. Şairlerin, hele hele kadın şairlerin anne duyarlığını taşıması için gerçekten anne olmaları gerekmiyor. Çünkü onların çocuklarıdır, oğullarıdır, kızlarıdır ülkesinin çocukları ve kızları. Sennur Sezer bunu iyi bildiğinden “Bir Annenin Anlattıkları” (seçkisi) bu denli etkin ve yetkin. Ve sonra “Pencereden Bakan Çocuk” isimli çocuk şiirleri kitabı bu denli etkileyici olabilir miydi yoksa…
YAZDIKLARIYLA HEP ARAMIZDA
18’inde başladığı şiir yolculuğu, onun iradesi ve isteği dışında 7 Ekim 2015’te bitti ama yazdıklarıyla hep aramızda, 12 şiir kitabının dışındaki yirmiden fazla yayımlanmış kitabıyla… Öyküleri, yazıları, mektupları, masalları şiirlerini de beslemiştir Sennur Sezer’in. Düşünsel ve bedensel Emekçi Sennur Sezer yaşadığı sürece Şair Sennur Sezer’i her açıdan beslediği gibi... Adına konulan şiir ve öykü ödülü de ona yakışan ve yaklaşanların aydınlık yoludur. Haziran onun doğduğu aydır. Bu sebeple de olsa Sezer’in şiirlerine, yazılarına, mektuplarına ulaşmak ruhuna çiçekli, içtenli bir saygı ve selam olacaktır.
Işık içinde olsun sevgili ablam.
Evrensel'i Takip Et