"Devlet çocuklara sportif alanlar sağlamak ve çocuk ölümlerini önlemekle yükümlü"

Aysu KAYA
İstanbul

Geçtiğimiz ay Urfa’da, bu hafta da Bursa’da serinlemek için sulama kanallarına giren üç çocuk yaşamını kaybetti. Yaz aylarının gelmesiyle beraber yoksul çocuklar yüzme ve oyun haklarını kullanmak için süs havuzları, sulama kanalları, barajlar gibi hastalık ve ölüm riski yüksek alanları kullanmak zorunda kalıyorlar. Bu durum, kent yaşamında çocukların yaşam alanı açısından tartışma yaratırken aynı zamanda kamu kurumlarının ve yerel yönetimlerin sorumluluğunu hatırlatıyor. Konu ile ilgili FİSA Çocuk Hakları Merkezinden Ezgi Koman’la görüştük.

“YAŞAM HAKKI İHLALLERİNİ DEVLET ÖNLEMEKLE YÜKÜMLÜ”

Bu tür yapıların çevrelerinde, çocukların can güvenliği gözeten tedbirlerin yetersizliği hakkında konuşan Koman, “Her yıl sistematik olarak çocuklar yaşamlarını kaybediyorlar. Her yıl bu kadar çok ölüm vakasıyla karşılaşıyor olmamız, devletin bunu önlemediğini gösteriyor. Bu da çocukların yaşam hakkı ihlallerinin aslında sistematik olduğunu anlatıyor. Oysa yaşam hakkı ihlallerini devlet önlemekle yükümlü. Her yıl aynı yerlerde çocuk ölümleriyle karşılaşıyorsak, devlet önlem almıyor demektir. Baraj gölleri ya da sulama kanalları, şehir ihtiyaçları için vardır ancak çocuklar için yüzme alanı değildir. Çocukların bu bölgelerden uzak tutulması için güvenlik şeridi çekilebilir, bir takım uyarıcı levhalar oluşturulabilir, çocuklara bilgilendirici eğitimler verilebilir. Bunun gibi onlarca önlem düşünülebilir. Bu önlemlerden bazılarını devletin alıyor olması, böylelikle çocukların yaşamlarını kaybetmelerini engelliyor olması gerekir” dedi. Koman; su kanalı, baraj gölü ya da süs havuzu gibi alanların hijyen açısından temizliği ve bakımının da düzenli yapılmadığını da belirtti.

Serinleme ve yüzmenin bir kent hakkı olmakla beraber bir çocuk hakkı olduğunu vurgulayan Koman, “Bu tür bedensel faaliyetler, çocukların gelişimi ile doğrudan ilgili. Çocuklar, kentte de olsa kırsalda da olsa bu tür sportif aktivitelere katılabilecekleri alanlara kolaylıkla erişebilmeli. Çocukların ailelerinin gelir durumu ya da çocukların engellilik gibi bedensel koşulları, bu alanlara erişimde imkânsızlık yaratmamalı. Her bir çocuk bu alanlara erişebilmeli.” ifadelerini kullandı.

“KIRSALDA İHLALLER DAHA FAZLA”

Çocuk hakları ihlallerinin, kırsal alanda daha çok görüldüğünü vurgulayan Koman çocukların yüzebilecekleri alanlarla ilgili, “Aynı zamanda bu alanların güvenli de olması gerekir. Çocukların sportif etkinliklerini gerçekleştirirken zarar görmemeli. Özellikle kırsal alanda, yaz aylarında çocukların yaşam hakkı ihlallerinin arttığını görüyoruz. Kırsal bölgelerdeki mevsimsel koşullara göre, kışın ısınma gereksinimi karşılamaya çalışırken gazdan zehirlenen çocuklar, her yaz aynı sulak alanlarda boğuluyor.” diyerek yaz aylarında sulak alanlara yönelik tedbirlerin önemine dikkat çekti.

Yaz aylarında kamu kurumlarının yeterli oyun ve bedensel faaliyet alanı yaratmadığını ve bu konuda yerel yönetimlere çok iş düştüğünü belirten Koman, “Bu tür ölümler bize çocukların yaz aylarında serinlemeye, suyla haşır neşir olmaya, yüzme ihtiyacı olduğunu ancak onlara yüzebilecekleri güvenli alanların yeterince sağlanmadığını, bu ihtiyaçlarının karşılanmadığını da gösteriyor. Bu alanları yerel yönetimlerin sağlaması gerekiyor. Yerel yönetimlerin bir çocuk politikası olmadığını görüyoruz. Yerel yönetimlerin, bu çocuk ölümlerinin nedenlerini araştırması ve bu konuda önlemler alması gerekiyor” şeklinde konuştu.