Tarımda sezon yine iş cinayetleri ve denetimsizlikle açıldı
İSİG raporlarına göre son beş ayda 730 iş cinayeti gerçekleşirken hayatını kaybeden işçilerden yüzde 13’ü Tarım-Orman sektöründe çalışıyor.
![Tarımda sezon yine iş cinayetleri ve denetimsizlikle açıldı](https://www.evrensel.net/upload/dosya/166925.jpg)
Fotoğraf: Mesut Madan/DHA
İLGİLİ HABERLER
![Aydın'da tarım işçilerini taşıyan minibüsle kamyonet çarpıştı, 9 tarım işçisi yaralandı](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/237622.jpg)
Aydın'da tarım işçilerini taşıyan minibüsle kamyonet çarpıştı, 9 tarım işçisi yaralandı
![Tarım işçisi ailenin minibüsü devrildi: 1 kişi yaşamını yitirdi, 3'ü çocuk 8 kişi yaralandı](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/237649.jpg)
Tarım işçisi ailenin minibüsü devrildi: 1 kişi yaşamını yitirdi, 3'ü çocuk 8 kişi yaralandı
![Tarım işçilerini taşıyan minibüsle kamyonet çarpıştı, 2 kişi öldü, 3 kişi yaralandı](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/237715.jpg)
Tarım işçilerini taşıyan minibüsle kamyonet çarpıştı, 2 kişi öldü, 3 kişi yaralandı
![Burdur'da işçi minibüsüyle otomobil çarpıştı, 12’si işçi 14 kişi yaralandı](https://www.evrensel.net/images/840/upload/dosya/238869.jpg)
Burdur'da işçi minibüsüyle otomobil çarpıştı, 12’si işçi 14 kişi yaralandı
Nisa Sude DEMİREL
İstanbul
Yaz mevsiminin gelişi ile tarım sezonu açıldı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin raporlarına göre son beş ayda 730 iş cinayeti gerçekleşirken hayatını kaybeden işçilerden yüzde 13’ü Tarım-Orman sektöründe çalışıyor. Yayımlanan rapora göre sezonun başlaması ile her ay tarım iş kolundaki iş cinayetlerinde artış görülüyor. Bu yıl Ocak ayında iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçilerin yüzde 13’ü tarım iş kolunda çalışırken, bu oran Mart’ta yüzde 15, Nisan’da yüzde 16, Mayıs’ta ise büyük bir artışla yüzde 24 oluyor. Yine 2022’nin yaz aylarında da iş cinayetlerinin en sık gerçekleştiği sektör tarım. 2022’nin temmuz ayında iş cinayetlerinin yüzde 33’ü, ağustos ayında yüzde 24’ü olmak üzere iki ayda toplam 99 işçi, tarım sektöründe güvencesiz koşullarda çalışarak hayatını kaybetti. 2022 yılındaki verilere göre tarım sektörü 359 işçinin hayatını kaybetmesiyle inşaat sektöründen sonra en fazla iş cinayeti yaşanan ikinci iş kolu oldu.
KÖTÜ TAŞIMA KOŞULLARI CAN ALIYOR
Sorularımızı yanıtlayan İSİG Meclisi üyesi Pınar Abdal tarımda iş cinayetlerinde en sık karşılaşılan nedenin işçilerin traktör römorklarında, kamyon kasalarında ya da hınca hınç dolu araçlarda tarım alanlarına götürürken yaşanan trafik kazaları olduğunu ifade ediyor. Son haftalarda ise bu duruma çokça örnek var: 27 Nisan’da Adana’da tarım işçilerini taşıyan midibüsün devrilmesi ile 9 işçi yaralandı; 21 Mayıs’ta Konya’da tarım işçisi bir aileyi taşıyan minibüsün şarampole devrilmesi ile bir kişi hayatını kaybetti, sekiz kişi ise yaralandı; 26 Mayıs’ta Denizli’de yine bir aracın devrilmesi ile beş tarım işçisi yaralandı; 30 Mayıs’ta Antep’te tarım işçilerini taşıyan aracın zincirleme trafik kazasına karışması ile bir işçi hayatını kaybetti, 20 işçi ise yaralandı; 8 Haziran’da Burdur’da yine bir trafik kazası sonucu 13 tarım işçisi yaralandı.
Söz konusu kayıt dışı çalıştırılan tarım işçileri olduğunda ne işçilerin bindikleri araçların “servis”, ne de sigortasız işçilerin ölümlerinin iş kazası olarak kayıtlara geçtiğini ifade eden Abdal, tarım emekçilerinin yol kazalarında hayatlarını kaybetmelerinin adeta “tarım sezonunun başlangıcının” göstergesi haline geldiğini söylüyor.
BARINMADAN HİJYENE İNSANLIK DIŞI ÇALIŞMA KOŞULLARI
Tarımda küçük üreticilerin mülksüzleşme sarmalı içinde varlıklarını sürdürmeye çalıştığını, mevsimlik tarım işçilerinin koşullarının ise daha kötü olduğunu vurgulayan Abdal, karşılaşılan diğer ölüm nedenlerini su kaynaklarında boğulma, elektrik çarpması, hidrojen sülfit zehirlenmesi, aşırı sıcak, traktör devrilmesi, böcek sokması, çoğunlukla naylon çadır olan barınma koşulları ya da sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olması olarak gösteriyor.
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan işçilerin çalıştığı koşulları, “En ilkel çadırlarda barınmak zorunda kalıyorlar. Su, tuvalet, duş alma koşulları yok; beslenme problemleri ile karşılaşıyorlar. Salgın hastalık riski ile karşı karşıyalar. Çalıştıkları alanlarda sigortaları yapılmıyor, yevmiyelerine el konuyor, dayı başlarının baskılarına maruz kalıyorlar. Bazen göçmen tarım işçileri milliyetçi ve ırkçı saldırılara uğruyor” diye anlatıyor.
MEVSİMLİK İŞÇİLİĞİN YÜKÜ ÇOCUKLARIN ÜZERİNDE
Dünyada ve Türkiye’de tarım işkolu çocuk işçiliğin en yaygın olduğu sektörlerden biri. TÜİK verilerine göre 5-17 yaş arasındaki çalışan çocukların yüzde 30,8'i tarım sektöründe çalışıyor. İSİG Meclisi’nin 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’nde yayınladığı raporda da “Çocuk işçiliğin en kötü biçimleri arasında sayılan tarım, Türkiye’de ücretli ve ücretsiz aile işçisi çocuk işçiliğin en yoğun olduğu işkolu ve çocuk işçilik bakımından başlıca sektör. Tarım işçisi çocukların çoğunluğu ise 5–14 yaş arasında. Çocuklar mevsimlik işçiliğin kadınlar ile omurgasını oluşturmaktadır ve çocukları çekip alırsanız mevsimlik işçilik kalmaz” ifadeleri yer alıyor.
Ucuz ve kayıt dışı işgücü ihtiyacını karşılayan çocuk işçiliğinin tarım sektörünün ana gövdelerinden birisi olduğunu ifade eden İSİG Meclisi üyesi Abdal, “Mevsimlik tarım işçilerinin konakladıkları yerleşim yerlerinde yaşayanların yarısından fazlasının çocuk olduğu biliniyor. Tarımda yaygın olarak gördüğümüz ‘aile ücreti’ uygulamasından kaynaklı çoğu kez ücret dahi almadan çalışıyorlar” diyor.
HAYATINI KAYBEDEN ÇOCUK İŞÇİLERİN YARISINDAN FAZLASI TARIMDAN
Çocukların gittikleri yerlerde tarımsal emeğin bir parçası olmak zorunda kaldığını ifade eden Abdal, “Ailesiyle birlikte mevsimlik tarım işçiliği için seyahat etmek zorunda kalan çocukların eğitim alması da mümkün olmuyor. Yapılan araştırmalar, mevsimlik tarımda çalışan çocukların yüzde 50’sinden fazlasının okula devam edemediğini gösteriyor” ifadelerini kullanıyor.
Tarımdaki kötü çalışma koşulları çocuk işçiliği için de geçerli. İş cinayetlerinde hayatını kaybeden çocukların yüzde 53’ü tarım işçisi. Yetişkin işçiler gibi trafik kazası, böcek sokması, temiz su olanağının olmamasından kaynaklı baraj ya da suda boğulmalar, enfeksiyon, aşırı sıcak gibi problemlere maruz kalan tarım işçisi çocuklar aynı zamanda şiddete ve tacize maruz kalıyor, solunum sistemi ve deri hastalıkları, nörolojik bozukluklar, kas ve iskelet sistemi hastalıkları ve psikososyal sorunlar ise onlar için çok daha erken başlıyor.
TARIMDA SERMAYE KORUNUYOR, İŞÇİ ÖLÜMLERİ YOK SAYILIYOR
İktidarın tarıma dair politikasını değerlendiren Abdal, bu politikaların sermayeyi korumak, küçük üreticiyi ve tarım işçilerini yok saymak üzerine geliştiğini vurguluyor. Ne iş cinayetlerinde yitirilen tarım işçilerinin anıldığını ne de Mecliste diğer partilerce verilen soru önergelerinin karşılık bulduğunu söyleyen Abdal, “AKP döneminde mevsimlik tarım işçilerinin çalışma ve sosyal hayatlarının iyileştirilmesi, ulaşımı gibi genelgeler çıkarılmasına rağmen bu devletin kendi yasalarına dahi uymadığının bir resmi oldu” diyor.
2010’da Mevsimlik Tarım İşçilerinin Koşullarını İyileştirme Projesi kapsamında işçilerin barınma, çalışma, sağlık ve eğitim koşullarının düzeltilmesi için valiliklere ödenek aktarıldığını ama hiçbir karşılığı olmadığını; Covid-19 salgınında çalışmaya devam eden tarım işçileri için Bakanlığın bir önlemler genelgesi yayınladığını hatırlatan Abdal, “İşçiler, bırakalım Covid-19 önlemlerini, en insani ihtiyaç olan temiz suya ya da insani barınma koşullarına dahi sahip olmadan yaşamaya devam etmek zorunda bırakıldı” diyor.
“TARIMDA SENDİKALAŞMA YOK DENECEK KADAR AZ”
En çok iş cinayeti yaşanan işkollarının ortak özelliğinin kayıt dışı işçinin yoğun olması, güvencesizlik ve sendikasızlık olduğunu ifade eden Abdal, “Tarım sektöründe yaşanan iş cinayetlerine baktığımızda her birinin olacağının gün gibi açık olduğunu görüyoruz. Ana gövdesini kayıt dışı işçilerin oluşturduğu bu sektördeki işçi ölümlerinin önüne geçmek için, öncelikle devletin kayıt dışı istihdama göz yumma politikasına son vermesi gerekiyor” diyor. Bugün hala tarım iş kolunu düzenleyen bir yasanın olmamasının ölümlere sebep olduğunu vurgulayan Abdal, “Devletin öncelikli olarak yapması gereken, tarım işçilerini İş Kanunu kapsamına almak ve kayıt dışılığı önlemek, dayıbaşılık ve elçilik gibi aracılık faaliyetlerine son vermek, bunun etkin kamusal denetimini sağlamaktır” ifadelerini kullanıyor.
İşçiler sendikalaşmadan iş cinayetlerinin azalmasının mümkün olmadığını vurgulayan Abdal, “Tarım işkolunda, mevcut sorunlardan ötürü sendikalaşma yok denecek kadar az. Bugün, yalnızca işkolundaki sendikaların değil, bütün sendikal hareketin de öncelikli gündemlerinden biri kayıt dışı istihdama, çocuk işçiliğe ve tarım işkolundaki insanlık dışı yaşama ve çalışma koşullarına karşı ve tarım işçilerinin yasa kapsamına alınmasını savunan bir sınıfsal bir politika üretmek olmalı” diyor.
“İŞ YERLERİNDE HİÇBİR DENETİM MEKANİZMASI YOK”
İş cinayetlerini önlemeyi bırak, cinayetlerin sürmesine, daha fazla işçinin ölümüne neden olan politikalar olduğunu ifade eden Seyit Aslan, “Şu anda hiçbir denetim mekanizması yok. ÇSGB çıkıp neleri denetlediğini açıklasın. Açıklayamaz çünkü denetim mekanizmaları tümden felç edilmiş durumda. Özellikle seçim süreci nedeniyle bir yıldır hiçbir işletmede denetim yapılmıyor. İşçiler seçim sürecinde adeta korumasız, iş yerleri denetimsiz bırakıldı” ifadelerini kullanıyor.
21 yıllık AKP döneminde işyerlerinde önlem almayan patronlara yaptırımlar uygulanacağı vaadinin hiç duyulmadığını, tam tersine her kitlesel iş cinayeti sonrasında “kader, fıtrat, bu işin doğası” denildiğini hatırlatan Aslan, “İktidar kuralsız çalıştırma konusunda denetlemeyerek, ceza uygulamayarak, affederek patronların elini serbest bırakmıştır” diyor.
“İŞ CİNAYETLERİNE KARŞI ORTAK TUTUM ALINMALI”
Mart ayında Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesinde bir işçiye üç aylık bireysel bir iş sözleşmesinin dayatıldığını hatırlatan Aslan, “Ne bakanlık ne de yetkililer çıkıp ‘Bu sözleşme böyle olamaz’ dedi. Ne yazık ki bu hukuksuzluk bir kamu kurumunda yaşandı. Ülkede her an, herhangi bir işkolunda daha ağır iş cinayetlerin yaşanabileceğini tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yok” şeklinde konuşuyor.
Bu koşullarda sendikalara düşen görevleri sorduğumuzda Aslan, sendikaların bir an önce işçi sağlığı ve güvenliğinin bir mücadele alanı olduğunu görmesi gerektiği cevabını veriyor. İktidar üstünde baskı mekanizmaları kurmanın ve iş cinayetlerinin önlenmesi konusunda kamuoyunu canlı tutmanın işyerlerinde denetimin yapılmasını sağlamak için hayati olduğunu ifade eden Aslan, “İşçilerin içinde olduğu denetim mekanizmalarını hayata geçmesini sağlayacak çalışmalarda ısrarcı olmak gerekiyor. Bütün sendikaların ve emek örgütlerinin iş cinayetlerinde ortak tutum alacağı mekanizmalar kurmak gerekiyor” diyor.
Evrensel'i Takip Et