16 Haziran 2023 11:52
Son Güncellenme Tarihi: 16 Haziran 2023 18:29

"Paraları olsaydı karaya varmışlardı"

Yetkililer sorumluluğu birbirine atarken mültecileri isimsiz ve sahipsiz bırakmamak için Atina sokaklarında oluşturulan dayanışma rotasında bir döviz: “Altın Vizeleri olsaydı hepsi (karaya) varmıştı”

Fotoğraf: Elif Görgü/Evrensel

Paylaş

Elif GÖRGÜ
Atina

Yunanistan’ın başkenti Atina’da bulutlu bir sıcaklık. Kentin merkez caddelerinden Üniversite Caddesi kenarında akşam 7 gibi bir kalabalık toplanmaya başlıyor. Çoğu genç. Çarşamba günü Yunanistan açıklarında batan ve bugün itibariyle 650’nin üzerinde mültecinin öldüğü facianın sorumlularını işaret etmek için oradalar.

Avrupa Birliği ve Yunanistan yetkililerine bakılırsa bu katliamın bir sorumlusu yok. Yunanistan sahil güvenliği teknedeki mültecileri kurtarmak istediklerini ancak reddedildikleri iddiasında ısrarcı. Teknede olduğu sanılan 750 kişiden hangisi reddetmiş bu öneriyi, bilmiyoruz. Sağ kurtarılan kimi mülteciler, kendilerini ziyarete gelen SYRIZA Lideri Aleksis Çipras’a sahil güvenlik tarafından İtalya yönüne doğru yönlendirildiklerini söylemişler. Avrupa Birliği sınırlarını “korumakla” görevli Frontex sınır gücü ise sorumluluğun Yunanistan’da olduğunu ima ediyor. Frontex Direktörü Hans Leijtens, yaptığı bir açıklamada, tekneyi tespit ettiklerini ve Yunanistan yerel makamlarına bildirdiklerini söyledi. Kendini Akdeniz’den sorumlu ilan eden onlarca yetkili, aynı denize gömülen 650’nin üzerindeki mülteci ölümünden sorumlu olmadıklarına inandırmak istiyor. Denizden çıkarılan 78 cansız beden ise Atina yakınlarındaki Schisto Mezarlığına gömülmeye başlanmış. Denizden karaya isimsiz mülteci ölüler rotası…

Bir de mültecileri isimsiz ve sahipsiz bırakmamak için Atina sokaklarında oluşturulan dayanışma rotası var. Birinin elindeki dövizde “Altın Vizeleri olsaydı hepsi (karaya) varmıştı” yazıyor. Yunanistan’da Altın Vize, 250 bin avro karşılığı gayrimenkul satın alanlara veriliyor.

Sol, sosyalist örgütlerin, gençlik gruplarının yaklaşık 5 bin kişilik kortejinin pankartlarında yetkililerin hiç konuşmadığı bir konu var, katliamın sorumlusunun AB mülteci politikaları olduğu, göçü yaratan nedenler ortadan kalkmadığı ve mültecilere sınırlar açılmadığı sürece ölümlerin devam edeceği konusu. Tüm sorumluların adlarını yüksek sesle koyarak ilerliyorlar. Perşembe günü başkentte iki büyük gösteri birden yapılıyor. Bir noktada, Yunanistan Komünist Partisi (KKE) ile birçok sendikanın meclis önündeki Syntagma Meydanı’ndaki mitingiyle birleşiyorlar. KKE mitinginde de her yıl binlerce insanı Akdeniz duvarını aşmaya zorlayan emperyalist savaşlara ve bu savaşları büyütenlere dikkat çekiliyor.

Diğer yürüyüş kolu AB ofisi binasına doğru devam ediyor. Buraya polis barikatları konmuş. Yunanistan hükümeti ölenler için 3 günlük yas ilan etmişti. Demek ki devletin yası AB ofisinin önüne kadar. Yürüyüşün sonuna doğru polisle arbede yaşanıyor ve 20’nin üzerinde kişinin gözaltına alındığı açıklanıyor.

EN AZ 568 KAYIP TESPİT EDİLDİ

Yunanistan makamlarının faciayla ilgili şu ana kadar yaptığı çalışma ölü sayısının tespiti. En az 568 kişinin kayıp olduğu tespit edilebilmiş. İlk gün bulunan 78 cenaze dışında denizdeki aramalardan bir gelişme sağlanamamış. Sağ kurtulan 104 kişiden 9’u insan ticareti yapmakla suçlanarak tutuklandı. Her bir yolcu için 4 bin ila 6 bin avro arasında para aldıkları iddia ediliyor. Hepsi Mısırlı ve tekne mürettebatı oldukları söyleniyor. Savunma için zaman talep etmişler. Sekizi Kalamata Polis Karakolunda gözaltında, biri de hastanede gözetim altında.

