19 Haziran 2023 15:15

BİRTEK-SEN ve Nar Sanat'tan Dünya Mülteci Günü Konferansı: Göçe sebep olan politikalara karşı mücadele etmeliyiz

Hediye Levent ve Fehim Taştekin ile Araştırma Görevlisi Büşra Öztekin ve Emek Partisi Göç Bürosu Üyesi Aysel Ebru Ökten'in konuşmacı olduğu konferansa Türkiyeli ve Suriyeli işçiler de katıldı.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Antep’te Nar Sanat Derneği ve Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) ortaklığında 20 Haziran Dünya Mülteci günü dolayısıyla “Yoksulluk, Savaş ve Milliyetçilik Kıskacında Göç, Mülteciler ve Çözüm” başlıklı konferans gerçekleştirildi. Üç oturumdan oluşan konferansa Türkiyeli ve Suriyeli işçiler de katıldı.

SAVAŞIN ÖNCESİNDE NELER ETKİLİ OLDU?

“Hikayenin başlangıcı: Suriye’de Savaş ve Göç Nasıl Başladı, Nasıl Biter?​” başlığı ile gerçekleşen ilk oturumda gazeteci yazarlar Hediye Levent ve Fehim Taştekin yer aldı.

İlk olarak konuşan Hediye Levent Suriye Savaşı’nın 2011 öncesine uzanan yanlarına değinerek, “2008’de gittim ben Suriye’ye. Görünürde henüz bir ayaklanma falan yoktu. Ancak alttan alta da kaynıyordu. Biz gazeteciler olarak o dönemde ‘Suriye’de bir şeyler olabilir’ şeklinde yorumlar yapıyorduk. Suriye’de 2011 yılı her ne kadar ayaklanmanın başlangıcı sayılsa da bunun çok çok daha öncesine uzanan huzursuzluk dönemlerinin başladığını biliyoruz. İnsanlara kendilerini ifade edecek alanlar bırakmamaları zaten huzursuzluklara sebep olmuştu. Bunların üstüne 2007, 2008, 2009 yılında şiddetli bir şekilde kendini göstermeye başlayan kuraklık dönemi var. Suriye’deki ayaklanma sürecini genelde mezhepler üzerinden yorumlama eğilimi var ama Suriye’deki ayaklanmanın en önemli sebeplerinden biri bu kuraklık dönemidir” dedi.

TAŞTEKİN: CİHATÇI YAPILARIN DEVREYE GİRMESİ İZLENDİ

Fransa’dan canlı yayınla konferansa bağlanan Fehim Taştekin ise Suriye’deki yaşanan gelişmelerde Türkiye’nin de ciddi bir sorumluluğu olduğu vurgusu yaptı. Taştekin, “Aslında buna sorumsuzluk demek gerekir. Başından itibaren Suriye’de cihatçı yapıların her yerden devreye girdiği süreç izlendi. Bunlar çok net olarak bilinmesine rağmen izlendi. Bu meseleler o dönem yapılan görüşmelerde Davutoğlu’nun yüzüne de söylendi” dedi.

GÖÇ VE KADINLAR

İkinci oturum “Mülteci Düşmanlığı Nereden Besleniyor? Yoksulluk, Güvenlik ve Kültür Ekseninde Göç ve Kadınlar” başlığıyla gerçekleşti. Hasan Kalyoncu Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Araştırma Görevlisi Büşra Öztekin ve Emek Partisi Göç Bürosu Üyesi Aysel Ebru Ökten oturumda konuşmacı olarak yer aldı. İlk olarak konuşan Büşra Öztekin Suriyeli ve Türkiyeli kadınlarla yaptığı saha çalışmasından aktarımlarda bulundu. Öztekin şöyle konuştu: “Cinsiyete dayalı şiddete maruz kalıyorlar, görünmeyen emekleri sömürülüyor, hukuki güvencesizlikler kendilerinde travmalar yaratıyor.”

"YUNANİSTAN’DA ‘SINIRLARI AÇIN’ PROTESTOLARI GERÇEKLEŞTİ"

Oturumun diğer konuşmacısı EMEP Göç Bürosu Üyesi Aysel Ebru Ökten, Yunanistan açıklarında batan tekneye ve ardından yaşananlara değinerek, “Yunanistan açıklarında batan bir teknede yüzlerce ölünün ve kaybın olduğu bir gerçeklikle giriyoruz 20 Haziran’a. Bu elbette yeni bir şey değil ve yeni olmamakla birlikte tekrarlanan bir olguya dönüşmüş durumda. Yunanistan’da bu durum yaşanırken diğer yandan da ‘Sınırları açın’ protestoları gerçekleşti, halk sokağa döküldü. Aslında bugün tümden konuştuğumuz şeyin özü de burasıdır diye düşünüyorum. Yani bugün yaşanan şeylerin karşısında eğer bir ortak mücadele hattını örebilirsek ve bunu salt göçmenler için değil toplamda memleketteki her kesim için yapabilirsek değişimin asliyetini yakalamış oluruz diye düşünüyorum” dedi.

SINIFSAL BAKIŞ: BİRLİKTE MÜCADELE ÖRNEKLERİ

Konferans son oturum olan üçüncü oturumla devam etti. Bu oturumun başlığı “Göçmen Sorununa Sınıfsal Bakış: Mülteci İşçiler ve Sınıf Mücadelesi” olurken BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen ve göçmen işçiler konuştu.

Türkmen, göçe sebep olan politikalara sebep olanlara karşı mücadele etmek gerektiğini belirterek “Biz birbirimizle mi kavga edeceğiz yoksa birleşip hem bu kadar insanın göç etmesine hem de göçmenlerle Türkiyeli işçileri birbirine kırdıran ve yoksullukta yarışmamıza sebep olan bu politikalara ve bunun sorumlularına karşı mı mücadele edeceğiz? İşte biz BİRTEK-SEN olarak işçiler içerisinde bunu örgütlemeye çalışıyoruz. Ve son birkaç yılda bunun önemli örneklerini de yaşadık. Pek çok fabrikada Suriyeli ve Türkiyeli işçiler birlikte örgütlendi, mücadele etti. Başaramasa bile sonuna kadar birlikte mücadele etti” diye ifade etti.

MÜLTECİ İŞÇİLER: BİRLİKTE ÇALIŞIP BİRLİKTE MÜCADELE EDİYORUZ

Ardından mülteci işçiler söz alarak yaşadıklarını anlattı. Ahenk Halı’da çalışan mülteci işçi, geçtiğimiz aylarda Türkiyeli işçilerle birlikte zam için bir hafta direndiklerini anlattı: “2012’de Türkiye’ye geldim. Fabrikada çalışıyorum. Türkiyeli arkadaşlarımızla birlikte çalışıyoruz. Fabrikada patron ayrım yapıyor, Suriyelileri daha düşük ücretle çalıştırmak istiyor. Biz beraber bir hafta dışarıda mücadele ettik. Sonunda kazandık, beraber içeri girdik ve beraber çalışmaya devam ediyoruz.“

"HER TÜRLÜ İŞİ YAPTIK"

Bir diğer mülteci işçi ise Akınalbella fabrikasındaki sendikalaşma sürecinde yaşadıklarından bahsetti: “2014’de geldim, her türlü işi yaptım, hiçbir yerden yardım almıyorum, almak da istemiyorum. Savaştan geldik biz, kimsenin ekmeğini elinden almak istemiyoruz biz. Yaşamak istiyoruz sadece. Her yerde çalıştım, sigorta yapmadılar bize. Bir fabrikada çalışırken sadece sigortam oldu. Orada da çalışma koşulları zordu, sendikalı olduk. Sonra patron beni işten attı. Türkiyeli arkadaşım da işten atılmıştı, birlikte direniş yaptık fabrika önünde. Çok şey öğrendik. Dava sürecimiz de sürüyor. Hep ağır işler yaptık, biz hırsızlık yapmadık” dedi. (Antep/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun “Nöbetçi Tiyatro”ları oyunlarını sergilemeye devam ediyor

SONRAKİ HABER

Pitbull beslediği kedilere saldırdı, tartıştığı sahibi burnunu kırdı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa