Kılıçdaroğlu: Türkiye'nin aydınlığa çıkması için gerekirse 16'lı masa kuracağım
"Türkiye'nin aydınlığa çıkması için değil altılı masa gerekirse 16'lı masa kuracağım. Bu Düyûn-ı Umûmiye kabinesini mutlaka ama mutlaka göndereceğiz."
Fotoğraf: TBMM
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu, "Türkiye'nin aydınlığa çıkması için değil altılı masa gerekirse 16'lı masa kuracağım. Bu Düyûn-ı Umûmiye kabinesini mutlaka ama mutlaka göndereceğiz" dedi.
Silivri'de tutuklu bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay için Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş'a çağrı yapan Kılıçdaroğlu, "Asıl sorumlu sensin. Onu oradan çıkaracaksın ve gelecek yemin edecek" dedi.
Yeni Şafak gazetesinin "Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilmesin diye" Facebook'a 3 milyon dolarlık reklam verdiğini söyleyen CHP lideri, "Dava açacağım. Yeni Şafak gazetesinin ne mal olduğunu bütün Türkiye'nin bilmesini isterim" dedi.
Açıklanan asgari ücret rakamına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Beni şaşırtan Türk-İş Başkanı'nın buna hiç itiraz etmemesi. Eğer sendika iradesini saraya ipotek etmişse sendikacı olmaktan çıkar. Onun adı hukukta sarı sendikacılıktır" ifadelerini kullandı.
Politika faizinin yükseltilmesine dair açıklamalar için ise Kılıçdaroğlu, "E nas? Efendim o dünde kaldı. E din iman? O da dünde kaldı. E ahlak? O da dünde kaldı. Hayatımda bu kadar ahlaksız ve Türkiye'ye ihanet eden böyle bir siyaset görmedim" dedi.
Cemal Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan'a devredildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin iradesini satmıştır. Şimdi diyecek ki dava açacağım. Açmazsanız namertsiniz" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"DEPREMZEDELERE FATURA GELMESİ DOĞRU DEĞİL"
"Deprem bölgesinde yaşayanların faturalarının ertelenmesi için bir kararname çıktı, aradan bir süre geçti, evlere faturalar gelmeye başladı. Bu faturaların gelmesi doğru değil. En azından yıl sonuna kadar deprem bölgesindeki evlerin fatularını bizler ödeyebiliriz. Paramız yok diyecekler. Hayır efendim var. Türkiye Tek Yürek Kampanyası açıldı. Taahhüt edilen para 115 milyar 146 milyon 528 bin lira. Bu parayı ödeyeceklerini söylediler. 41 milyar lirası yatırılmadı. Kim bu parayı ödemeyenler? Acaba bu parayı ödemeyenler beşli çeteler mi, yandaşları mı? Grup başkan vekillerimiz de gündeme getirsin. Nerede bu paralar? Takipçisi olacağız. Taahhüt edilen paraların toplanması, ödemeyenlerin kamuoyuna açıklanması ve gereğinin yapılmasını istiyoruz."
SİNAN AYGÜL'E YÖNELİK SALDIRIYA TEPKİ
"Bir başka acı olay. Gazeteci Sinan Aygül, Tatvan Belediyesindeki bir olayı gündeme getiriyor. Bu arkadaşımız bölgedeki yolsuzluk haberlerini yapan yürekli bir gazeteci. Vay sen nasıl böyle bir haber yaparsın diye Belediye Başkanı'nın korumaları tarafından linç ediliyor. Kendisini aradım, geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Hukuk desteği verebileceğimizi aktardım."
NUMAN KURTULMUŞ'A CAN TALAY ÇAĞRISI
"Tutuklu bir arkadaşımız var Can Atalay. Seçimi kazandı. Mazbatasını da aldı, ama parlamentoya gelip yemin ediyor. Anayasaya, Meclis içtüzüğüne, demokrasiye aykırı. Meclis Başkanı'na çağrı yaptım. Bu Meclisin itibarını koruyacak olan sizsiniz. Sayın Numan Kurtulmuş, asıl sorumlu sensin. Onu oradan çıkaracaksın ve gelecek yemin edecek."
YENİ ŞAFAK'A TEPKİ
"Bir gazete nasıl olur da 3 milyon liraya yakın bir reklamı verir Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilmesin diye. Yeni Şafak gazetesinden söz ediyorum. Hangi şafak, hangi demokrasi, hangi etik değerler! Sen gazetesin, benim lehime yazmak zorunda değilsin ama objektif olmak zorundasın. Facebook hesaplarından 3 milyona yakın para harcıyor, benim seçilmemem için harcıyor. Kim sana verdi o parayı? Hazine ve Maliye Bakanı'na çağrı yapıyorum, o parayı nereden buldular, inceleyeceksin ahlaklıysan. Bir gazete böyle bir şey yapabilir mi? Elimde bütün veriler var. Hakarete varan laflar var. Dava açacağım. Yeni Şafak gazetesinin ne mal olduğunu bütün Türkiye'nin bilmesini isterim. Bu kadar ahlaksızlık olur mu?"
"KALEMİNİ SATAN İFADESİNİ KULLANMASAM DA OLURDU"
"Geçen hafta kalemini satan gazeteciler demiştim. Bazı gazeteciler çok sert bir ifade olduğunu ifade etti. Doğrudur, belki öyle bir ifade kullanmasam da olurdu. Ama iradesini saraya ipotek edenler varsa bunu eleştirmek de benim en doğal hakkımdır. Gazeteci gazeteciliğini, siyasetçi siyasetçiliğini yapacak."
"İSTANBUL'A İHANETE DEVAM ETMEK İSTİYOR"
"(Erdoğan'ın) Daha düne kadar 'Biz İstanbul'a ihanet ettik' diye kendi itirafı var. İstanbul'a ihanet eden demek ki ihanete doymamış olacak ki ihanete devam etmek istiyorum diyor. Aç tavuk kendisini buğday ambarında görürmüş. Sultanahmet Camii'nin görkemli yapısını bile ranta teslim ettiler. Gökdelenler, milyarlık daireler, köşeyi dönmeler, beşli çeteler, uyuşturucu baronları… Bunların İstanbul'da yaşandığını biliyoruz. Kabus gibi çöken o çetelerden İstanbul'u temizlemeye çalışıyoruz."
TÜRK-İŞ'E ASGARİ ÜCRET TEPKİSİ: BUNUN ADI SARI SENDİKACILIKTIR
"Asgari ücret açıklandı. 11 bin 402 lira oldu. Bu rakam makul bir rakam mı? Beni şaşırtan Türk-İş Başkanı'nın buna hiç itiraz etmemesi. Bu doğru değil. İşçinin hakkını ve hukukunu korumak her şeyden önce sendikanın görevidir. Eğer sendika iradesini saraya ipotek etmişse sendikacı olmaktan çıkar. Onun adı hukukta sarı sendikacılıktır. 'Öyle olağanüstü bir artış yapmayın, tamam, 15 bin lira civarında bir şey verirsiniz' dedik. Bu da kabul görmedi. Dolayısıyla işçinin hak ve hukukunu aramak yine bize düştü."
"ERDOĞAN DEVLETİN İRADESİNİ SATMIŞTIR"
"Türkiye'nin iradesini satmak, bu bir beka sorunudur. Türkiye'nin iradesi satıldı. Cemal Kaşıkçı cinayeti işlendi İstanbul'da. Cinayet burada işlendiyse sanığın burada yargılanması gerekirdi. Ama yapılmadı. Para için yargının iradesi satıldı. O iradeyi oradan alıp Suudi Arabistan'a veriyorsan iradeyi satıyorsun demektir. Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin iradesini satmıştır. Şimdi diyecek ki dava açacağım. Açmazsanız namertsiniz. Türkiye Cumhuriyeti'nde yargının iradesini satan Erdoğan'dır. İşte bu beka sorunudur."
"TEFECİLER İSTEDİ; NAS, DİN, İMAN, AHLAK DÜNDE KALDI"
"Seçimler bitti. Uyuşturucu baronları zaten yerlerinde, rahat. Ama bir de uluslararası tefeciler var. Onlar Türkiye'ye para vermiyorlar, faiz düşük diyorlar. Sıcak para getirmem, faizi yükselteceksin diyorlar. E Erdoğan nas demiş, Allah demiş, peygamber demiş. Erdoğan faizi nasıl yükseltecek? Halkın deyimiyle tükürdüğünü nasıl yalayacak? Dediler ki kolay, sen yapma, Maliye Bakanı bulalım. Merkez Bankasına da buluruz, Amerika'dan getiririz. Yerel seçimlere kadar ufak ufak artırın. Ondan sonra dolar bazında yüzde 40 olmazsa parayı getirmeyiz. Dünyada hangi devlet dolar bazında yüzde 40 fazi verir? Verecekler göreceksiniz. Koskoca Merkez Bankası’nda bu işleri bilen birisini bulamadınız mı? Bulurlar ama uluslarası tefeciler bunu istemiyor. E nas? Efendim o dünde kaldı. E din iman? O da dünde kaldı. E ahlak? O da dünde kaldı. Hayatımda bu kadar ahlaksız ve Türkiye'ye ihanet eden böyle bir siyaset görmedim."
"TÜRKİYE'Yİ ULUSLARASI TEFECİLERE TESLİM EDENLERDE VATAN SEVGİSİ YOKTUR"
"Londra'daki tefeciler niye gelsin. Biz sermaye getirecektik, tefeci değil. Türkiye'yi bu hale getirip uluslarası tefecilere teslim edenlerde toplu iğne ucu kadar vatan sevgisi yoktur. Onlar kişisel ikballerini düşünürler. Yaptıkları Türkiye Cumhuriyeti devletini yabancıların adamlarıyla uluslararası sermaye güçlerinin sömürüsüne açmaktır. Bunlar vatandaştan oy ama talimatı dışarıdan alıyorlar. Vatandaşa her türlü yalanı söylerler. Benimle ilgili de montaj video hazırladılar. Ne oldu bu videolar? Sahte video hazırlayana sahtekar denir. Sahtekardan cumhurbaşkanı olmaz bu kadar açık."
"BU DÜYÛN-I UMÛMİYE KABİNESİNİ MUTLAKA GÖNDERECEĞİZ"
"Hiçbir CHP'linin umutsuzluğa kapılma hakkı da yetkisi de yoktur. Hiçbirimiz umutsuzluğa kapılmayacağız. En zor koşullarda Türkiye'yi aydınlığa çıkarmak bizim görevimizdir. Açık ve net söylüyorum, Türkiye'nin aydınlığa çıkması için değil altılı masa gerekirse 16'lı masa kuracağım. Bu Düyûn-ı Umûmiye kabinesini mutlaka ama mutlaka göndereceğiz. Bunun onuru 25 milyon kişiye ait olacak." (HABER MERKEZİ)