Sol-sosyalist partiler: Türkiye, emperyalist NATO’dan çıkmalı
İsveç’in NATO’ya katılımı tartışmalarını EMEP, Sol Parti, TİP ve TKP temsilcilerine sorduk: “NATO dağıtılmalı, Türkiye NATO’dan çıkmalı. Mecliste ‘hayır’ oyu verilmeli.”
Fotoğraf: Pixabay
Birkan BULUT
Ankara
NATO’nun genişlemesi tartışmaları, 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılacak zirve öncesi Türkiye’nin de önemli gündemleri arasında yer alıyor. NATO’da İsveç’in üyeliğini onaylamayan ülkeler arasında sadece Türkiye ve Macaristan bulunuyor. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yönetiminin Finlandiya’nın üyeliğindeki gibi bir süre sonra kabul edeceği bekleniyor. Dolayısıyla İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin oylama, önümüzdeki süreçte Meclise gelecek. Türkiye’de bulundurduğu yabancı üsler, NATO’nun işgal ve operasyonlarına asker talebi ve birçok ülkede darbeler gibi sicili oldukça kabarık olan NATO’nun varlığına sol sosyalist partiler karşı çıkıyor. Emek Partisi, Sol Parti, Türkiye İşçi Partisi ve Türkiye Komünist Partisi temsilcileri süreci Evrensel’e değerlendirdi.
EMEP: MECLİSTE "HAYIR" OYU VERİLMELİ
Emek Partisi Partisi Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili İskender Bayhan: NATO kurulduğu günden bu yana dünya halkalarının barış içinde bir arada yaşamasına değil, savaş ve gerilim politikalarının egemen olmasına hizmet etmiştir. Ezilen sömürülen halkaların mücadelesinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Bugün NATO esas olarak Ortadoğu, Kuzey Afrika, Güney Asya, Karadeniz ve Akdeniz’de paylaşım mücadelelerinde bağımlı ülke halklarına büyük zarar vermektedir. ABD emperyalizminin liderliğinde bir örgüttür. Belli başlı sorunlar yaşansa da ABD ve Avrupa’nın emperyalist ittifak örgütüdür. Erdoğan hükümetinin İsveç’in üyeliği üzerinden yaptığı pazarlıklar tamamen tek adam rejimini meşrulaştırma üzerine kuruludur. Erdoğan’ın İsveç’in üyeliğine evet diyeceği görünmektedir. ABD ve Avrupa ile yürüttüğü pazarlıklar memleketin hayrına değildir. Sadece Erdoğan değil, önceki burjuva hükümetler de Türkiye burjuvazisi de NATO üyeliğiyle hep övündüler. Tek adam yönetiminin bu çizgiyi değiştirme şansı yoktur. Ama Türkiye’de işçi sınıfımız, ezilen sömürülen halk kitleleri bölgede ve dünyada barış için Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını savunmalıdır. Partimiz Türkiye’nin NATO’dan çıkması için uzun yıllardır mücadele ediyor. Meclis gündemine geldiğinde bizim tutumuz da “hayır” olacaktır. Bölge ve dünya barışını savunduğunu söyleyen milletvekillerini de “hayır” demeye çağırıyoruz. Başta NATO olmak üzere ülkemizdeki tüm yabancı üsler kapatılmalıdır. Türkiye NATO’dan çıkmalıdır. NATO dağıtılmalıdır. Türkiye antiemperyalist ve barış yanlısı politikalarla yoluna devam ederse kendisi ve bölge halkalarının çıkarına bir yol izlemiş olur.
TİP: NATO DÜNYA BARIŞINI TEHLİKEYE SOKUYOR
Türkiye İşçi Partisi Uluslararası İlişkilerden Sorumlu MYK Üyesi Hakan Güneş: NATO’ya alınacak her üye Avrupa’da ve dünyada barışı daha fazla tehlikeye sokacaktır. Finlandiya’nın alınması yanlıştı, İsveç’in alınması yanlış olacak, Türkiye’nin bulunması yanlış... NATO’nun varlığı yanlış, çünkü ABD yeniden kutuplaştırmaya devam ediyor. Hem ABD’nin Avrupa üzerinde etkisini hem silah satışını sağlamak üzere varlığını devam ettiriyorlar. Bu nedenle kolayca çözebileceği sorunları da tırmandırıyor. Ukrayna’da olduğu gibi savaşa kadar götürüyor.
TKP: FİNLANDİYA OYLAMASINDAN DERS ÇIKARILMALI
Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan: TKP başından beri Türkiye’nin NATO’dan çıkması konusunda faaliyet yürütüyor. Biz NATO’nun dağıtılmasını savunuyoruz. Tabii Türkiye’de mücadele eden bir parti olarak derhal çıkması gerektiğini düşünüyoruz. NATO’nun birden fazla misyonu var. Başta ABD emperyalizminin çıkarlarını korumak için yayılmacı bir ittifak. Dünyadaki birçok savaş ve işgale imza atmış bir kuruluş. Daha az konuşulan yanı ise NATO hem üye ülkelerde hem de birçok ülkede devrimci mücadelelere, direnişlere karşı suç işlemiş bir örgüt. Bize göre NATO bir terör örgütüdür.
Öte yandan Türkiye’de iktidarın İsveç meselesinin pazarlık konusu edilmesi utanç verici bir şey. Yeri geldiğinde “Biz yerli milliyiz” diyecekler ama öte andan emperyalist kuruluşlarla pazarlık konusunda çevirecekler! NATO’nun genişlemesi için Finlandiya üyeliği konusunda Mecliste bir tane bile hayır oyu çıkmamıştı. Bu utanç verici bir leke. İsveç pazarlıkları sonuçlanıp parlamentoya geldiğinde bundan ders çıkarılmalı. Sonucu değiştirmese de hayır oyları çıkacaktır. Tabii bize göre asıl mücadele Meclis dışındaki mücadeledir.
SOL PARTİ: ÜLKEMİZİN 35 MİLYON METREKARESİ NATO İŞGALİNDE
Sol Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen: NATO genişlemesi yalnızca üye ve aday ülkeleri ilgilendiren bir prosedür değil, tüm dünya halkları için en büyük tehditlerden biridir. Bugün Ukrayna’da yaşanan savaş, bu genişleme politikasının en aktüel ve felaket sonucu. Amerikan emperyalizminin kendi kara suları dışındaki tahakkümünü yaratabilmek için en güçlü mekanizması olan birliğin, bu tahakkümü nasıl yarattığının tarihi, son yüzyılın trajediler tarihidir. Uzak Doğu’dan Orta Doğu’ya, Doğu Avrupa’dan Afrika’ya dünyanın her yerinde savaş, iç savaş, işgal ve darbeler örgütleyen bir aygıtın etki alanını genişletmesi, amasız fakatsız karşısında durulması, ses çıkarılması gereken bir insanlık sorunudur.
Nitekim Türkiye de 60 yıldır Amerikan emperyalizmine bağımlılığın sonuçlarını ödemeye devam ediyor. Ülkemizin 35 milyon metrekare toprağı NATO işgali altındadır, siyasi tarihimiz bu bağımlılık ilişkisinin sonucunda darbeler ve katliamlarla doludur. Yıllardır bu ülkenin yoksul çocukları Amerikan emperyalizmine taşeronluk edebilmek için Kore’ye, Suriye’ye, Libya’ya sürülmektedir. Önümüzde bir İsveç oylaması var. Mecliste geçeceği muhtemeldir. Fakat geçtiğimiz aylarda gördüğümüz gibi; NATO’nun açtığı belaları 60 yıldır çeken, devrimci mücadelesinin 6. Filo eylemlerinde yeşerdiği bir ülkede, Finlandiya oylamasında tek bir partinin bile ret oyu vermemiş olmasının hiçbir açıklaması yoktur. Sağından soluna hem iktidar, hem muhalefet partilerinin NATO’culukta birleşmiş olması da acıklı olmasının yanında buna karşı bağımsız bir sol hattın önemine işaret etmektedir. NATO’nun önümüzdeki dönemde genişlemesine de derinleşmesine de karşı bağımsız, yurtsever bir hatta mücadeleyi yükseltmek, hem kendi ülkemiz hem tüm dünyanın yoksul halklarının geleceğini emperyalizmin karanlığına teslim etmeme iradesidir.