İlk gün mülteciler için yardım örgütü olan Alarm Phone’un ulaştığı tekneden, kaptanın küçük bir botla kaçtığı söylenmişti. Yunan yetkililer ise kaptanın da öldüğünü tahmin ediyor. Teknenin Libya’dan değil Mısır’dan yola çıktığı ve İtalya’ya yönelmeden önce Libya’nın Tobruk Limanında durduğu da son tespitler arasında.

"TEKNEYE SU ŞİŞESİ FIRLATILINCA PANİK YAŞANDI"

Tekneyle iletişim kuran ve tehlikede olduğunu sosyal medyada ilk duyuran insan hakları savunucusu Nawal Sufi’ye göre teknenin alabora olması, ticari bir teknenin onlara yardım etmek için yaklaşıp içmeleri için su şişeleri fırlatması üzerine çıkan panik nedeniyle meydana gelmiş olabilir. Ta Nea gazetesinin haberine göre Sufi’nin iddiaları şöyle: “13 Haziran günü Tobruk’tan Libya’yı terk eden 750 kişinin bulunduğu bir tekneden bir telefon aldım. Gemideki insanlar yardım istiyordu. İlk olarak bir kadın tarafından arandım. Suriye’nin Daraa kasabasından 20 yaşında bir kızdı. Kendisi 20 yaşındaydı ve diğer kadın ve çocuklarla birlikte ambarda mahsur kalmıştı. Gün boyunca aldığım tüm telefonlar gemideki acil durumlardan bahsediyordu. Gemide altı kişinin öldüğünden, aralarında 16 yaşında bir çocuğun da bulunduğu altı cesetten ve hasta olan diğer insanlardan bahsediyorlardı.”

“(Konuştuğum) adam bana teknelerine yaklaşan ve onu iki halatla bağlayan bir tekneden bahsetti. Halatlardan biri teknenin üst kısmına, diğeri ise ön kısmına bağlanmış. Tekneler bağlandığı anda onlara su şişeleri fırlatmaya başlamışlar. Her beş dakikada bir su şişesi atıyorlardı ve bu teknede büyük bir paniğe neden oldu ve bu da o anda bir kaza riskini beraberinde getirdi. Tekneye su şişeleri attıkları ve halatlar bu şekilde bağlı olduğu için teknenin alabora olma tehlikesi vardı. Onlarla en son o zaman konuştum. Bana tekneden indirildiklerini söylediler, sürekli ticari bir tekne olduğunu söylüyorlardı ama tanımlayamadım. Tek söyleyebileceğim, gün boyunca İtalya’ya ulaşana kadar devam etme isteklerini hiç dile getirmedikleri. Beni arayan bu tekne, beni arayan insanlar, hiçbir zaman Yunanistan’a gitmek istemediklerini söylemediler, aksine yalvarıyorlardı, bunun son geceleri olabileceğini söylüyorlardı. Yalvarmaya devam ettiler ve herhangi bir sahil güvenliğin işlerini göreceğini söylediler.”

ÖLÜM TEKNESİNDEN GÖZALTI KAMPINA

Faciadan sağ kurtularak Kalamata kentinde bir depoda tutulan mülteciler ise dün otobüslerle Atina’nın kuzeyindeki Malakasa’da bulunan bir göçmen kampına taşındı. Aralarında refakatsiz 8 çocuk da bulunuyor. Yaşları 16-18 arası.

İlk gün hastaneye kaldırılan mültecilerden birinde ise akut böbrek yetmezliği var, 27’si hâlâ hastanede tedavi altında, 6’sı ise taburcu edilerek diğer mültecilerin yanına eklenmiş.

Yunanistan hükümetinin “yası” bitince sınır dışı etmeler ya da “gönüllü” geri göndermeler başlayacak.

AKDENİZ’İN TÜRKİYE KIYISI

Bu arada Akdeniz’in bir de Türkiye kıyısı var.  Yunanistan’ın mülteciler konusundaki insanlık suçları listesi kabarık. Ancak bu listenin bir ucunda AB-Türkiye anlaşması bulunuyor. Türkiye hükümeti AB ile sınırı geçen mültecileri geri almayı kabul ettiği için Yunanistan yönetimi mültecileri geri itme/kurtarmama hakkını kendinde buluyor. Bu yüzden anlaşmanın iptali, başta savaşlar nedeniyle olmak üzere her yıl göçe zorlanan milyonlarca insanın yaşam hakkı için kritik önemde. Yunanistan’daki protestolar, denizin bu yakasında çizilmesi gereken rotaya da işaret ediyor.

ÖNCEKİ HABER

Mimar Kemal Ortaokulu’nun kapatılmak istenmesine veli ve öğrencilerden tepki

SONRAKİ HABER

Mülkiyeliler, İnek Bayramı’nın rektörlük tarafından engellenmesini protesto etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa