21 Haziran 2023 05:04

Andrea Chénier Operası: İstanbullu şairin giyotinde biten öyküsü

‘Andrea Chénier’ operası, İstanbul Opera Festivali'nde sahnelendi. Eser, İstanbul doğumlu Fransız Şair André Chénier’nin trajik öyküsünü ve Fransız Devrimi yıllarının atmosferini sahneye taşıyor.

Andrea Chénier Operası: İstanbullu şairin giyotinde biten öyküsü

Fotoğraf: Devlet Opera ve Balesi

Özlem ERTAN

Fransız Şair André Chénier’nin çok trajik bir yaşam öyküsü var. Fransız Devrimi yıllarında yaşayan şair, devrim sonrasının insanlık dışı uygulamalarını, intikam aracına dönüşen idamları eleştirince tutuklandı ve 1794’te, henüz 31 yaşındayken giyotinle başı kesilerek idam edildi. André Chénier, genç yaşta, trajik bir şekilde ölmeseydi kim bilir daha ne güzel şiirler yazacaktı. 31 yaşına kadar kaleme aldıkları bile hâlâ yaşıyor ve Romantizm Hareketi’nin müjdecisi olarak görülüyorsa, ki görülüyor, gerisini siz tahayyül edin.

André Chénier’nin biz İstanbullular için başka bir önemi de var: Zira şair, İstanbul’da, Galata’da doğmuş ve üç yaşına kadar da burada yaşamıştı. Bir daha İstanbul’a gelme, doğduğu kenti görme şansı olmasa da yaşamı boyunca kendisini “İstanbullu şair” olarak tanıttığını biliyoruz.

İstanbullu hemşehrimiz André Chénier’nin günümüzde bu kadar tanınmasının, sevilmesinin nedenlerinden biri de İtalyan Besteci Umberto Giordano’nun bestelediği, konusunu şairin trajik yaşamından alan ‘Andrea Chénier’ operası. Şairin adının İtalyancaya uyarlanmış hali, bu eserin adını oluşturuyor.

ÖZGÜN BİR BAKIŞ, MİNİK DETAYLAR

Opera repertuvarının sevilen eserlerinden biri olan ‘Andrea Chénier’, 18 Haziran Pazar akşamı, 14. Uluslararası İstanbul Opera Festivali kapsamında, Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçıları tarafından AKM’de sahnelendi. Orkestrayı Raoul Grüneis yönetirken, eserin rejisörlüğünü Recep Ayyılmaz üstlendi.

Recep Ayyılmaz, değerli bir opera rejisörü. Yönettiği eserlere özgün bir bakış açısıyla yaklaşıyor ve mutlaka kendinden bir şeyler katıyor. ‘Andrea Chénier’ de bir dönem eseri olmasına rağmen rejisörünün imzasını taşıyordu. Fransız Devrimi’nden hemen önce, aristokrat bir ailenin yaşadığı şatoda geçen birinci perdede dekorun her an yıkılacakmış hissi verircesine yana yatık durması, bir devrin kapanmak üzere olduğunun habercisiydi.

Fransız Devrimi’nin beş yıl sonrasını gösteren ikinci perdede dekor yine aynı şekilde yerleştirilmişti. Çünkü ortam güvenilir değildi. Devrim sonrasında bir cadı avı başlatılmıştı ve muhbirler etrafta kol geziyordu. Devrim sonrasının kanlı terör dönemini insani nedenlerle tenkit eden herkes için “halk düşmanlığı” suçlamasıyla karşı karşıya gelme ve ölüm riski vardı.

EVLATLARINI YİYEN DEVRİM VE AŞK

Diğer bir detaydan bahsetmeden evvel eserin konusuna kısaca değinmek istiyorum. Fransız İhtilali’nin yaklaştığı yıllarda aristokratlar lüks içinde yaşarken, halkın sefaletle boğuşması ve yoksul kitlelerin buna yönelik tepkisi, bir devrin kapanmakta olduğunu gösteriyordu. Şair André Chénier, böyle bir ortamda Coigny Şatosu’nda bir davete gitti ve orada gördüğü aristokrat Maddalena de Coigny’ye aşık oldu. Karşılıklı bir aşktı bu. Devrimden beş yıl sonra, Paris sokakları mezbahaneye döndüğünde iki aşık yeniden karşılaştılar. Ancak bu kez muhbirler de onları takip ediyordu. Devrimin kendi evlatlarını yemesine ve acımasız uygulamalara isyan ettiği için hedefe konan André Chénier, kendi sonuna sürüklenirken, Maddalena da onu takip ediyordu.

Eserde André Chénier’yi izleyen erkek muhbire kadın kıyafeti giydirilmesi, o devirde insanların göründüğü gibi olmadığını, tehlikenin nereden geleceğinin bilinmediğini vurguluyordu.

SEVİLEN ARYA ‘LA MAMMA MORTA’

‘Andrea Chénier’ operasının üçüncü perdesinde bir soprano aryası var ki, insana her dinlediğinde ayrı bir keyif veriyor. O kadar güzel bir müzik… Maddalena karakteri için bestelenmiş, çello solosuyla başlayan bu aryanın adı ‘La Mamma Morta’. Devrim sonrasının en kötü yüzüyle karşılaşan Maddalena, annesinin nasıl öldürüldüğünü, evlerinin nasıl yakıldığını anlatır bu aryada. Maddalena’yı oynayan Soprano Seda Aracı Ayazlı başarıyla seslendirdi.

Diğer solistler de genel anlamda iyi bir performans gösterdi. İtalyan Tenor Ivan Defabiani’nin başrolde Şair André Chénier’yi canlandırdığı eserde diğer solist sanatçılar Kâmil Kaplan (Carlo Gérard), Seda Aracı Ayazlı (Maddalena de Coigny), Ferda Yetişer (Bersi), Selva Erdener (Kontes di Coigny), Emin Özdemir (Filéville), Emre Uluocak (Mathieu), Haser Tek (Abbé), Mehmet Kavil (Incredible), Yiğitcan Tatlıoğlu (Roucher), Kemal Badem (Schmidt), H. Zeliha Tunçyürek (Vecchia), E. Kaan Çelikcan (Fouquier), Batuhan Karatay (Dumas) ve Mahir Kat (Il Maestro di Casa) idi.

14. Uluslararası İstanbul Opera Festivali, 22 Haziran akşamı yine AKM’de sahnelenecek olan ‘Aida’ operasıyla sona erecek.

Operadan bir kare

Fotoğraf: Devlet Opera ve Balesi

Evrensel'i Takip Et