Hatay’daki gebeler doğumu nerede yapacağı kaygısını yaşıyor
Hatay'da ayakta kalan tek özel hastanede muayene hariç sezaryen ile doğum 9 bin 750 TL. Özeldeki doğum ücretini ödeyemeyecek depremzede gebelere en yakın sağlık kurumu ise 70 km uzaklıkta.
Meryem Avcı | Fotoğraf: Kişisel arşiv
Kübra KIRIMLI
Ankara
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Hatay Şube Eş Başkanı Meryem Avcı ve SES üyesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Mihriban Yıldırım ile Hatay’daki depremzede kadınların sağlığına dair konuştuk. Avcı, en yakın doğum yaptırılan sağlık kurumunun 70 km uzaklıkta olduğunu söyleyerek; gebelerin nerede doğum yapacağı kaygısını taşıdıklarını ifade etti. Psikiyatri Uzmanı Mihriban Yıldırım ise, halen Hatay’da yas sürecine uygun ortam olmadığına vurgu yaparak; mevcut belirsizliğin depresyon, kaygı bozukluğu hatta ölümle sonuçlanabilecek intihar girişimlerine neden olabileceğine dikkat çekti.
İlk olarak SES Hatay Şube Eş Başkanı Meryem Avcı ile konuşuyoruz. Avcı, karma bir alanda kadınların kendilerini rahat ifade edemediklerini görmeleri üzerine birlikte çalışma yürüttükleri Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türkiye Psikiyatri Derneği (TPD) ile kadınlara dair ayrı bir sağlık birimi oluşturduklarını söyledi. Avcının sözünü ettiği Kadın Sağlığı Birimi’nin ilk hali çadır iken birim şu an faaliyetlerine bir konteynerde devam ediyor.
KADIN SAĞLIĞI BİRİMİMİZ KIZ KARDEŞLERİMİZ İLE BAĞ KURMANIN BİR ARACI
Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanlarının da desteğiyle psikososyal destek sunduklarını, atölye çalışmaları düzenlediklerini ifade eden Avcı, “Hem kendi birimimize gelen kadınlara hem de mahalledeki kadınlara kadın sağlığı ve üreme sağlığı eğitimleri verdik. Hatay'da depremin ilk başlarında yaşanan su sıkıntısı üzerine çok sayıda kadın enfekte oldu. Bunun üzerine hijyen kitleri dağıttık. Kadınlar üreme sağlığı ve aile planlamasına dair sorunlar yaşadıklarını ifade ettiler. Biz de buna dair eğitimler vermeye başladık. Kısaca buradaki bir çok kız kardeşlerimizle bu birim sayesinde bağ kurmaya çalıştık” diye konuştu.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ DA DEPREMZEDE OLDUĞU UNUTULMASIN
Hatay’da görev yapan sağlık emekçilerinin birer depremzede oldukları unutularak depremin ilk haftasından hemen sonra göreve çağrıldığını ve çalışmaya zorlandığını hatırlatan Avcı, “İlgili hastane başhekimleri ve sağlık il müdürlükleri ile görüşmeler gerçekleştirdik. Ancak kendileri soruna çözüm odaklı yaklaşmadıkları için bir yere varılamadı. Bizzat başhekimler gönüllü olarak gelip çalışacak olan meslektaşlarımızı istemediler. ‘Benim personelim bana yeter’ gözüyle baktılar. Ancak gelinen noktada meslektaşlarımız tükendi. Buradaki meslektaşlarımızın barınma sorununu halen devam ediyor. Şu an da pek çok meslektaşımız aile bütünlükleri olmadan çalışıyor. Biz de yaklaşık 1.5 aydır tükenen kadın meslektaşlarımız ile de psikososyal çalışmalar yürütüyoruz” dedi.
KADINLAR DOĞUMU NEREDE YAPACAĞINI TELAŞI İÇİNDE
Kadınlarda bir dönem Sistit göründüğünü ifade eden Avcı, “ Tuvalet problemleri başta oldukça zorlayıcı oldu. Kadınlar tuvalete daha az gitmek için az su içmeyi, az yemeyi tercih ettiler. Kadınlarda kabızlık ve sistit görüldü. Sonra kötü hijyen koşulları nedeniyle yaygın mantar enfeksiyonları, akıntı ve kaşıntı yaşandı. Psikolojik durumlara bağlı regl düzensizliğini de sık karşılaşılan durumlardan biri oldu. Bu süreçte çok sayıda mantar ilacı da dağıttık.” dedi.
“GEZİCİ EKİPLE AŞILAMA ÇALIŞMALARI YÜRÜTTÜK”
Kent merkezinin haricinde köylere de gezici ekip ile sağlık hizmeti götürerek gebelere ulaştıklarını ifade eden Avcı, “Sağlık Bakanlığının, Sağlık Müdürlüklerinin yapmadığı işi biz yaptık. Neredeyse tüm gebeleri ziyaret ettik. Tetanos aşısı yapılamayan gebelere aşılarını yaptık. Depremden hemen önce ya da kısa bir süre sonra doğan bebeklerin aşılarının yapılmadığını gördük ve aşılarını yaptık” dedi.
