İngiltere’de yükselen mücadelenin 1 yılı: Sendika liderleri devam sözü verdi
İngiltere’de otuz yıldır görülen en büyük endüstriyel eylem dalgasının birinci yıl dönümü öncesinde daha iyi ücret ve çalışma koşulları için mücadeleye devam sözü verildi.
Fotoğraf: Arif Bektaş/Evrensel
Sendika liderleri, İngiltere’de otuz yıldır görülen en büyük endüstriyel eylem dalgasının birinci yıl dönümü öncesinde daha iyi ücret ve çalışma koşulları için mücadeleye devam etme sözü verdi.
Önümüzdeki çarşamba günü Demiryolu, Denizcilik ve Taşımacılık Sendikası (RMT) üyelerinin ücret, iş ve çalışma koşulları konusundaki anlaşmazlık nedeniyle ilk iş bırakma eylemini gerçekleştirmelerinin üzerinden bir yıl geçmiş olacak.
Bir yıldır çözülemeyen bu anlaşmazlık, sendikalar tarafından 1989’dan bu yana İngiltere’deki işçilerin en önemli ayaklanmasının başlangıcı olarak görülüyor. 1989, faiz oranlarının yükseldiği, enflasyonun arttığı ve göstericilerin Margaret Thatcher’ın seçim vergisini protesto etmek için sokaklara döküldüğü, bugünküyle aynı ekonomik zorlukların yaşandığı bir yıldı.
HER SEKTÖRDE MÜCADELE YÜKSELDİ
21 Haziran 2022’den bu yana, kamu ve özel sektörün hemen her alanında, maaşlarının 1980’lerin başından bu yana görülen en hızlı enflasyon oranına ayak uydurmasını sağlamak için mücadele eden işçi ve emekçiler tarafından grevler yapıldı. Avukatlar, öğretmenler, hemşireler, genç doktorlar, üniversite öğretim görevlileri ve ehliyet sınav memurlarından kırsal gıda müfettişlerine kadar neredeyse tüm devlet dairelerindeki memurlar greve gitti.
Özel sektörde ise GMB sendikası Amazon’da depo grevleri organize etti, çalışanlar sendikanın tanınması için bastırırken Royal Mail posta şirketinde de defalarca grev ve eylemler yapıldı, kamyon şoförleri ve fabrika işçileri de ya iş bırakma eylemlerine katıldı ya da katılmakla tehdit etti.
The Guardian gazetesinin haberine göre, Ulusal İstatistik Ofisinin elindeki son verileri haziran 2022 ile nisan 2023 arasında 3,7 milyondan fazla iş gününün “kaybedildiğine” işaret ediyor. Bu rakam 4,8 milyon iş gününün kaybedildiği mayıs 1990’dan bu yana 11 aylık dönemdeki en yüksek rakam.
Sadece 1 Şubat’ta 124 devlet dairesindeki 100 bin memurun tamamı iş bıraktı. Bazı gruplar uzlaşmaya varıp grevleri iptal ederken, birçok kilit çalışan bunu yapmadı.
Hayat pahalılığı krizi, yüzde 10’un üzerinde seyreden enflasyon ve iki katına çıkan gıda fiyatlarıyla karşı karşıya kalan sendikalar, hükümetin genellikle yüzde 3 ila yüzde 5 arasında değişen tekliflerini geri çeviriyor.
CUMARTESİ YENİ GREV
Cumartesi günü Ulusal Eğitim Sendikası, temmuz ayında birçok okulu tamamen kapatacak daha koordineli grevler yapma sözü verdi. Temsilciler hükümetle müzakerelerin yeniden başlaması çağrısında bulunurken, grevi sadece “son çare” olarak yapacaklarını söyledi.
Bristol Üniversitesi İşletme Fakültesinde yönetim ve endüstri ilişkileri profesörü olan Peter Turnbull PA Media’ya verdiği röportajda “Bu birinci yıl dönümü, Birleşik Krallık’ın çağdaş endüstri ilişkileri tarihinde önemli bir kilometre taşını işaret ediyor” dedi.
Turnbull, grev günlerinin dörtte üçünden fazlasının ulaşım, depolama, bilgi ve iletişim sektörlerinde gerçekleştiğine dikkat çekerek, “Ancak günlük yaşam da okullarımız ve üniversitelerimizdeki, NHS (sağlık servisi) ve kamu hizmetindeki grevlerden etkilendi” diye belirtti: “Kayıtların tutulmaya başlandığı tarihten bu yana reel ücretlerde yaşanan en uzun süreli düşüşün ardından, ücretlerin manşetlerde yer alması anlaşılabilir bir durumdur, ancak devam etmekte olan bu anlaşmazlıkların nedenleri, yıllar süren kemer sıkma politikaları, buna bağlı olarak işlerin yoğunlaşması ve hizmet sunum standartlarının düşmesinin ardından çok daha derinlere uzanmaktadır.”
SENDİKACILAR: İŞÇİLERİN CESARETİNİ KÜÇÜMSEDİLER
Sendika liderleri de hükümetin endüstriyel anlaşmazlıklardaki rolünü eleştirdi. Kamu ve Ticari Hizmetler Sendikasından Mark Serwotka şunları söyledi: “Hiç şüphe yok ki, çalışanların daha önce hiç olmadığı kadar sıkıştırıldığı, eşi benzeri görülmemiş bir hayat pahalılığı krizinin körüklediği bu durumdan tamamen hükümet sorumludur. Bakanlar korkunç davrandılar. İşçilerin mücadele etmeye cesaret edemeyeceğini düşündüler ama feci bir hata yaptılar.”
UC Genel Sekreteri Paul Nowak, endüstriyel eylem düzeyinin daha önce görülmemiş olduğunu ve işçilerin gerçek anlamda ücret kesintilerinin devam etmesini kabul etmek istemediklerine karar verdiklerini söyledi. Nowak, hükümetin demir yolu anlaşmazlığının “İplerini açıkça elinde tuttuğunu” ve halkın grevci sendikalara karşı cephe alacağını düşündüğünü, ancak halkın tepkisine dair bir kanıt olmadığını belirtti.
Unison’dan Christina McAnea, son on yılların en büyük grev eylemiyle “Halkın kalbini kazanan” NHS üyelerini övdü: “Üyelerimiz sadece kendileri için değil, meslektaşları ve kamu hizmetlerimizin geleceği için de doğru olanı savunmak üzere saatlerce dondurucu havaya göğüs gerdiler.” (DIŞ HABERLER)