Hatay’da halen çok sayıda gebenin doğumu nerede yapacağı kaygısı yaşadığını ifade eden Avcı, “Antakya merkez, Samandağ ve Defne İlçelerinde doğumun gerçekleşebileceği bir sağlık kurumu yok.En yakın sağlık kurumu 70 km uzaklıktaki İskenderun Dörtyol’da. Haliyle kadınların ani bir doğum başlangıcında nereye gideceğiyle ilgili telaşları var.” dedi. Avcı, kent merkezinde ayakta kalan tek bir özel hastanede doğumu yaptırmanın mümkün olduğunu; ancak depremzede pek çok kadının yüksek ücreti ödeyemeyeceğini de sözlerine ekliyor. Meryem Avcı’nın sözleri üzerine bahsini ettiği özel hastaneyi arayıp sezeryan yöntemi ile yapılacak olan doğum ücretinin, tahlil ve muayene hariç 9 bin 750 TL olduğunu öğreniyorum.
DOMLARA HALEN TUVALET ALANI SAĞLANMADI
TTB’nin deprem raporlarıyla ayrımcılığa uğradığı, yahut yok sayıldığı, kırılgan - dezavantajlı gruplarda yer alan LGBTİ ile göçmen yurttaşların sağlığa erişimi noktasında neler yaşadığını sorduğum Avcı, “Depremin başından itibaren göçmen bireylere ırkçı yaklaşımların var olduğunu açıkça gözlemledik. Bunlar yer yer kamuoyuna da yansıdı. 3 Suriyeli yurttaş öldürüldü burada. Göçmenlerin özellikle kendilerini anadillerinde (Arapça) ifade etmekte zorlandıklarını gördük. Çünkü desteklerin dağıtıldığı, yardımların yapıldığı süreçte dertlerini ifade edemediler. Bir tercüman bulmakta zorlandılar. Ve daha sonra tercüman talebi doğdu. Ayrıca depremi yaşayan depremzedelerin ayrımcılığını gördüler. Depremzede yurttaşlar ‘Onlar olmasa daha fazla yardıma ulaşacağız’ hissine kapıldılar.Bunlar açıkça görülen yaklaşımlardı” diye konuştu.
“KADINLAR AĞIR HASARLI BİNALARDA CİNSEL ŞİDDETE MARUZ BIRAKILIYOR”
Suriyeli göçmenlerin EXPO alanına yakın bir nokta ile, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kurduğu çadır kentlerde yaşamaya devam ettiğini sözlerine ekleyen Avcı, aslında o noktalara yardımların yapılırken eşit ve hakkaniyetli bir dağıtımın yapılmadığını söyledi. Benzer şekilde Domların da ayrımcılığa maruz kaldığını hatırlatan Avcı, “En son 3 hafta önce Kırıkhan’da Domların kaldığı alana ziyaretimiz olmuştu. Hâlâ depremin üzerinden 4 ay geçmesine rağmen tuvalet alanlarının kurulmamış olduğunu gördük” dedi.
Son olarak depremzede kadınların cinsel şiddetle karşı karşıya kaldığına da dikkat çeken Avcı şunları anlattı. “Kadın sağlık birimine başvuran kadınlar cinsel ilişkiye zorlandıklarını anlatıyorlar. Eşleri tarafından ağır hasarlı binalara götürülerek cinsel şiddete maruz kaldıklarını ifade ediyorlar. Veyahut çadır içerisinde çocuklarının yanında cinsel şiddete maruz bırakıldığını bahsettiler. Bu süreçte sırtına daha fazla yük binen kadınlar, güvenli barınma alanları dahi yokken cinsellikten uzak durduklarını, durmak istediklerini ifade ediyorlar” dedi.
HATAY YAS SÜRECİNE UYGUN DEĞİL
Kadın Sağlık Birimi’nde çalışma yürüten Psikiyatri Uzmanı Dr. Mihriban Yıldırım ise Hatay’da halen hakim durumun umutsuzluk ve belirsizlik olduğuna dikkat çekerek; bu ileriki süreçte depresyon ve kaygı bozukluğu hastalıklarına zemin hazırlayacağını söyledi. Konteyner’a gelen kadınlarda umutsuzluk, belirsizlik, sinirlilik, öfke, tahammülsüzlük ve intihar düşünceleri ile karşılaştıklarını açıklayan Dr. Mihriban Yıldırım, “Bu saydıklarımız yaygın duygular. Bu durum ilerisi açısından depresyon ve kaygı bozukluğu açısından risk barındırıyor. Ölümle sonuçlanabilecek intihar girişimleri riski söz konusu. Bunun nedenlerinden biri de yas sürecinin yaşanabilir olması açısından uygun koşulların olmaması.Bu uygun koşullarda temel ihtiyaçlardan başlayarak barınma, beslenme, bilgi sahibi olma, gelecek ile ilgili sürecin işletilmemesi gibi bir sürü sebebi var” dedi.